İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Celâl Şengör hakkında
YÖK tarafından yürütülen soruşturma üzerine Amerikan Bilimler Akademisi harekete geçti.
Hürriyet gazetesinden Sefa Kaplan'ın haberine göre, Amerikan Bilimler Akademisi Başkanı Prof. Ralp J. Cicerone imzasıyla Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e gönderilen mektupta, Prof. Şengör’ün durumundan endişe duyulduğu belirtildi. Prof. Şengör’ün dünyanın en seçkin ve saygı değer bilim insanlarından birisi olduğunu hatırlatan Prof. Cicerone, Prof. Şengör’ün akademik özgürlüğünün mutlaka sağlanması gerektiğini söyledi. Mektupta şöyle denildi:
“Bu mektubu size İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Bölümü öğretim üyelerinden seçkin bilim insanı Prof. Celâl fiengör’ün durumu hakkındaki endişelerimi iletmek için yazıyorum. Prof. Şengör, Amerikan Bilimler Akademisi’nin seçkin bir üyesidir ve Amerikalı meslektaşları arasında son derece yüksek bir saygınlığı vardır.
Kim sızdırdı Prof. Şengör’ün akademik pozisyonunun ve konuşma özgürlüğünün ciddi tehdit
altında olduğunu öğrendim. Bu tehditlerin Prof. Şengör’ün araştırmalarını ve üniversite öğretim üyeliğini tehlikeye atacağından endişeliyim. Amerikan Bilimler Akademisi, akademik özgürlüğü ve ifade hürriyetini sonuna kadar destekleyen bir kuruluştur. Bizim kanaatimize göre, bunlar bilimsel çalışmayı mümkün kılan ve bilimin topluma fayda sağlamasını temin eden temel hususlardır.”
Amerikan Bilimler Akademisi, Sovyet Rusya döneminde yani komünist dönemde akademik özgürlükleri ellerinden alınan Rus bilim adamları için Sovyet yetkililere benzer mektuplar göndermişti. Gizli olan bu mektup, önceki hafta bazı gazetelere sızdırılmıştı. Mektup, muhatapları veya YÖK dışında kimsenin elinde olmadığı halde medyaya sızınca, Akademi, söz konusu mektubu kamuoyuna duyurma kararı aldı.
Muhalif olmanın bedeli mi? Prof. Yusuf Ziya Özcan’ın YÖK Başkanlığı’na atanmasından sonra Prof. Şengör, “YÖK Başkanı’nı asistan bile yapmam” demişti. Prof. Şengör, Akademi’nin endişelenmesine yol açan süreci şöyle özetledi:
“Geçtiğimiz yıl Milliyet gazetesinde, benim bir emlak şirketi kurduğuma dair bir haber yer aldı. İşin aslı, Ticaret Sicili Gazetesi’nnde benim adımın yönetim kurulunda gözükmesiydi. Ben ertesi gün bunu düzelterek, adımın yönetim kuruluna yanlışlıkla konduğunu ve nihayet benim geçmişte asla ticaretle uğraşmadığım gibi gelecekte de uğraşmaya niyetimin olmadığını bildirdim. Bu düzeltme hemen yayımlandı. Geçen Aralık ayında benim adım Üniversiteler Arası Kurul tarafından YÖK’e aday olarak bildirildi, Vakit gazetesi bunun üzerine sanki haber hiç düzeltilmemş gibi hemen “Şarlatana suçüstü” diye manşet yaptı. Ben de derhal Vakit’i mahkemeye verdim.
Ancak YÖK bu haberin üzerine atlayarak üniversiteme (yani İTÜ’ye) bu konuda hakkımda soruşturma açması için talimat verdi. Bir hafta kadar sonra da üniversitenin bu konudaki soruşturmayı durdurmasını, zira bunu bizzat YÖK’ün üstleneceğini bir emirle bildirildi. Ben gönderilen YÖK soruşturma hey’etine tüm belgeleri ibraz ederek, tüm işin bir yanlışlık neticesinde olduğunu isbat ettim. Soruşturma haziran ayında bittiği halde benim konum bir türlü YÖK Genel Kurulu’na getirilmedi. Maksat açıkça, Üniversitelerarası Kurul’un benimle ilgili kararını geçersiz kılmak yani benim YÖK’e atanmamı engellemekti. YÖK gönderdiği yazılarda bana atfedilen kusurun karşılığının üniversiteden atılmak olduğunu açıkça yazdığı için, ben de Amerika ve Avrupa’daki dostlarımla haberleşerek iş aramaya başladım.”
İlgili haber
Şengör'ün dosyası YÖK'te