Yaşam

ABD’deki ünlü Türk televizyoncu Cenk Uygur: Türkiye’deki gazetecileri destekliyorum

Cenk Uygur, Türkiye’deki basın özgürlüğü kısıtlamalarını protesto eden gazetecileri desteklediğini söyledi.

20 Mart 2011 02:00




YILDIZ YAZICIOĞLU Washington

[email protected]

ABD’de “The Youngs Turk” adlı programıyla yerel radyo ve ardından televizyon kanalları ardından MSNBC’ye geçişiyle ülke çapında ünlenen Cenk Uygur, Türkiye’deki basın özgürlüğü kısıtlamalarını protesto eden gazetecileri desteklediğini söyledi.

Türk – Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA) ve Türk – Amerikan Dernekleri Federasyonu (FTAA) tarafından ortaklaşa düzenlenen “Türk – Amerikan Liderlik Konferansı”na konuk konuşmacı olarak katılan Cenk Uygur, toplantı öncesinde T24’ün sorularını yanıtladı. Uygur, Türkiye’deki basın özgürlüğündeki gelişmeler konusunda, “Ne kadar daha basın özgür olabilirse o kadar iyidir. Özgürlük basın için değil ülke için önemli” dedi.

Uygur ile söyleşimiz şöyle:

T24: Genç Türklere başarılı bir televizyon programcısı ve gazeteci olarak örnek olduğunuzu düşünüyor musunuz?

C.U.: Umuyorum ki iyi bir misal oluyorum. İnşallah. Ama tabiki ben kendimi o yönden değerlendirmiyorum. Ben kendi işimi yapmaya çalışıyorum. Ve iyi bir yere gelebildiysem çok memnunum. İnşallah kötü değil iyi bir misalim.


T24: İlk gazetecilik döneminizde Cumhuriyetçi idiniz şimdi Demokratlar'ı destekliyorsunuz. Bu çizgi değişikliği neden?

C.U.: Ben eskiden, ilk yıllarımda cumhuriyetçiydim çünkü daha küçük bir devlet istiyordum, daha az vergi istiyordum. Ama eskiden en zengin kesimden alınan vergi oranı yüzde 70 idi. Şimdi yüzde 35'e düştü. Bu fark çok ciddi. Yüzde 70 fazlaydı ancak yüzde 35 ise devletin yapması gerekli sosyal işler için yetmiyor. Bu bakımdan insanlar nasıl halen cumhuriyetçi kaldılar, ben emin değilim. Bütün Amerika'da en az vergi ödediğimiz bir dönemdeyiz. Ama bu yanlış. Bu vergi geliri devlete yetmiyor. Fakir insanlar çok daha fakirleşmiş durumda. ABD'de sadece fakir insanlar değil orta sınıf da artık çok kötü durumda. Ama zenginler daha az vergi veriyorlar. Bu yanlış. İnsanlar bir toplum içerisinde birbirlerine yardım etmek zorundalar. Ayrıca bence Cumhuriyetçilerde 'akıl kaybı' oldu. Cumhuriyetçiler koyu dinci oldular. Ben tabiki kendimi koyu Hristiyan anlayış ile aynı noktada olamam. Aynı zamanda dış politika bakınca Cumhuriyetçiler orada akıllarını kaybettiler. Ben Irak'a savaşa girdikleri gün artık ben bu partide ve bu parti ile aynı noktada olamam dedim. Bence dünyanın en büyük saçmalığıydı. Bu mantıksız dedim. Bence Cumhuriyetçiler gittikçe koyu sağcı ve mantıksız oluyorlar. Bence hatta deli oluyorlar. Bu nedenlerle Cumhuriyetçilere bugün karşıyım. Onlarla artık hiç alakam yok.


T24: Ancak Türkiye'de ve buradaki Türklerde de şöyle bir çelişki yaşanıyor: Ermeni meselesinde Demokratlar'dan destek bulunamıyor hatta tam tersi yaşanıyor ve Cumhuriyetçilere umut bağlanıyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?

C.U.: Ermeni meselesinde hiçbir yorumda bulunmak istemiyorum. Ama ben Amerikan politikasını izliyorum ve biliyorum. Ve şunu biliyorum ki kim kimi parayla alıyorsa o politikacı o tarafa kayıyor. O taraftaki görüşü destekliyor. Hangi politikacılar alındıysa o yöne gidiyorlar. Demekki bizim Türkler cumhuriyetçilere daha fazla para veriyorlar. Ermeniler de Demokratlara daha fazla para veriyorlar. Amerika'da ne yazık ki politika böyle yürüyor.


T24: Siz "Young Turks" adıyla program yapıyorsunuz. Bu Türk ifadesini sokaktaki Amerikalı anlayabiliyor mu, nasıl tepkiler aldınız?

C.U.: Arada sırada insanlar bu "Youngs Turks" diye soruyorlar. Neden "Young Turks" dediğimi anlayamıyorlar. Ben New Jersey, New York'ta büyürken, çocuklar "Ben Türküm" (İngilizcesini söylüyor) dediğinde alay ediyorlardı. "Aaa sen hindi (turkey) misin?" diyorlar ve gülüyorlardı. Açıkçası medyada ise sevildi. İsyankar bizim gibi görülüyor. İsim bana açıkçası problem çıkarmadı, yardımcı oldu.


T24: Bugün itibariyle bu meslekteki en önemli anılarınız neler?

C.U.: Bazı şeylerden ayrıca gurur duyuyorum. Mesela eski başkan Jımmy Carter ile röportaj yaptım. Hiç bir gün onunla röportaj yapabileceğimi düşünmezdim. Tam bu Wikileaks gündemi sırasında kurucusu Julian Assange ile röportaj yaptım. Dolayısıyla gazetecilik mesleği, medya sektörü içinde olmak çok ilginç. Dünya politikasını yönlendiren isimlerle tanışıp onları birebir dinlemek çok enteresan. Onlardan öğrendiğim düşünceler yanında kendi fikirlerimi ortaya koyabiliyorum.


T24: Siz burada gazetecilik yapıyorsunuz. Türkiye'de ise basın özgürlüğü tartışılıyor. Bugün (dün) gazeteciler Ankara'da yürüyüşle protesto gösterisinde bulundu. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

C.U.: Basın özgürlüğü gerçekten çok çok önemli. Onları (Ankara'da yürüyen gazetecileri kastediyor) destekliyorum. Ne kadar daha basın özgür olabilirse o kadar iyidir. Özgürlük basın için değil ülke için önemli. Böylece insanlar daha fazla bilgiyi alabilir. Ve bu durum demokrasiyi daha kuvvetli hale getirir. Bu nedenle basın özgürlüğü şart.


T24: ABD'den bakınca Türkiye basın açısından özgür bir ülke olarak görülüyor mu?

C.U: Kısmi özgür olarak görünüyor. Tam anlamıyla özgür olarak görünmüyor. Ancak Türkiye'deki politikayı çok yakından izlediğimi söyleyemem. Ancak Türkiye'deki medya açık bir ortam gibi görünüyor.