Gündem

Abdulkadir Selvi: Ben yetkiyi halkımızdan alıyorum, Kılıçdaroğlu’ndan değil

"Kılıçdaroğlu bir güç zehirlenmesi içinde mi, yoksa gerçeklikten mi koptu?"

31 Aralık 2020 08:35

Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara temsilcileri buluşmasında kendisine yönelik, “Kimin daha dindar olduğunu kim bilir... Allah’ın birisine verdiği böyle bir yetki mi var? Selvi’ye böyle bir yetki mi verilmiş” sözlerine bugünkü köşesinde, “Ben yetkiyi halkımızdan alıyorum, Kılıçdaroğlu’ndan değil” yanıtını verdi.

"Ben yetkiyi halkımızdan alıyorum"

Selvi yazısında, "Ankara temsilcileri ile buluşmasında Kılıçdaroğlu’na, yazımdan “CHP’den dindar olması beklenemez' bölümü soruluyor. Kılıçdaroğlu, 'Hangi öngörüye dayanarak bunu ifade ediyor bilmiyorum. Tüzelkişiler değil, gerçek kişilerin inançlı olup olmadığı sorgulanabilir belki. Allah’la kul arasındaki ilişkiye birisinin müdahale hakkı yok. Biz laik bir partiyiz. Kimsenin inancına başka bir kişinin müdahale etmesini doğru bulmayız. Kimin daha dindar olduğunu kim bilir... Allah’ın birisine verdiği böyle bir yetki mi var? Selvi’ye böyle bir yetki mi verilmiş' diyor.  Gazeteci, yetkiyi okurundan alır. Ben de halkımızdan alıyorum. Kılıçdaroğlu’ndan alacak değilim." görüşünü savundu. 

Selvi,  "Yazımda Şeb-i Arus’taki Türkçe Kuran tartışmalarına değiniyor, İmamoğlu’nun İstanbul seçimlerinde muhafazakâr kesimlerden oy aldığını hatırlatıyorum. Türkçe Kuran okutulmasının CHP’ye zarar vereceğini belirtip, 'CHP’den dindar olması beklenemez. Laik ve Atatürkçü bir partidir. Ama dini değerlere saygılı bir CHP pekâlâ mümkündür. Ama bu mevsimlik elbise gibi, seçimden seçime giyilebilecek bir kıyafet değildir” diyorum. Ama ^Ekrem İmamoğlu’nun geç kalsa da ‘Bence de Şeb-i Arus töreninde Yüce Kuran’ın Arapça okunması gerekir’ demesi önemliydi. Doğru olan tavır buydu” diye hakkını teslim etmeyi de ihmal etmiyordum."  ifadesini kullandı.

"Kılıçdaroğlu eleştirdi diye CHP’ye haksızlık edemem"

Selvi, "Peki sorarım size: Bunun neresi yanlış? 'CHP dindar bir partidir hatta hakkında irtica iddiasıyla kapatma davası mı açıldı' demeliydim. CHP, 'Laik ve Atatürkçü bir parti değil' diye mi yazmalıydım. Bu başta CHP’ye hakaret olur. Madem Kılıçdaroğlu rahatsız oldu. O zaman yazımı tersine çevirip 'CHP’den dindar bir parti olması beklenirdi. Laik ve Atatürkçü bir parti değildir. Dini değerlere saygısız bir CHP pekâlâ mümkündür' mü deseydim? Ben bunu CHP’ye reva göremem. Kılıçdaroğlu eleştirdi diye CHP’ye haksızlık edemem. Peki sorun nerede? Kılıçdaroğlu bir güç zehirlenmesi içinde mi, yoksa gerçeklikten mi koptu? En iyisi cevabı siz verin." düşüncesini dile getirdi.