Ekim ayında aynı zamanda menajeri olan sevgilisi Kadir Doğulu’yla Bodrum’da nikâh masasına oturmaya hazırlanan Hande Yener, Milliyet Cafe'de yer alan röportajında işinden evliliğine kadar tüm soruları cevaplandırdı.
Ortak noktaları play station
Hande Yener, oğlu Çağın’ın müstakbel eşiyle çok iyi anlaştığını şu sözleriyle anlatıyor “İkisi abi-kardeş gibiler... Çağın yaşından daha olgun bir çocuk. Çağın’ın olgunluğu ve spora olan ilgisi Kadir’le ortak noktaları... Bir de play station tabiî ki...”
Madonna’dan aldığım enerji 2-3 sene yetiyor
Bugüne kadar 5 kez Madonna konserine gittiğini söyleyen Hande Yener, Amsterdam konserinin ardından şarkıcıyı Atina’da izlemeye hazırlanıyor. Yener, “Konserde bana geçen enerjiyi iki üç sene çok iyi kullanıyorum” diyor.
Tezgâhtarlıktan başlayan ve popstarlığa uzanan yaşamı filmlere konu olacak türden olan Hande Yener, şu günlerde tatlı bir heyecan içinde... 14 Ekim’de aynı zamanda menajeri olan sevgilisi Kadir Doğulu ile nikâh masasına oturmayı planlayan Yener, bir yandan hem sağkolu, hem de müktakbel eşinin kardeşi olan Kemal Doğulu’ya gelinliğini hazırlatıyor, bir yandan da nikâhla ilgili son hazırlıkları yapıyor.
Meslek yaşamında 9 yılı geride bırakan Yener, “Hayâl ettiğim, kafamda çizdiğim her şeyi yaşıyorum. Herhalde kendi şifremi çözdüm ve ne dilersem oluyor. Bir şeye sahip olduktan sonra asla sıkılmam ve Allah bana bunu layık görmüşse, ben bunun kıymetini bilmeliyim derim. Çünkü hem Allah'a ve hem de yaptığım işlere olan inancım çok fazla... Hayata karşı hiç bir korkum yok” diyor.
Madonna konseri sizin için nasıl geçti?
Muhteşem geçti, herkes çıldırdı. 60 bin kişiyle aynı heyecanı yaşıyorsun. Dünyanın en orijinal insanını beklemek bile orada çok heyecanlı. Ben Madonna’yı büyük bir enerji kütlesi olarak düşünüyorum. Özellikle müzikle uğraşan insanların o enerjiyi ziyaret etmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun da yapıldığını görüyoruz, boş konseri yok. Konser biletleri aylar öncesinden bitiyor. Madonna güzel bir idol.
Kaçıncı kez Madonna konserine gittiniz?
Bu beşinci oldu. Bu ay sonu yine Atina’daki konserine gidiyorum. Oraya otomobillerle falan gideceğiz. Bir de öyle bir şey oldu ki, herkes gaza geldi. “Biz de görelim” durumu oldu. 3 - 4 otomobil konvoy yapıp konserden bir gün önce Atina’ya gidip eğlenip ertesi gün konsere gitmeyi düşünüyoruz. Oğlum, Kadir ve Kemal Doğulu’yla arkadaşlarım birlikte yola çıkacağız. Daha önce Madonna’yı çimde izlemiştim.
Tribünde izlemek çok zor, LED ekranda izliyorsun o zaman, DVD izlemekten farkı yok. İnsanlar dürbünlerle geliyor. Güzel bir kutlama için buluşulmuş gibi. Gerçi onu da hâlâ yerin dibine sokan çok ama birisinin bu kadar sevildiğini görmek güzel bir şey. Her seyircinin gözlerinden büyük bir zevk akıyor, onu görüyorsunuz. Kimse Madonna’nın muhteşemliğini tartışmıyor bile... Güzel duygular bunlar, kolay kolay herkese nasip olmayan duygular. Çok pozitif enerji alıyor insanlardan, o da o pozitifi dağıtıyor. Her Madonna konserine gittiğimde bana geçen enerjiyi en az iki üç sene çok iyi kullanıyorum.
Madonna’da gördüğünüz orijinaliteyi kendinize nasıl uyarladınız?
Baştan beri şunu diyordum; geçerli derecede şarkı söyleyebiliyorsun, duruşunu, kılığını ve sahnedeki performasını da ilerletebiliyorsun ama bu mu? Çünkü bir tek o değil. Bu bir fedakarlık; insanın kendi enerjisini, güzel hislerini vermek istemesi... Bakışlar, hisler, v.s gibi o bütünlüğü sağladığınız zaman o aura oluşuyor. O zaman o insanlar sizinle birlikte sürükleniyor. Yoksa meraktan birçok şeyi izlebiliyorsunuz ama önemli olan yıllarca o kişiyle sürüklenmek ki, insanlar eşleriyle bile yıllarca sürüklenemiyor. O yüzden değişime ayak uydurmak gerekiyor. Hep kendinizi tutarsanız, mutsuz bir insan olursunuz, üretemezsiniz.
Siz değişime ayak uydurmak için nasıl bir strateji belirlediniz kendinize?
Kendi işimde hep şunu düşündüm;, 50 yaşındakiyle anlaşmaya çalışma, 17 yaşındakiyle anlaşmaya çalış. Olgun insanların tabii ki dolulukları ve tecrübeleri var ama zamanı yakalamaya çalışmak önemli. Hep derler ya, ‘Sizin zamanınız farklı’ diye... O zaman bakış açısının da farklı olması gerek. Eskilere takılarak yaşamayı da sevmiyorum. Baştaki çıkışımdan bugüne gelişim gibi, ben de öğrendiklerimle yuvarlanıyorum. Değişmem, gelişmemi sağladı. Herkesin gözü önünde değiştim ve herkes bunu gördü ve taktir etti. En azından değişme çabam taktir topluyor. Hani hep örnek olmaktan bahsediliyor ya, bence benimle ilgili örnek alınacak konu değişme çabam olmalı. Bu konuda çok e - posta alıyorum. ‘Ben de başlayacağım, ben de başaracağıma inanıyorum’ diye yazan çok kişi var.
Madonna’yla düet yapma isteğinizden bahsetmiştiniz daha önce. Bu konuda bir girişiminiz olacak mı?
Ne kadar çok isterim ama zaten Amerika’da çok başarılı solistlerle düet yaptı. Böylece gençleri yeniden yakalamış oldu. Ben bir gün Avrupa’da bir şeyler yaparsam tabii çok güzel olur ama Madonna’yla düet yapmam çok zor. O tek başınalığını sürdürüyor. Zaten sadece onun verdiği enerji bile yeter bana..
Son yıllarda saçınız, giyiminiz, makyajınız görenleri şaşırtıyor, bütün bu tarzın oluşumu nasıl gerçekleşiyor?
Bir anda oluşuyor her şey. Bütün imajımı Kemal Doğulu belirliyor. Kemal, içimdeki Hande’yi çıkardı. “Daha rahat saç istiyorum” diyorum, oturup kesiyor. Daha rahat dans edeceğim kıyafetler istiyorum, hazırlıyor. Elbise tarzından artık çıktık zaten, şortlar, taytları tercih ediyorum. Vizyon buna çok açık.
Değişimim sürekli olmalı, değişip hep aynı kalırsam, bu kimseye cazip gelmez. Bu bir yolculuk. Değiştikçe bir sonraki basamağa geçiyorum. Bu geçiş kolay olmuyor ama eğlenceli oluyor. İçimden geleni yapabilme özgürlüğünü yakalamış çok şanslı bir solist olduğumu düşünüyorum.
Bu ülkede insanlar kolay kolay içinden geldiği gibi yaşayamıyor. Hatta cümle bile kuramıyor. Hep birileri alınır mı, kırılır mı diye içimize attığımız gerçekler var. Ben o gerçekleri görmeyi ve algılamayı seviyorum. Yanlış giden ve alışılmış çok şey var. Ben sistemi zorluyorum. Bu işi para için değil, müziğe olan aşkım yüzünden yapıyorum. Aksi taktirde halk, bu değişimimi kabul etmezdi. Ölene denk zihnen ve fiziken genç kalmaya çalışacağım. Mesleğimde de o yıl hangi tarz gündemdeyse onunla ilgili çalışmalar yapan biri olacağım, bir emeklilik söz konusu olmayacak.
Kemal bana gelinlik hazırlıyor ben ona söz yazıyorum
Nikâhta nasıl bir gelinlik giyeceksiniz?
Herkes ‘Nasıl olacak, herhalde çok çılgın bir şey’ diyor. Kemal hazırlıyor doğal olarak. Gelinliğimi de damatlığı da o hazırlıyor. Gelinliğin rengini şimdiden söylemeyeyim. Kemal’e single çalışmasından sonra şimdi albüm hazırlıyorum. Ben ona dedim ki, ben sana söz yazıyorum, nasıl bir şey olduğunu sorma, ben de sana gelinliğin nasıl olduğunu sormayacağım. Ama uç, rahat ve eğlenceli bir gelinlik istedim. O gün çok eğlenmek istiyorum.
Neden nikâh için Bodrum’u seçtiniz?
Bodrum’a insanların yazın yaşanan ve giderken biten aşklardan dolayı oraya olan bir hüzün bağı vardır. Acılarla uçaklara biniyor ya insanlar. Hep oraya gittiğimde o hüznü hissetmişimdir. Ben de acılara inat, Bodrum’da evleneceğim dedim. Nikahımızı yapacağımız Rixos da benim çok beğendiğim bir yer.
Kaç kişiyi düğününüze çağıracaksınız?
14 Ekim Salı, hafta içi, zor bir gün. İki gün yakın dostlarımızı adaya kapatacağız. Bir gün önce kınamızı yapacağız, ertesi gün de biraz zaman geçireceğiz birlikte. 150 - 200 kişilik bir kalabalık düşünüyoruz.
Şahitleriniz kimler, sizi tezgahtarken keşfeden Hülya Avşar ve sonra vokal yaparak müzik dünyasına adım atmanızı sağlayan Sezen Aksu mu?
Henüz karar vermedik ama çok isterim onların benim şahidim olmasını. Tarihler uyarsa ne güzel olur. Davetli listesinde elbette onur konuklarımız onlar.
Mersin’de de ikinci bir düğün yapacağınızı söylemiştiniz geçen yıl, bu kararınız hâlâ geçerli mi?
Kadir’in orada inanılmaz kalabalık bir ailesi var. Düğüne oradan gelecekler var ama şu an orada ikinci bir düğün yapma projemiz yok.
İkinci bir çocuğu düşünmüyorum
Kadir Doğulu’nun aynı zamanda menajeriniz olması, sürekli birlikte olmanız ilişkinizi nasıl etkiliyor?
Biz 24 saat bir arada olsak, sıkılmıyoruz birbirimizden. Evde kendi hayatımızı yaşarız. Kedilerimiz var, onlarla oynaşırız. Arkadaşlarım gelir. Annem sık sık gelir, oğlum benimle olduğu için.
Oğlunuz Çağın kaç yaşına geldi, ona kardeş düşünüyor musunuz?
18 yaşında. Yok, ikinci bir çocuğu kesinlikle düşünmüyorum. 18 yıl olmuş bak, bir daha o işe cesaret edemem. Kadir’e de söylüyorum bunu.
Çağın’ın sevgilinizle arası nasıl?
Çok iyi. Ağabey kardeş gibiler. Çağın yaşından daha olgun bir çocuk... Teknolojiyle büyüdüğü için senin ona söylediğin her şeyi anlıyor. Konu tarihse açıp internetten bakıyor ya da konu seksse ona da açıp bakıyor. O yüzden Çağın’ın olgunluğu ve spora olan ilgisi Kadir’le ortak noktaları. Bir de play station tabiî ki. Erkek erkeğe güzel anlaşıyorlar.