Radikal gazetesi yazarı ve Hürriyet Daily News Genel Yayın Yönetmeni Murat Yetkin, ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel’in istifa etmesinin nedeni olarak, Başkan Barack Obama ile anlaşamamasını gösterdi. Yetkin, ABD’nin Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) yönelik tutumunun yanında, Hagel’in Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın da devrilmesini istediğini ancak bunu Başkan Obama’nın kabul etmediğini yazdı. Yetkin, “ABD Başkanının Savunma Bakanını istifaya zorlaması ardında, Hagel'in Erdoğan ve Davutoğlu'nun da isteği olan Esad'ın devrilmesini IŞİD stratejisine dâhil etme ısrarı yatıyor” dedi.
Murat Yetkin’in Radikal’de “Obama'yla Esad anlaşmazlığına düşen Hagel gitti” başlığıyla yayımlanan (25 Kasım 2014) yazısı şöyle:
Obama'yla Esad anlaşmazlığına düşen Hagel gitti
Dün, İran’la nükleer müzakerelerin Haziran 2015 sonuna kadar uzatıldığının açıklanmasından kısa süre sonra ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel’in istifa haberi geldi.
Başkan Barack Obama tarafından istifaya zorlanmıştı.
Doğrusu 4 Kasım ara seçimlerini kaybettiği takdirde Obama’nın yönetiminde bazı değişikliklere gideceği Amerikan medyası tarafından yazılıyordu. Değiştirilmesi muhtemel isimler arasında Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice ve Dışişleri Bakanı John Kerry sıkça anılıyordu, ama Hagel’in adı pek geçmiyordu.
Hagel’in istifası ardından Amerikan basınında, Obama yönetimindeki tek Cumhuriyetçi olmasından tutun da, Afganistan ile Irak ve Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı siyasetinin sonuç getirmemesine dek muhtemel gerekçeler sıralanmaya başladı.
Ama bunlar arasında en muhtemeli, hem Türkiye, hem de İran’la ilgili olan Esad gerekçesiydi.
O da IŞİD'le birlikte Esad diyordu
Demokrat Obama yönetimine karşın Amerikan Kongresi’nin tamamen Cumhuriyetçi kontrolüne girdiği 4 Kasım ara seçimlerinden birkaç gün önce, 30 Ekim tarihinde New Yok Times gazetesinde ilginç bir haber çıktı.
Hagel, Ulusal Güvenlik Danışmanı Rice’a iki sayfalık bir muhtıra göndermişti. Bu muhtırada IŞİD’e karşı stratejinin başarıya ulaşması için mutlaka Suriye siyasetiyle birlikte ele alınacak bir revizyonun gerektiği söyleniyordu.
Bu aslında Türk hükümetinin bir süredir öne sürdüğü “IŞİD’e karşı savaşta Esad’ı da hedef alma” stratejisinin daha yumuşak ifadesiydi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu Esad devrilmeden IŞİD’le mücadelenin başarıya ulaşamayacağını söylüyor, 36’ıncı paralelin kuzeyinde uçuşa yasaklı bölge istiyordu.
Ama Obama o fikirde değildi. Beyaz Saray’dan sızdırılan bilgilere göre, evet, Obama da Esad’lı bir Suriye’den yana değildi ama, şu anda Esad’ı devirmeyi IŞİD’le mücadele hedefi yapmayacaktı.
Bunun iki temel nedeni vardı: Birincisi, Kongre’nin verdiği yetki Esad’a değil, IŞİD’e yönelikti. İkinci ve açıktan değil, kulislerde fısıltıyla söylenen gerekçe İran idi.
Obama'nın İran hassasiyeti
IŞİD’in ortaya çıkışı, Musul’u ele geçirip Irak’ı dağılmanın eşiğine getirmesi İran’ı bir anda ABD ile ortak düşmana karşı sahada, aynı saflarda olmasa da bir araya getirdi.
Zaten Irak’taki Şii yönetim bir süredir hem ABD, hem de İran tarafından destekleniyordu. Şimdi İran yanlısı Şii milisler, Kürt güçlerle birlikte Irak’ta IŞİD ilerleyişine karşı duran kara gücü olmuştu.
Bu arada Tahran’da Hasan Ruhani’nin başa geçmesini iyi değerlendiren Obama sayesinde İran ile nükleer görüşmeler yeniden başlamış, İsrail’in “Vuralım, kıralım” ısrarı böyle bastırılabilmişti.
Suriye sahnesinde, Lübnan’dan gelen İran yanlısı Şii gruplar, o arada Hizbullah ise IŞİD’e ve el-Nusra gibi diğer Sünni radikal gruplara karşı savaşıyordu, ama Esad yanında savaşıyordu. İran, Esad’a çok meraklı değildi, ama Suriye’de kendisine düşman, Lübnan ile bağlantısını kesecek bir rejimi kaldıramazdı.
Obama, Hagel’in dediğini yapıp, Türkiye’nin de İncirlik’i açmak, hava operasyonlarına katılmak, hatta gerekirse Suriye’ye Mehmetçiki sokmak için şart koştuğu Esad’ı IŞİD’e denk bir hedefi ilan etmesi halinde başına gelebileceklerden çekiniyordu.
Mesela Irak’ta ve Suriye’deki hava tersine dönebilir, hatta Hizbullah bağlantılı gruplar yeniden Amerikan hedeflerine saldırmaya başlayabilirdi.
Bütün bunların ötesinde İsrail ve Kongre’deki İsrail lobisi, İran’ın nükleer silah ihtimalini ortadan kaldırma fırsatını Esad yüzünden ortadan kaldırdığı için Obama’yı suçlayabilirdi. Görüşmelerin 24 Kasım’da bitmesi öngörülüyordu.
Hagel bir daha zorlayınca...
Ama Hagel kolay pes etmiyordu. CNN’de 13 Kasım’da yayınlanan bir haber onun için sonun başlangıcı oldu.
Haberde Obama’nın IŞİD ve Esad’ı birlikte ele alan yeni bir strateji için Ulusal Güvenlik ekibine talimat verdiği söyleniyordu.
Beyaz Saray hemen yalanladıysa da o sırada G20 Zirvesi için Avustralya’nın Brisbane şehrinde bulunan Başbakan Davutoğlu bu haberi memnuniyetle karşıladı; Obama ile görüştüğünde gündeme getireceğini söyledi.
Sözünde de durdu. Ama 16 Kasım’da Davutoğlu’nun Obama’nın da Esad’ın gitmesine öncelik verme eğiliminde olduğunu söylemesinin hemen ardından Obama düzenlediği basın toplantısında Esad’ı devirmenin IŞİD ile mücadele planına dahil olmadığını açık bir dille ifade etti.
Bu konu ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın 21-23 Kasım İstanbul ziyareti sırasında Davutoğlu ve Erdoğan ile görüşmelerinde de ele alındı. Taraflar, IŞİD ile mücadelenin Esad boyutunda anlaşamadıkları üzerine anlaştılar ve Biden ABD yönetiminde hala Esad’ı hedefe koyanların varlığından emin olan Türkiye’den İncirlik’i alamadan döndü.
O gün, yani 23’ünde İran nükleer müzakerelerin devamı için 1 yıl ek süre istedi.
Bu aynı zamanda, İran masada olduğu sürece Obama’nın Esad’ı hedefe koymayacak olması ve Türkiye’nin de İncirlik’i açmayıp harekâta etkin katılmayacağı anlamına da geliyor olabilirdi.
Ertesi sabah iki haber geldi başta da söylediğimiz gibi. İran istediği gibi 12 ay değil, ama 7 ay uzatmayı aldığı ve Hagel’in istifaya zorlandığı haberi.
Dünya aslında sanıldığından küçük ve sanıldığından daha hızlı dönüyor, değil mi?