Gündem

ABD'den Türkiye'ye, Cumhuriyetçi Parti'den AKP'ye Lindsay'in hikâyesi

'Farkındalık' kampanyalarından daha fazla fayda sağlayan ünlüler mi, mağdurlar mı?

12 Ekim 2016 03:00

ABD’li oyuncu Lindsay Lohan, bir saat firmasıyla reklam anlaşması imzalamak için geldiği Türkiye’de, iki hafta arayla üç kez Suriyeli sığınmacıları ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda da Güvenlik Konseyi'ni kastederek kullandığı “Dünya beşten büyüktür” sözünü alıntılayan ve Gaziantep ziyaretinde ‘yöresel’ kıyafetler giyen Lohan, sosyal medyadaki ‘duygusal’ paylaşımlarıyla da Türkiye gündeminde kendisine bir yer edindi. 

İki hafta önce, Suriyeli Hüseyin ailesinin evine konuk olduğu sırada Lohan'a eşlik eden isim, Hürriyet gazetesine yönelik saldırıda bina çevresindeki gruba direktifler verirken görüntülenen Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Abdurrahim Boynukalın oldu. Ziyaret sırasında sıklıkla sosyal medyadan paylaşımlarda bulunan Lohan, Hüseyin ailesinin 9 yaşındaki kızı Heya’yla çekilen bir fotoğrafına da Instagram hesabında yer verdi. Lohan, insanların birbirleri için daha çok şey yapabileceğini ve yapması gerektiğini anladığını belirterek, “Ve 3 milyon sığınmacıya kapısını açarak Suriye denen insani trajedide üzerine düşeni yapan Türkiye’ye destek vererek başlayabiliriz” dedi.

 

 

Hüseyin ailesinin evine yaklaşık bir hafta sonra bir kez de AKP’li Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Kesin ile birlikte misafir olan ABD’li oyuncu, “Daha önce ziyaret ettim, bugün buraya tekrar geldim. Biz sanatçılar sosyal medyayı kullanarak Suriye'de yaşanan drama dikkat çekmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. 

Son olarak Gaziantep’in Nizip ilçesine giden Lohan, konteyner kentte kalan Suriyeli sığınmacıları ziyaret etti. AKP’li Belediye Başkanı ve eski bakan Fatma Şahin’le birlikte gerçekleştirdiği Gaziantep ziyaretinde müzeleri gezen ve kentin yöresel lezzetlerini tattığı belirtilen Lohan, sığınmacı kampında tanıştığı, kendisine başörtü armağan eden Azize adlı yardım görevlisiyle çektirdiği fotoğrafına da Instagram hesabında yer verdi.

 

 

Lohan, sığınmacı ziyaretleri arasında seyahatine Ege sahillerinde devam ederken, Türkiye’nin hem iç hem de dış politikasında önemli yer tutan sığınmacı krizi hakkında farkındalık yaratmak amacıyla genç oyuncunun seçilmesi, aralarında gazetecilerin de olduğu birçok kişi tarafından eleştirildi. Lohan’ın politik duruşunun ve özel hayatının konuya olan ‘paralelliği’, yapılan ziyaretin eski sevgilisiyle ilgili röportaj vermek için gittiği Moskova’daki otel odasından alkol nedeniyle çıkamadığı iddia edilen ABD’li oyuncuya mı, ‘Hollywood yıldızlarının da alıntıladığı bir dünya lideri’ olarak da imajı çalışılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a mı, yoksa sığınmacılara mı fayda sağlayacağı sorularını beraberinde getirdi.

Cevaba ulaşmak ve Lohan’in ziyaretini anlamlandırabilmek için rehberliğinden yararlanılabilecek 6 soruyu şu şekilde sıralamak mümkün…

 

Lindsay Lohan kimdir?

Kariyerine çocuk model olarak başlayan ve 2000’li yılların başında rol aldığı Disney yapımlarıyla adını duyuran Lohan’ın zaman zaman tartışılan geçmişi, genç oyuncunun ziyareti sırasında dikkat çekilen ilk başlık oldu. 

İki kez kokain ve alkollü araç kullanmaktan gözaltına alınan Lohan, Temmuz 2010’da şartlı tahliyesini bozduğu gerekçesiyle 90 gün hapiste kaldı. Toplamda 480 saat de kamu hizmeti yaptırımı uygulanan oyuncu, 2013’te katıldığı Oprah Winfrey’nin programında ’10-15 kez’ kokain kullandığını kabul ederek, ‘alkol ve kaos’a bağımlı olduğunu söyledi.

Mayıs 2015’te, kamu hizmetini tamamlamasının ardından, hâkim kararıyla yasal gözetim süresi sona eren Lohan, 8 yılın ardından ilk kez ‘tamamen özgür’ kaldı.

En az 3 kez rehabilitasyon programına katılan ve ABD’de çok satanlar listesine giren 2 albümü de içeren kariyerinin bir bölümünü, bağımlılığıyla ilgili sorunlar ve yasal problemlerle uğraşmakla geçiren Lohan, son olarak eski Rus işadamı nişanlısı Yegor Tarabasov’la yaşadığı ilişkiyle gündeme geldi.

Yunanistan’da tatil yapan Tarabasov’un Lohan’a şiddet uyguladığı görüntüler medyaya yansırken, birkaç hafta sonra ise çiftin Londra’daki komşuları polise aile içi şiddet ihbarında bulundu. Komşulardan biri tarafından çekilen videoda, Lohan’ın “Beni boğdu. Beni neredeyse öldürüyordu” şeklindeki bağırışları yer aldı.

Yaşananların ardından 10 aylık nişanlısından ayrılan Lohan, eylül sonunda gittiği Moskova’da, E News televizyonuna bir söyleşi verdi. Eski nişanlısının kendisini öldürmesinden korktuğunu söyleyen Lohan, Tarabasov’un ilişkileri boyunca herhangi bir şey için ödeme yapmadığını ve harcanan parayı kendisinin karşıladığını kaydetti.

Lohan'ın 'politik' geçmişi ne?

2008 yılındaki ABD başkanlık seçimlerinde Demokrat aday Barack Obama’yı destekleyen Lohan, Cumhuriyetçi aday John McCain’in kampanya ortağı olan Sarah Palin’e yönelik ağır eleştiriler içeren bir yazı kaleme aldı. MySpace hesabından yayınladığı yazıda Palin’i, ‘dar görüşlü, medya takıntılı bir homofobik’ olarak nitelendiren Lohan, takipçilerine de Obama’ya oy vermeleri çağrısında bulundu.

Aynı dönemde, genç yıldızın Obama’nın kampanyasına destek vermek istediği, ancak bu talebin ‘kibarca’ reddedildiği konuşulurken, Barbara Streisand ve Steven Spielberg’in desteğini geri çevirmeyen Demokrat başkan adayı Obama'nın Lohan’ı ‘yeterince uygun’ bulmadığı iddia edildi. 

Lohan dört yıl sonra tarafını değiştirerek ABD’nin ilk siyah başkanının rakibi Cumhuriyetçi Mitt Romney’i desteklediğini açıkladı. 2008’de Obama’nın kazandığı zaferi ‘inanılmaz’ olarak nitelendiren Lohan, ABD Başkanı’nın Beyaz Saray’da dört sene daha kalma mücadelesi verdiği seçimde, ‘işsizlikle ilgili planları’ nedeniyle Romney’e oy vereceğini duyurdu. 

Lohan, bu dönemde Twitter hesabı üzerinden de Obama’yı eleştirerek, "orta sınıf aileler ve küçük işletmelerin yanı sıra Forbes dergisinin ‘milyarder’ olarak nitelendirdiği kişiler için de vergi indirimine gidilmesini" talep etti. 

Birbirini takip eden iki başkanlık yarışında farklı kutuplardan adaylara desteğini açıklayan Lohan, 2015’te politik ‘kariyerinde’ yepyeni bir sayfa açtı ve Instagram’dan yaptığı açıklamada 2020’deki başkanlık yarışında aday olmayı planladığını ilan etti. 2020’de 34 yaşına girecek Lohan’ın adaylığı kanunen mümkün olmasa da, başkan seçilmesi halinde ilk olarak çocuklarla ilgileneceğini belirten genç oyuncu, ''Kraliçe 2. Elizabeth bana bunun nasıl yapılacağını gösterdi” açıklamasında bulundu.

Türkiye-Lohan ilişkisinin mazisinde neler var?

Türk gazetelerinin magazin sayfalarında ‘uyuşturucu ve alkol problemleri yüzünden zor günler geçiren ABD’li yıldız’ ana temalı haberlerle sıklıkla yer alan Lindsay Lohan, 2012 yılında Fatih Altaylı’nın köşe yazısında okuyucuların karşısına çıktı. Bir arkadaşı vasıtasıyla Hollywood’da tanıştığı Lohan’ın “Türkiye’ye gelsem iş yapar mıyım” diye sorduğunu kaydeden Altaylı, genç oyuncuyu şu ifadelerle anlattı:

“Bir evin önünde durduk. Üç katlı, boyası bozulmuş bir ev. Evin karşısında belki 50 gazeteci kamp kurmuş. İçeri girdik. Sarışın, incecik, gariban bir kız salonda oturuyor. Kızı gözüm ısırıyor ama çıkaramıyorum. Arkadaşım tanıştırdı. Lindsay Lohan‘mış. Nasıl gariban anlatamam. Tırnaklarını yemiş. Elleri sanki her gün bulaşık yıkıyormuş gibi. Her tarafında yaralar bereler. Sürekli sızlanıyor, arada ağlıyor. 10 bin dolar kredi kartı ödemesi varmış. Yapamamış, banka tüm kredileri kesmiş ve dava açmış.” 

Lohan’ın, Türkiye siyasi atmosferine girişi ise 1 Kasım 2015 seçimlerinden önce oldu. Instagram hesabından bir Türkiye haritası paylaşan Lohan, “Geleceğinizi anlamak için geçmişinizi bilmelisiniz. Birlik dolu 13 yıl daha” ifadelerini kullandı. Lohan’in paylaşımı, AKP’ye destek olarak yorumlandı. 

Sosyal medyada birçok kişi, Türkiye’yle herhangi bir bağı bulunmayan Lohan’ın seçimlere yönelik paylaşımını tartışırken, genç oyuncuya sahip çıkan isimlerden biri eski manken Tuğçe Kazaz oldu. Değişen dini inanışları ve AKP’ye verdiği desteği dile getiriş şekliyle sıklıkla sosyal medyanın gündemine oturan Kazaz, Twitter’dan yaptığı ironik paylaşımda, “Bu Lindsay Lohan’ı da AKP makarna ve kömürle kandırmıştır. Hatta Lindsay Lohan size göre koyundur ve yüzde 60’lık cahil kesim arasındadır” dedi.

Lohan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Instagram’da yaptığı gecelikli paylaşımda da, takipçilerinden Türkiye ve Fransa’da hayatını kaybedenler için dua etmelerini istedi.

'Dünya Beş'ten büyüktür' sözü ne anlama geliyor?

BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinin (ABD, Rusya, İngiltere, Çin, Fransa) konumuyla ilgili reforma gidilmesi, uzun zamandır birçok ülke tarafından gündeme taşınıyor. Daimi üyelerin BM’yi etkisizleştirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da bu tartışmaya referansla “Dünya beşten büyüktür” sözünü, ilk kez 2013’te İstanbul'daki Asya Pasifik Perakende Konferansı ve Fuarı’nın açılışında kullandı.

Erdoğan’ın sözlerinin ardından Genç Siviller iki yıl sürecek uluslararası bir kampanya başlatırken, “World is bigger than five” sloganı ABD’den Washington Post, Fransa’dan Le Monde ve İngiltere’den Guardian gazetelerindeki ilanlarda yer aldı.

2014 yılında katıldığı 69. BM Genel Kurulu’nda küresel sorunların çözümü için BM'yi göreve çağıran Erdoğan, “Dünya beşten büyüktür” sözüne buradaki konuşmasında da yer verdi. Cumhurbaşkanı, aynı ifadeleri geçen ay New York’ta düzenlenen 71. BM Genel Kurulu’nda da tekrarladı ve “Uluslararası barış ve güvenliğin temininden sorumlu ana organ olan Güvenlik Konseyi reforme edilmedikçe, bu çabaların tam manasıyla amacına ulaşamayacağı açıktır. İşte bu sebeple, 'Dünya beşten büyüktür' gerçeğini her fırsatta uluslararası kamuoyuna hatırlatıyoruz” dedi.

Erdoğan’ın sıklıkla dile getirdiği bu sözler, Lohan’ın Suriyeli sığınmacılarla ilgili yaptığı sosyal medya paylaşımlarında da #worldisbiggerthan5 etiketiyle yer aldı. Türkiye’de gerçekleştirdiği ziyarete dair fotoğrafları paylaşırken de Erdoğan’ın ifadelerini kullanmaya devam eden genç oyuncu, arkadaşı Jonathan Bennett’le yaptığı görüntülü konuşmaya dair bir görseli de aynı etiketle paylaştı.

Lohan, başörtüsü takarak basın açıklaması yaptığı Gaziantep’te de Erdoğan’ın sözlerini tekrarladı ve "Bu sözün arkasında duruyorum. Çünkü sadece 5 ülke dünyadaki tüm kültürleri, ülkeleri temsil etme gücüne sahip olamaz" ifadelerini kullandı. 

Sığınmacıların durumu

Dünya genelindeki sığınmacı sayısı, Ortadoğu’daki çatışmanın tırmanmasına paralel olarak arttı. Savaştan, ekonomik yetersizlikten ve ayrımcılıktan kaçan milyonlarca insan daha güvenli, daha iyi bir gelecek umuduyla evlerinden ayrılırken; Suriye’deki çatışmanın sığınmacı sayısına yaptığı ‘katkı’nın ardından krizi görmezden gelme ihtimali ortadan kalktı. Türkiye-Avrupa Birliği denkleminde de gözlemlenebileceği gibi, dünya genelinde sayıları 65 milyonu bulan sığınmacılar diplomatik düzeyde koz olarak kullanılabilecek derecede yakıcı bir konum alırken, çözüm için gerekenin farkındalığı artırmak olup olmadığı tartışmaya daha açık hale geldi.

Ailesiyle birlikte Ege denizini geçmeye çalışırken boğularak hayatını kaybeden 2 yaşındaki Aylan Kurdi’nin sahile vuran cansız bedeninin fotoğrafı dünyanın önde gelen gazetelerinin neredeyse tamamının ilk sayfalarında yer alır, PSV Eindhoven taraftarlarının İspanya’nın Madrid kentindeki sığınmacılara bozuk para attığı görüntüler sosyal medyada milyonlarca kez izlenir, Humans of New York’un Türkiye’nin de aralarında bulunduğu ülkelerdeki sığınmacıların hikâyelerine odaklandığı projesi Facebook’ta yüzbinlerce kişi tarafından ‘beğenilirken’, dünyanın dört bir yanındaki insanlar ve yayınlar farklı mecra ve bağlamlarla konuya temas etti. 

Farkındalık kampanyaları doğru odağa mı dikkat çekiyor?

Geçen ay New York’ta düzenlenen ve biri ABD Başkanı Barack Obama, diğeri BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun liderliğinde gerçekleştirilen ancak ‘tatmin edici’ sonuçlara ulaşmayan iki toplantı, sığınmacı krizinin dünya liderlerinin ajandasında aldığı yeri gösterirken; Lohan’ın Türkiye’deki sığınmacılara dair farkındalığı artırarak krizin çözümüne sağlayacağı katkının ne olacağı merak konusu oldu.

İngiliz akademisyenlerin 2014 yılında gerçekleştirdiği bir araştırma, ‘ünlülerin’ farkındalık yaratmak konusunda zannedildiği kadar büyük bir etkileri olmadığını ortaya koydu. Manchester Üniversitesi’nden Profesör Dan Brockington ve Sussex Üniversitesi’nden Profesör Spensor Henson’ın araştırması, "sosyal farkındalık kampanyalarından daha fazla fayda sağlayanın ünlü isimler olduğu" sonucuna ulaşırken, Batı Anglia Üniversitesi’nden Martin Scott da yaptığı araştırmada ünlü isimlerin, dikkat çekmeye çalıştıkları konuların akılda kalmasında herhangi bir pozitif etkiye sahip olmadığının tespit edildiğini savundu.

Eski BM İyi Niyet Elçisi Angelina Jolie’nin, 2011 yılında Türkiye’deki Suriyeli sığınmacıları ziyaret etmesinin ardından ünlü isimlerin yardım kampanyalarına etkilerini araştıran The Guardian’a konuşan gazeteci Peter Stanford, bu desteğin nadiren olumlu etki yarattığını kaydetti. Aynı zamanda birçok yardım kuruluşunun yönetim kurulunda da bulunan Stanford, “Ünlüler çağında yaşıyor olabiliriz, ancak büyük bir ismin kalpleri ve cüzdanları otomatik olarak açacağını düşünmek potansiyel destekçilerimizi hafife almak anlamına geliyor” görüşünü dile getirdi.