Politika

ABD'de gündem Türkiye ilişkileri

Cornell, "ABD devlet mekanizmasında Türkiye konusunda düğmeye basıldı, çarklar dönmeye başladı. Bunlar o çalan alarmın işaretleri" dedi.

18 Ağustos 2010 03:00

T24 - John Hopkins Üniversitesi İleri Uluslarası İlişkiler Okulu'nda Türkiye Masası Direktörü Svante Cornell, ABD Dışişleri Bakanlığı'nda yapılan Türkiye toplantısını değerlendirdi. Cornell, "ABD devlet mekanizmasında Türkiye konusunda düğmeye basıldı, çarklar dönmeye başladı. Bunlar o çalan alarmın işaretleri" dedi.



Cumhuriyet Gazetesi Ankara Haber Müdürü Utku Çakırözer'in "Türkiye-ABD ilişkilerinde sancılı dönem" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:



Türkiye-ABD ilişkilerinde sancılı dönem


ABD Dışişleri Bakanlığı’nda Bakan Clintonun da katılımıyla yapılan Türkiye konulu iç değerlendirme toplantısının kamuoyuna duyurularak gerçekleşmesi, ABD Başmüfettişlik Bürosu’nun Türkiyede hem iç hem de dış politikada bir hareketlilik yaşandığı” şeklinde raporlar yazmasının bir anlamı var mı? Bu soruya, ABD yönetiminin işleyişini yakından bilen John Hopkins Üniversitesi İleri Uluslarası İlişkileri Okulu’nda (SAIS) Türkiye Masası Direktörü Svante Cornellin yanıtı şöyle:

ABD devlet mekanizmasında Türkiye konusunda düğmeye basıldı, çarklar dönmeye başladı. Bunlar o çalan alarmın işaretleri

AKP hükümetinin 2002 yılında işbaşına gelmesinden bu yana, Türkiye, Avrupa ve Washinton’da bir grup insanın ısrarla bu partinin niyetleri hakkındaki şüphelerini dile getirdiğini ifade eden Cornell gelişmeleri, AKPnin İslamcı yüzü ve dış politikasındaki ağırlıklı motifin Ortadoğudaki İslami hareketlerle dayanışma olduğu yönünde Türkiye ve Batıda dile getirilen endişeler bu güne kadar Amerikan yönetiminde dinleyici bulmaz, üst düzeylere taşınmazdı. Ne zaman ki BMdeki İran oylamasında Türkiye hayır’ oyu kullandı ve ardından da Mavi Marmara gemisine düzenlenen baskın sonrasında İsrail ile bu kriz ortaya çıktı, tablo değişti. Artık ‘Türkiye ve AKP’ tartışması ABD devlet yapılanmasında en tepeye ulaşmış durumda. Amerikan basınında her gün Türkiye hakkında 3-4 makale çıkması da Amerikan yönetimini dikkatinin buraya odaklandığının bir başka göstergesi. Yeni bir analiz yapmaya çalışıyorlar” diye yorumluyor.




Hasar kontrol jestleri

ABD başkentinde başlayan Türkiye tartışmasının sonucu belli mi? Cornell’e göre henüz bir kanaate varılmış değil. AKP de gidişatı görmüş olmalı ki son günlerde İran konusundaki söylemini yumuşatma, Batı’dan ve demokratik değerlerden kopmadığını gösterecek adımlar atma arayışına girdi. Yıllardır İran’daki rejimin insan hakları ihlalleri karşısında kafasını çevirmeyi tercih eden Ankara’nın bir anda taşlanarak öldürülmesine hükmedilen Sakine Aştiyani’nin affedilmesi için gizli diplomasi yürütmesi, Aştiyani’nin Türkiye’ye sığınan avukatını Tahran’a iade yerine Norveç’e göndermesi; Sümela’da Ortodoks ayinine izin vermesi gibi adımları Cornell, “hasar kontrol girişimleri” olarak görüyor. Ancak kendi deyişiyle “ABD başkentinde dönmeye başlayan çarkı durdurmaya bu sembolik jestler yetmeyecek.



Kongre’deki hava

ABD Kongresi’nin 300’den fazla üyesinin birkaç gün içinde topladıkları imzalarla Başkan Obama’dan Türkiye’nin taleplerinin karşılanmaması yönünde çağrı yapmasını da Cornell, yukarıdaki tespitini destekleyen bir gelişme olarak sayıyor. Bu kadar çok Kongre üyesini aynı metin üzerinde birleştirmeyi başarabilecek tek gücün Musevi lobisi olduğunda tüm gözlemciler hem fikir. Amerika’da Türk görüşlerini savunmak için olağanüstü çaba harcayan Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi Başkanı Günay Evinçin gözlemi de İran çok değil ama İsrail konusundaki tutumdan Kongre felaket etkilendi. Kızgınlar, gücenmiş durumdalar. Ama Türkiye ile hayati çıkarları olduğunu bildikleri için reaksiyon da gösteremiyorlar” yönünde. Tek temennisi Kongre’deki bu kızgınlığın Ermeni tasarılarını destekleyici tarza bürünmemesi.

Ankara’yı yaz sıcağına rağmen art arda ziyaret eden Kongre heyetlerinde de özellikle İsrail ile yaşanan krizin Türk-Amerikan ilişkilerinde derin izler bırakacağı, Ankara’nın ABD’den başta terörle mücadele olmak üzere bazı beklentilerinin karşılanmasını engelleyebileceği ve Washington’daki Türkiye aleyhtarlarının hareket alanını da genişleteceği görüşü hâkim. Görünen o ki bu günlerde Ankara’ya uğrayan herkesin bir numaralı gündem maddesi Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği.