AB'den OHAL sonrası Türkiye'ye çağrı

AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Frederica Mogherini ve AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, darbe girişimi sonrası perşembe günü itibariyle OHAL ilan eden Türk hükümetine çağrıda bulundu. AB yetkilileri, Ankara'ya hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı duyma çağrısı yaptı.

Mogherini ve Hahn'ın yaptığı ortak açıklamada, Türkiye'de darbe sonrası yaşanan gelişmelerin 'kaygı verici' olduğuna dikkat çekildi. Mogherini ve Hahn yargı, ordu, basın ve eğitim alanında alınan önlemlerin 'kabul edilemez' olduğunu ifade etti.

Mogherini ayrıca Twitter hesabından "AB, yetkilileri hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve tüm şartlar altında temel özgürlüklere saygı duyma çağrısı yapıyor" yazdığı bir paylaşımda bulundu.

AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn da Twitter'da avukat ve köşe yazarı Orhan Kemal Cengiz'in yurtdışına çıkmak isterken gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Hahn, Cengiz'in gözaltına alınması ve avukatıyla iletişime geçememesinden dolayı endişe duyduğunu dile getirdi.

Avrupalı politikacılardan uyarı

Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere de Türkiye'de yaşanan gelişmeler karşısında kaygı duyduğunu dile getirdi. De Maiziere yargı, eğitim ve diğer kamusal alanlarla potansiyel karşıtlara yönelik Türk hükümetinin başlattığı uygulamaların orantısız olduğuna işaret etti.

Türkiye'nin Almanya'nın bir müttefiki olarak kalacağını vurgulayan Alman Bakan, Alman hükümetinin Türkiye'de her düzeydeki siyasetçilerle iletişim içinde olduğunu da ifade etti.

Bulgaristan da Türkiye'ye hukuk devleti uygulamalarının yeniden tesis edilmesi çağrısı yaptı. Bulgaristan Devlet Başkanı Rossen Plewneliew, Türkiye'nin şiddet sarmalına girilmesine izin vermemesi gerektiğini belirterek toplu gözaltı ve görevden almalarla ilgili de endişe duyduğunu ifade etti.

Af Örgütü'nden açıklama

Uluslararası Af Örgütü, darbe girişimi sonrası olağanüstü hal ilan edilen Türkiye'ye insan haklarının ihlal edilmemesi uyarısı yaptı. Örgüt, olağanüstü halin düşünce özgürlüğünün kısıtlanması ya da keyfi gözaltılarla işkenceye bahane yapılmaması gerektiğine dikkat çekti.