Dünya

ABD üst düzey yönetiminin Gazze savaşının ilk günlerindeki yazışmaları ortaya çıktı

Reuters, Gazze savaşının ilk günlerinde üst düzey bir Pentagon yetkilisinin Beyaz Saray'a "savaş suçu" uyarısında bulunduğu e-postaları ortaya çıkardı

05 Ekim 2024 14:22

T24 Dış Haberler

Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısının ardından İsrail'in başlattığı savaş, birinci yılını doldurmak üzere. Son birkaç haftadır İsrail'in Lübnan'a başlattığı saldırılar ve Lübnan'ın güneyine yönelik kara harekâtı bölgeyi topyekûn savaşın eşiğine getirdi. Reuters, Gazze savaşının ilk günlerinde üst düzey bir Pentagon yetkilisinin Beyaz Saray'a "savaş suçu" uyarısında bulunduğu e-postaları ortaya çıkardı. 

Reuters'tan Hümeyra Pamuk'un haberine göre; o dönemde Orta Doğu'dan sorumlu Savunma Bakan Yardımcısı olan Dana Stroul, Başkan Joe Biden'ın üst düzey yardımcılarına 13 Ekim'de gönderdiği bir e-postada, toplu tahliyenin insanî bir felaket olacağını ve uluslararası hukuku ihlal ederek İsrail'e savaş suçu isnat edilmesine yol açabileceğini yazdı. İsrail ordusu, Gazze'nin kuzeyini hava saldırılarıyla vurup bir milyondan fazla Filistinlinin bölgeden tahliye edilmesini emreden uyarılar yayımlıyordu. 

Habere göre Stroul, Uluslararası Kızıl Haç Komitesi tarafından yapılan ve kendisini “iliklerine kadar ürperten” bir değerlendirmeyi aktardı. 

11 Ekim'de uyarı: Arapça konuşan kitleler arasında güvenilirlik kaybı

Reuters, ABD yönetiminin üst düzey yetkilileri arasında, 11-14 Ekim tarihleri arasında yapılan üç e-posta yazışmasını inceledi. Daha önce yayımlanmamış e-postalar, Dışişleri Bakanlığı ve Pentagon'da Gazze'de ölü sayısının artmasının uluslararası hukuku ihlal edebileceği ve ABD'nin Arap dünyasındaki bağlarını tehlikeye atabileceği endişesini ortaya koydu. 

İsrail hava saldırılarının Gazze'deki hastaneleri, okulları ve camileri vurmasının ardından ABD Dışişleri Bakanlığı'nın en üst düzey kamu diplomasisi yetkilisi Bill Russo, 11 Ekim tarihli bir e-postaya göre üst düzey Dışişleri yetkililerine Washington'un insani krizi doğrudan ele almayarak “Arapça konuşan kitleler arasında güvenilirliğini kaybettiğini” söyledi.

İsrail, Hamas'ın sivil binaları askeri amaçlarla kullandığını söyleyerek saldırıları savunurken Russo, Orta Doğu'daki ABD diplomatlarının İsrail'i “soykırım” yapmakla ve Washington'u savaş suçlarına ortak olmakla suçlayan Arap medyası haberlerini izlediğini yazdı.

Russo, "ABD'nin Filistinlilerin içinde bulunduğu insani koşullarla ilgili tepkisizliği sadece etkisiz ve verimsiz olmakla kalmıyor, aynı zamanda İsrail'in sivillere yönelik eylemlerine sessiz kalarak potansiyel savaş suçlarına ortak olmakla da suçlanıyoruz" ifadelerini kullandı. 

Dışişleri Bakanlığı liderlerine seslenen Russo, yönetimin İsrail'e ve Gazze'deki askerî operasyonuna verdiği kayıtsız şartsız desteğin değiştirilmesi için hızlı hareket edilmesi çağrısında bulundu ve “Eğer bu gidişat sadece mesajlarla değil, eylemlerle de hızla tersine çevrilmezse, önümüzdeki yıllarda bölgedeki duruşumuza zarar verme riski taşır” diye yazdı.

Russo, mart ayında kişisel nedenlerini gerekçe göstererek istifa etti.

E-postalar ayrıca Biden yönetiminin mesajlarını İsrail'le dayanışma göstermekten Filistinlilere sempati duymaya ve Gazze'ye daha fazla insanî yardımın girmesine izin verilmesi gerektiğine kaydırması için içeriden baskı yapıldığını da gösteriyor. 

"Arap ortaklarla ilişkiler risk altında"

Dışişleri Bakanlığı'nın en üst düzey Orta Doğu diplomatı Barbara Leaf, Russo'nun e-postasını aralarında Biden'ın Orta Doğu işlerinden sorumlu baş danışmanı Brett McGurk'ün de bulunduğu Beyaz Saray yetkililerine iletti. Leaf, Russo'nun dile getirdiği türden endişeler nedeniyle Washington'un "sadık kalacak Arap ortaklarıyla ilişkilerinin risk altında olduğu" uyarısında bulundu.

McGurk, eğer soru yönetimin ateşkes çağrısında bulunup bulunmamasıysa cevabının “Hayır” olduğunu söyledi. Ancak Washington'un insani koridorları desteklemekten ve sivilleri korumaktan “yüzde 100” yana olduğunu da sözlerine ekledi.

Russo'nun e-postasından iki gün sonra, 13 Ekim'de İsrail uçakları Gazze'nin kuzeyine bildiriler atarak bir milyon kişiyi evlerini terk etmeleri konusunda uyardı. Tanklarla desteklenen İsrail birlikleri Hamas tarafından yönetilen 2,3 milyon nüfuslu bölgeye kara saldırısı başlatırken Netanyahu bölge sakinlerine kaçmaları için 24 saat süre verdi.

Tahliye emirleri için uyarılar

E-postalara göre, Cenevre'deki Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) Orta Doğu Direktörü Fabrizio Carboni o gün Stroul ile yaptığı özel bir telefon görüşmesinde sert konuştu.

Stroul 13 Ekim tarihli e-postasında görüşmeyi anlatırken “ICRC bunu kamuoyu önünde söylemeye hazır değil, ancak İsrail'in savaş suçu işlemeye yakın olduğu konusunda özel bir alarm veriyor” dedi.

E-posta zincirindeki bir ABD'li yetkili, “insani bir felaket” yaratmadan böyle bir tahliyeyi gerçekleştirmenin imkansız olacağını söyledi.

O dönemde bir Beyaz Saray sözcüsü gazetecilere böylesine büyük bir tahliyenin “zor bir iş” olduğunu ancak Washington'un İsrail'i ikinci plana atmayacağını söyledi. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, ABD askerî yardımının İsrail'e akmaya devam edeceğini söyledi.

McGurk, Stroul'a gönderdiği e-postada Washington'un İsrail'i Filistinlilerin tahliyesi için tanınan sürenin 24 saatten fazla uzatılması konusunda ikna edebileceğini belirterek, yönetimin “biraz zaman kazanabileceğini” söyledi.

14 Ekim'de söylem değişti

14 Ekim'de ABD Başkanı Biden'ın söylemi değişti. Yaptığı bir konuşmada Gazze'deki insani krize acilen öncelik verdiğini söyledi ve ekibini savaş bölgesine yardımların ulaştırılmasına yardımcı olmaya yönlendirdi. Russo ve diğerlerinin e-postalarının Blinken ve Biden'ın açıklamalarını etkileyip etkilemediği belli değil.

İsrail 13 Ekim'de Gazze'ye piyade göndermeye başlasa da geniş çaplı bir kara harekâtı 27 Ekim'e kadar başlamadı. Konuya aşina kaynaklar o dönemde Washington'un İsrail'e, Hamas'ın elindeki İsrailli rehineleri kurtarmak için diplomasiye zaman tanımak amacıyla harekatı ertelemesini tavsiye ettiğini söyledi.

Silah sevkiyatları

ABD'li yetkililer insanî krizi değerlendirirken, İsrail daha fazla silah için Washington'a baskı yaptı.

E-postalara göre, 14 Ekim'de Washington'daki üst düzey bir İsrail Büyükelçiliği yetkilisi Dışişleri Bakanlığı'ndan İsrail Ulusal Polisi için 20 bin otomatik tüfek sevkiyatını hızlandırmasını istedi.

İsrailli üst düzey savunma danışmanı Ori Katzav 14 Ekim'de Dışişleri Bakanlığı'ndaki mevkidaşına gönderdiği e-postada hafta sonu kendisini rahatsız ettiği için özür diledi ancak tüfek sevkiyatının “çok acil” olduğunu ve ABD'nin onayına ihtiyaç duyduğunu söyledi.

Dışişleri Bakanlığı'nın silah satışlarını onaylayan birimi olan Savunma Ticareti Kontrolleri Müdürlüğü'nden Christine Minarich, Katzav'a tüfeklerin önümüzdeki 24 ila 48 saat içinde onaylanmayacağını söyledi.

O dönemde ABD'nin siyasi ve askeri işlerden sorumlu bakan yardımcısı olan Jessica Lewis, Minarich'in e-postasını ve İsrail'in tüfek talebini Dışişleri Bakanlığı'nın hak ihlallerine karışan ordulara silah gönderilmemesi için çalışan Demokrasi, Çalışma ve İnsan Hakları (DRL) bürosuna iletti. 

E-postalara göre Lewis, bürodan incelemesini hızlandırmasını ve İsrail'e yönelik belirli silah paketlerine yönelik her türlü muhalefeti “acilen” açıklamasını istedi.

Lewis, temmuz ayında istifa etti.

DRL sekreter yardımcısı Christopher Le Mon, aralarında bomba atarlar, silah parçaları, tüfekler ve yedek tüfek parçalarının da bulunduğu bir düzineden fazla silah paketinin reddedilmesini tavsiye etti. Lewis'e gönderdiği cevapta, İsrail'in özel Yamam sınır devriye birimi de dahil olmak üzere belirli İsrail Ulusal Polis birimlerinin “davranışlarına” ilişkin endişelerini dile getirdi. Le Mon, Yamam'ın “ağır insan hakları ihlallerine” karıştığına dair “çok sayıda rapor” olduğunu yazdı. 

ABD'li yetkililere göre Washington, Gazze savaşı başladığından bu yana İsrail'e binlerce hassas güdümlü füze ve yoğun nüfuslu bölgeleri yerle bir edebilen, tünelleri ve sığınakları çökertmek için kullanılan 2 bin kiloluk bombalar da dahil olmak üzere çok sayıda mühimmat gönderdi. Bazı insan hakları grupları sivil ölümlerinden bu silahların kullanımını sorumlu tutuyor.

ABD'li yetkililer: Washington Filistinlilerin çektiği acılara eğilmekte yavaş kaldı

Biden yönetiminin üst düzey yetkilileri, Beyaz Saray'ın ilk günlerde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükûmetine yaptığı baskının bir fark yarattığına ve daha kötü bir felaketi önlediğine inandıklarını söylüyor. Yönetim yetkilileri o dönemde gazetecilere verdikleri brifinglerde, Beyaz Saray'ın özel görüşmelerde İsrail'den kara harekâtını ertelemesini istediğini, böylece yardım gruplarının yerlerinden edilmiş insanlara yardım hazırlayabilmesi ve İsrail'e Hamas'la bir anlaşma yapabilmesi için daha fazla zaman tanınacağını söyledi.

Ancak karar alma sürecine dahil olan üç üst düzey ABD'li yetkili Reuters'a yaptığı açıklamada Washington'un "Filistinlilerin çektiği acılara eğilmekte yavaş kaldığını" söyledi. Kara harekâtı nihayetinde yaklaşık 10 gün ertelenmiş olsa da üç yetkili bu duraklamayı ABD'nin baskısından çok İsrail ordusunun operasyonel hazırlıklarına bağlıyor.

Demokrat Senatör Chris Van Hollen e-postaların “Gazze'de yaşanan insani felaketin savaşın ilk günlerinden itibaren acı verici bir şekilde açık olduğunu, kilit uzmanların uluslararası standartların ihlal edildiği konusunda uyarıda bulunduğunu” ve “geçerli endişelerin” Beyaz Saray tarafından geçersiz kılındığını gösterdiğini söyledi.

Beyaz Saray'dan açıklama

E-postalarla ilgili sorulara yanıt olarak Beyaz Saray, “ABD'nin Gazze'ye insani yardım ulaştırılması için uluslararası çabalara öncülük ettiğini” ve “bunun en önemli öncelik olduğunu ve olmaya devam edeceğini” söyledi. ABD'nin “devreye girmesinden önce Gazze'ye yiyecek, su ya da ilaç girmediğini” de ekledi.

Haziran ayında bir Birlemiş Milletler komisyonu Hamas ve diğer silahlı Filistinli grupların işkence ve rehine alma gibi savaş suçları işlediğine dair güvenilir kanıtlar olduğu sonucuna vardı. Komisyon ayrıca İsrail'in savaşın ilk aylarında Gazze'de büyük patlayıcılar kullanarak savaş suçu işlediğine dair kanıtlar buldu.