Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı uzmanı Opr. Dr. Gülden Avcı, cilt kanserinin, açık tenlilerde, sarışınlarda ve kızıllarda, koyu tenlilere göre daha çok görüldüğünü bildirdi.
Gargara kanser yapabilirCep telefonu göz kanseri riskini artırmıyorAvcı, cilt kanserlerinin, tüm kanser türleri içinde en sık görülen tür olduğunu belirtti.
“Güneşe fazla maruz kalma, cilt kanserlerinin en önemli sebebidir” diyen Avcı, ancak tek sebebin bu olmadığını, ışın, ısı ve travmaya maruz kalmanın yanı sıra arsenik, katran, kurum, madeni yağlar, parafinle uzun süreli temasların da deri kanserine neden olabildiğini, bu maddelerle çalışan kişilerde hastalığın daha sık görüldüğünü kaydetti.
Açık tenlilerde daha fazla görülüyor
Avcı, cilt kanserinin, açık tenlilerde, sarışınlarda ve kızıllarda, koyu tenlilere oranla daha çok görüldüğünü söyledi.
Vücutta uzun süredir var olan benlerde büyüme, kanama, kaşıntı, kabuklanma gibi değişikliklerin cilt kanserinin nedeni olabileceğini, yaşla birlikte deri kanserinin görülme sıklığının arttığını ifade eden Avcı, “Deri kanserleri gözle görülebilen yer olan ciltte ortaya çıktığından genellikle erken evrede tanı konabilmekte. Bu nedenle de bu kanser türlerinde tedavide başarı oranı yüksektir” dedi.
Avcı, şöyle devam etti:
“Özellikle güneş gören yerler olan yüzde, ellerde ya da vücudun herhangi bir yerinde uzun süredir iyileşmeyen, kapanmayan yara olduğunda mutlaka doktora başvurulması gerekmektedir. Cilt kanserleri en çok baş, boyun bölgesinde görülür. Ancak vücudun herhangi bir yerinde de cilt kanseri gelişebileceği unutulmamalıdır. Cilt kanserinden şüphelenildiğinde tanı için şüphelenilen yaranın hepsi veya bir kısmı alınarak patoloji tarafından incelenir. Böylece tanı konur. Bu incelemeyle cilt kanseri olup olmadığı ve eğer cilt kanseri ise hangi tip cilt kanseri olduğu öğrenilir. Bu patoloji bilgilerine dayanılarak hastanın tedavi ve takibi planlanır.”
Deri kanserlerinin sık görüldüğü bir diğer bölgenin de alt dudak olduğunu ve özellikle erkeklerde daha sık görüldüğünü belirten Avcı, zaman kaybedildiğinde yaranın genişleyerek tüm dudağı kapladığını, kanserin buradan boyun bezelerine (lenf bezi) ve diğer organlara (akciğer, kemik) yayılabilme özelliğinin olduğunu belirtti.
En sık görülen türler Avcı, en sık görülen cilt kanseri tipinin “ebasal hücreli kanser” olduğunu ve bu tip kanser hücrelerinin çok yavaş ilerleme gösterdiğini söyledi.
Diğer bir cilt kanser tipinin ise “yassı hücreli kanser” olduğunu belirten Avcı, “Yassı hücreli cilt kanseri daha hızlı ilerler ve uzak dokulara atlayabilme yani 'metastaz' yapabilme riski vardır” dedi.
“Malign melanom” denilen cilt kanseri tipinin ise en saldırgan tür olduğuna dikkati çeken Avcı, şöyle devam etti:
“Genellikle benlerden kaynaklanır. Doğuştan var olan veya sonradan çıkan benlerin büyümesi, kabuklanması, kaşıntı yapması, kanaması, renk değiştirmesi, kenarlarının düzensizleşmesi, çevresinde yeni benler çıkması malign melanom belirtileri olabilir. Cilt kanserleri genellikle ülkemiz gibi güneş ışınlarının vücuda dik geldiği bölgelerde ve güneş ışınına uzun süre ve sürekli maruz kalanlarda daha çok görülür ve bu etki yıllar içinde birikim gösterir ve cilt kanseri olma olasılığı giderek artar.”
Avcı, ozon tabakasının koruyuculuğunun azalması sebebiyle güneş ışınlarının zararlı etkisinin giderek arttığını vurgulayarak, güneşin etkisini hissettirdiği saatlerde güneşe çıkılmaması, koruyucu kremler kullanılması ve geniş kenarlı şapkalar kullanılması önerisinde bulundu.
Tedavi Erken devrede tanı konduğunda hastalığın tamamen tedavisinin mümkün olduğunu, cilt kanserlerinde asıl tedavinin cerrahi tedavi olduğunu anlatan Avcı, plastik cerrahlar tarafından kanserli dokunun çıkarıldığını, oluşan doku eksikliğinin hastanın başka bölgesinden alınan dokuyla onarıldığını belirtti.
Kanser cerrahisinde birinci amacın tüm kanserli kısımların çıkarılması olduğunu, ancak cilt kanserlerinin daha çok baş ve boyun bölgelerinde ortaya çıkması nedeniyle ameliyat sonrası oluşacak görüntünün estetik açıdan da kabul edilebilir olmasının önemini ifade eden
Avcı, şöyle dedi:
“Eğer cerrahi olarak çıkarılabilmesi mümkün olmayacak kadar genişlemiş ya da kontrol edilemeyecek şekilde diğer bölgelere ya da organlara yayılım olmuşsa, radyoterapi (ışın tedavisi) ve kemoterapi (ilaç tedavisi) gibi diğer yöntemlere başvurulur.”
(AA)