Gündem

Abdurrahman Dilipak: İstanbul depremi siyasilerin gündeminde değil, bir futbol karşılaşması ve fındık fiyatı kadar gündem oluşturmuyor

01 Ağustos 2022 09:43

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü yazısında olası İstanbul depremi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

16 milyon kişinin yaşadığı İstanbul’da günü birlik ziyaretlerle nüfusunun 21 milyona çıktığını yazan Dilipak “Bizi ilgilendiren bu yapıların güvenilirliği, zemin şartları, dayanıklılık, tahliye şartları, bitişik nizam sorunu, nüfus, ikmal ve kaçış yollarının güvenilirliği, fay hattına uzaklık. Afetin zamanı, şekli, büyüklüğü, lojistik gibi birçok şey etkili olacak bu sonuçta” düşüncesini dile getirdi.

Dilipak, “En kötü senaryo olarak şöyle bir model üzerinden bakalım olaya: İstanbul depremi Tuzla’dan Çanakkale’ye bir defada kırılacaksa bu 7.8’lik bir deprem üretebilir. İki defada kırılacaksa, bu 7.6-7.4 olabilir, 3 bölümde kırılacaksa bu 7.4, 7.2, 7 gibi olabilir” diye yazdı.

Kandilli Rasathanesi’nin 7.2’lik bir depremin, İstanbul için sürpriz olmayacağı görüşünde olduğunu ifade eden Dilipak şöyle devam etti:

“Uzmanları endişelendiren enkaz altında kalanlara nasıl ulaşılacağı ve tahliye konusu. Bir yerde yardımların nasıl ulaştırılacağı. Büyük bir yıkım olursa, enkaz kaldırma ve kurtarma faaliyeti ile halkın iaşe ve barınmasının temini ile ilgili. İstanbul 2 parça, Avrupa’yı Asya’ya 3 köprü, bir tünel ve bir metro/demiryolu bağlıyor. Eğer bu köprüler ya da İzmit tarafındaki tünel ve viyadükler hasar görürse ne olacak?.

İstanbul’un yüzölçümü 5.461 Km2. Km2’ye 2982 insan düşmektedir. İstanbul’un nüfus yoğunluğu 2982 / Km2’dir. Marmara ve Boğazlarda nüfus daha yoğun ve hareketli. Köprü bağlantılı yol güzergâhı da öyle. Son bir bilgi daha: Türkiye’deki toplam yatak kapasitesinin yüzde 17’si İstanbul’da bulunuyor.. Bu da sadece 39.328 yatağı ifade ediyor.. Buna göre 100 bin kişiye 261 yatak düşüyor.. Hastanelerde yatakların yüzde 48.1’i özele, yüzde 37.7’si kamuya ait. Üniversiteler yüzde 14.2’lik paya sahip.

Bu konu üzerinden herkesin düşünmesi gerek, özellikle de siyasilerin, bürokratların, yerel yönetimlerin.. Bu konuya önümüzdeki günlerde yine döneceğim. Maalesef bu hayati konu, siyasilerin, medyanın, STK’ların, akademi ve cemaat dediğimiz yapıların gerektiği kadar gündemlerinde değil. Bu konu bir futbol karşılaşması, bir kaset, bir dosya, kur, fındık fiyatları kadar bile gündem oluşturmuyor. Bu, kahti rical mi yoksa basiret bağlanması mı bilmiyorum?”

Yazının tamamını okumak için tıklayın