Gündem

Abdurrahman Dilipak: Pandemiyle mücadelenin dört hukukî ayağı var; dördü de hukuka aykırı

"Hukukumuzda 'Cumhurbaşkanlığı Kabinesi' diye bir kabine yoktur"

07 Eylül 2021 09:58

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, pandemiyle mücadelenin “Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin toplanması ve karar alması, İçişleri Bakanlığının genelge çıkarması, İl umumî hıfzıssıhha kurullarının karar alması ve kararlara aykırı davrananlara idarî para cezası verilmesi” aşamalarından oluştuğunu belirterek "Bu işlemlerden birincisi hukuken yoktur; diğer üçü ise hukuka apaçık bir şekilde aykırıdır” dedi.

Yazısında hukukçu Kemal Gözler’in “Pandemiyle mücadele sürecinin hukukî boyutu” makalesini özetleyen Dilipak, pandemiyle mücadelenin “Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’nin toplanması ve karar alması, İçişleri Bakanlığının genelge çıkarması, İl umumî hıfzıssıhha kurullarının karar alması ve kararlara aykırı davrananlara idarî para cezası verilmesi” hukuki süreçlerinden oluştuğunu belirterek  “Bu dört aşamada dört tür işlem vardır. Bu işlemlerden birincisi hukuken yoktur; diğer üçü ise hukuka apaçık bir şekilde aykırıdır” dedi.

"Hukukumuzda 'Cumhurbaşkanlığı Kabinesi' diye bir kabine yoktur" diyen Dilipak, 4 aşamanın hukuka aykırılığını yazısında detaylı bir şekilde anlatarak şöyle devam etti: "Özetle pandemiyle mücadele şemasının dört hukukî ayağı vardır; bunların dördü de hukuka aykırıdır. Birinci ayakta, zaten hukuken olmayan bir kurul, hukuken olmayan kararlar alıyor. İkinci ayakta, İçişleri Bakanlığı kanunla konulması gereken yasakları genelgeyle koyuyor; zaten genelge de vatandaşlara değil, kendi memurlarına hitap eden bir işlem türüdür. Üçüncü ayakta ise il umumî hıfzıssıhha kurulları, 1593 sayılı Umumî Hıfzıssıhha Kanununun kendisine vermediği yetkileri kullanıyor. Dördüncü ayakta ise kolluk makamları, 5326 sayılı Kanununun 32’nci maddesindeki 'hukuka uygunluk' ve 1593 sayılı Kanunun 282’nci maddesindeki 'kanunda yazılı olma' şartına aykırı idarî para cezaları uyguluyor. (…) bu dört hukuka aykırılık, birbirine zincirleme bir şekilde bağlıdır: Kolluğun uyguladığı idarî para cezaları, il umumî hıfzıssıhha kurulu kararlarına, il umumî hıfzıssıhha kurulu kararları, İçişleri Bakanlığının genelgelerine [4], İçişleri Bakanlığının genelgeleri de 'Cumhurbaşkanlığı Kabinesinde alınan kararlar'a dayandırılıyor (…)

Bu süreç birçok bakımdan faydalı oldu. Kim kimdir, kim ne yapmak istiyor, daha iyi anlaşıldı. Herkes eteğindeki taşı döktü. Türkiye’yi bu konuda rol model olarak kullanmak isteyen lobinin planları boşa çıktı."

Yazının tamamını okumak için tıklayın