Dünya
Deutsche Welle

ABD'de başkan adaylığı yarışı başlıyor

ABD'de siyasi partiler başkanlık seçimine hangi adayla katılacaklarına eyaletlerdeki ön seçimlerle karar veriyor. Şimdilik her şey mümkün, Donald Trump’un kazanması da. Washington’dan Ines Pohl’ün haberi.

30 Ocak 2016 14:21


Amerikan seçim sistemini Amerikalılar da anlamakta güçlük çekiyor. ‘Caucus' nasıl yapılır, ‘Primaries' ile arasındaki fark nedir? Cumhuriyetçilerle Demokratların ön seçim kuralları neden birbirine benzemez? Ama her Amerikalı, Iowa ve New Hempshire ön seçimlerinin her iki partinin başkan adaylığına oynayan kadın ve erkek politikacıların akıbetini belirleyeceğini bilir.

Amerikan seçim sistemine yabancı olan, Iowa ön seçimlerinin neden bu kadar önemli olduğunu kavramakta zorlanır. Amerika nüfusunun sadece yüzde 1'inin barındığı, insandan dört kat fazla domuzun yaşadığı ve ülkedeki her beş mısır koçanından birinin yetiştiği bu küçük eyalet başkanlık yarışının start aldığı yerdir. 1 Şubat'ta başkan adaylarını belirleyecek olan seçim mücadelesi Iowa'da resmen başlamış olacak.

Kendi küçük, önemi büyük ön seçim

İlk ön seçimlerin neden bu kadar önemli olduğu biraz da felsefi bir konudur. Bütün ön seçim mücadelesi için trend belirleyici olduğundan mı? Yoksa oylamaya katılanların tercihinin adaylık yarışının sonucunu etkileyecek ölçüde önemsendiği için mi?

Bu sorunun yanıtı filozoflar açısından ilginç olabilir. Aday adayları ise bu iki eyalette başarılı olamadıkları takdirde farkı kapatma şanslarının kalmayacağını bilirler. Her ikisinde de aday adaylığı oylamasını kazanamayan favori bile olsa havlu atmak zorunda kalabilir. Bu neden böyle?

Seçmeni kazanmak

Aday ilk ön seçimlerde, seçilmeye layık olduğunu kanıtlamak zorunda. Sadece milyonlarca dolar bağış toplayıp önemli şahsiyetlerin desteğini alabileceğini değil, aynı zamanda seçmeni de kazanabileceğini göstermeye mecbur.

Anketlerde olduğu kadar seçmen nezdinde de seçilebilir olmalıdır. Uyandırdığı beklentileri gerçekleştirebileceğine kanaat getirilebilmelidir. Medyatik başkanlık yarışında bu faktör önemli rol oynar.

Trump'un şovu her yerde tutulmuyor

Beklentiler adaylara göre önemli farklılık gösteriyor. Donald Trump'tan başlayalım: Trump aylardır Cumhuriyetçilerin medyatik algılanılmasının nasıl olması gerektiğini belirliyor. Aleyhindeki bütün yorumlara ve insanı şaşkına çeviren çıkışlarına rağmen Trump manşetlerden inmiyor. Kamuoyu araştırmalarına inanılacak olursa, halk onu kendini bağımsız sürpriz aday olarak tanıtmayı becerdiği için benimsiyor. Trump, yolsuzluk bağışıklığı olan, inanmak istenilen ve nasıl kazanılacağını bilen bir aday olarak algılanıyor.

İşte tam da bu özellikleri Iowa'da onun acı sonunu getirebilir. Iowa küçük, çok ‘beyaz' ve dindar bir eyalettir. Halkı çiftçidir, tanrıya inanır ama kendini beğenmişliğe ve laubaliliğe prim vermez. Trump'un şovuna kendini kaptıracağı ne malum? New Yorklu milyarderin dindar işçi kesimini kazanmak için şapkadan çıkardığı Sarah Palin'in de ona faydasının olacağı şüpheli.

Sadece hep kazanan olma kozunu kullanan aday kaybederse ne olur? Yarıştan çekilir mi? Ondan her şey beklenebilir. Partisindeki rakipleri de onun yara almasını fırsat bileceklerdir. Cumhuriyetçi Parti'nin egemen çevreleri Trump'tan öylesine nefret ediyor ki, New York'un milyarder eski belediye başkanı Michael Bloomberg'in, Trump'un Cumhuriyetçi, Bernie Sanders'in ise Demokrat Parti'nin ön seçimlerini kazanması durumunda aday olabileceği söyleniyor.

Demokratlara gelince

Sanders de yelpazenin diğer ucundaki provokasyon olarak görülebilir. Birkaç hafta öncesine kadar kimsenin tanımadığı ve kendini sosyalist ilan eden adayın Clinton hanedanı karşısında şansı olabileceğini kimse tahmin etmiyordu. Kamuoyu araştırmaları ise bunun mümkün olduğunu gösteriyor.

Bernie Sanders, Iowa'yı kazanırsa bu Hillary Clinton açısından ne anlama gelir? 2008'de Barack Obama da Clinton'a sürpriz yapmamış mıydı? Danışmanları, Iowa'da kazandığı zaferin Obama'ya başkan adaylığı yolunu açtığını söylerler. Çünkü ilk ön seçimi kazanan bütün dikkatleri ve pozitif yorumları da kazanmış oluyor. Kaybeden ise alay konusu oluyor ve söz seçmene geçtiğinde akla, gerçekten kazanma şansının olup olmadığı sorusu geliyor.

Ortaya çıkan endişe, kampanyasının sponsorları, taraftarları ve kararsızları o adaydan uzaklaştırıyor. Tarih, kazananın tarafında olabilmek için fikirlerin kurban edildiği örneklerle doludur.

ABD'deki başkanlık seçim kampanyası son derece duygu yüklü ve heyecanlı başladı. Modern Amerika hiç böylesine kamplara ayrılmamıştı. Bernie Sanders ve Donald Trump kutuplaşmanın uç isimleri olarak akıllarda kalacaklardır.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle