Ekonomi
Deutsche Welle

AB'den sanayileşme hamlesi

Avrupa ülkeleri ekonomik kriz ve işsizlikten sanayi sektörü olmadan kurtulamayacağına karar verdi. Sanayi sektörünün milli gelir içindeki payının yüzde 20’ye çıkarılması hedefleniyor.

21 Mart 2014 19:42


Avrupa Birliği (AB) büyüme hızındaki tıkanıklığı aşmak ve istihdam yaratmak için sanayi sektörüne ağırlık vermeyi kararlaştırdı. Avrupa sanayiinin teşvik edilmesi düşüncesi kulağa çok çarpıcı gelmese de, 28'ler Avrupa'sı sanayi üretiminin artmasıyla daha fazla katma değer yaratılmasını ve yüzde 12'yi bulan işsizlik oranının azalmasını umuyor.

Ukrayna krizi olmasa son yapılan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'nin ağırlıklı konusu sanayi politikası olacaktı. AB Komisyonu sanayi sektörünün teşviki için öngördüğü adımları, "Avrupa sanayiinin yeniden doğuşu" başlıklı bir raporla liderlerin onayına sundu. Brüksel'deki diplomatlar, Avrupa'daki ekonomik krizin atlatılmasında imalat sanayii kilit rol üstleneceğinden, sanayi politikasının önemini koruduğunu belirtiyor. AB Komisyonu'nun sanayi politikalarından sorumlu İtalyan üyesi Antonio Tajani de sanayi sektörünün yeniden canlandırılması gerektiğini söylüyor. Sanayinin AB yurtiçi gelirindeki payı 2013 yılında yüzde 15'i buluyordu. Komisyon 2020 yılına kadar bu oranın yüzde 20'ye çıkması gerektiği görüşünde.

“Hizmetler sektörüne, araştırmaya ya da bankalara karşı değilim” diyen Tajani, büyüme ve istihdam yaratmak suretiyle Avrupalılara yardım etmek gerektiğini ve küçük ve orta ölçekli işletmeler de dâhil olmak üzere sanayi sektörünü büyütmeden bu yükün altından kalkılamayacağını söylüyor.

Avrupa sanayisiz olamaz

Sanayi sektörünün Gayrı Safi Yurtiçi Hâsıla içindeki payı Almanya'da yüzde 22'yi buluyor. Bu oran AB ortalamasının bir hayli üzerinde.

Alman Hristiyan Demokrat Birlik partisinin Avrupa Parlamentosu milletvekili Herbert Reul, sanayi sektörünü ihmal ettikleri gerekçesiyle AB ülkelerini şöyle eleştiriyor:

“Münferit Avrupa ülkeleri sanayisizlikte karar kıldı. İngiltere, hizmetler sektörü ve finans branşı üzerinden geleceği yönetebileceğine inandı. Bu ülkeler hata yaptıklarını şimdi anladı. Enerji politikasını Avrupa düzeyinde düşüncesizce iklim politikasına indirgedik. Ama enerji politikası sadece iklim politikası değildir.”

Herbert Reul dünyanın diğer bölgelerinde sanayi sektörünün payının daha büyük olduğunu belirttikten sonra Avrupa'nın geriye düşmesinden duyduğu endişeyi dile getiriyor:

“Avrupa'da çıkarılan bütün yasaların sanayi sektörünü büyütme hedefine uygun olup olmadığı araştırılmalı ve sanayiyi frenleyen uygulamalardan kaçınılmalı. Bir yandan, 'ille de sanayi' deyip, diğer yandan bu sektöre ek yük getirmek olmaz.”

Tüketicilerin ve iklimin korunmasına öncelik tanıyan Avrupa Parlamentosu milletvekilleri ise bu görüşü paylaşmıyor. Birçok kural ve yönetmelik yüzünden gelişmesine engel çıkarılan işletmelere kolaylık gösterilmesini isteyen Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso orta yolu bulmaya çalışıyor. Barroso iklimin uzun vadede korunmasının yalnızca modern sanayi tesisleriyle mümkün olabileceğini belirtiyor.

İklim-sanayi çelişkisi

AB ülkelerinin iddialı iklim koruma hedeflerini tutturması da kolay olmayacak. Komisyon 2030 yılına kadar karbondioksit emisyonunun yüzde 40 oranında azaltılmasını, ısı ve elektrik üretimindeki yenilenebilir enerji payının da yüzde 27'ye çıkarılmasını önermişti. Aralarında Polonya'nın da bulunduğu bazı üyeler bu hedefin aşırı iddialı olduğunu ve milli sanayie zarar vereceğini savunuyor.

Avrupa sanayiinin canlandırılması sırasında düzenleme ve yönetmeliklerin sayısı azaltılırken aynı zamanda mali teşvikler de uygulanacak. Bölgesel Kalkınma Fonu'nun tarımdan sanayie kaydırılması, ulaşım altyapısı ve internet ağının genişletilmesi planlanıyor. Alman Sanayiciler Birliği Başkanı Ulrich Grillo önümüzdeki yasama döneminin çekirdek projesinin Avrupa sanayiinin güçlendirilmesi olması gerektiğini söylüyor. Sanayiciler öncelikle enerji maliyetindeki artışın önüne geçilmesini talep ediyor.

AB Komisyonu, Almanya'daki sanayi işletmelerinin çevre dostu enerjilerin finansmanından kısmen muaf tutulması uygulamasını, bunun rekabet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle incelemeye aldı. Komisyon bu yugulamanın rekabet eşitliğini bozduğuna karar verirse Alman sanayi işletmelerinin üretim maliyeti daha da artacak.

Avrupa Parlamentosu üyesi Herbert Reul devletin enerji dönüşümünü gerçekleştirmek amacıyla elektrik maliyetini arttırmasını eleştiriyor.

“Almanya'da önce enerji maliyeti arttırıldı, daha sonra ise bazı istisnalarla sanayiin yükü hafifletilmek istendi”, diyen Reul, bunun Avrupa hukukuna uygun olmadığını ve Almanya'nın sanayi politikasında kendi kurduğu tuzağa düştüğünü de sözlerine ekliyor.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle