Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, iklim yasaları ile ilgili büyük bir atağa hazırlanıyor. Komisyon, 13 yeni veya gözden geçirilmiş yasa taslağını çarşamba günü sunmayı planlıyor. Yasa paketinin adı "55 için fit"; bu slogan ile 2030 yılına kadar 1990 seviyesine kıyasla iklime zararlı sera gazı emisyonunun yüzde 55 oranında azaltılması hedefine dikkat çekilmek isteniyor.
AB üyesi ülkeler geçen Aralık ayında yapılan zirvede söz konusu hedef üzerinde uzlaşmıştı. AB Komisyonu'nun iklimden sorumlu üyesi Frans Timmermans'ın yeni yasa paketi ile bu hedefe ulaşmak için hangi piyasa mekanizmalarının harekete geçirilmesi, hangi vergi, emisyon ve inşaat yönetmeliklerinin yürürlüğe girmesi gerektiğini detaylarıyla ortaya koyması bekleniyor. AB esasında 2050 yılına kadar net sıfır sera gazlı ekonomi anlamına gelen "iklim-nötr" vizyonunu hayata geçirmiş ilk ve tek kıta olmayı hedefliyor; dolayısıyla Timmermans'ın öncülüğünde hazırlanan yeni iklim yasa paketi bu hedef doğrultusunda önemli bir mihenk taşı olarak görülüyor.
Peki söz konusu 13 yasa tasarısı hakkında neler biliniyor?
Emisyon ticaretinin kapsamı genişletiliyor
Gelecekte şu anda Avrupa içi uçuşlarda olduğu gibi gemilerin de emisyon ticaretine dahil edilmesi hedefleniyor. Yeni yasa ile aynı zamanda halihazırda enerji sektöründe yaklaşık 10 bin işletme ve üreticiyi ilgilendiren emisyon kotası fiyatının da yükseltilmesi planlanıyor. Yeni düzenleme yürürlükteki yasaya göre "kirletme kotasının" daha hızlı düşürülmesini öngörüyor. Ancak AB Komisyonu'nun emisyon ticareti sistemine karayolu ulaşımı ve binaları da dahil etmeyi isteyip istemediği henüz bilinmiyor. Polonya gibi bazı ülkeler ile kimi liberal Avrupa Parlamentosu (AP) üyeleri ise bunu "intihar" olarak değerlendiriyor. Bazı lobi grupları ise bunu mümkün görüyor.
Ayrıca yeni yasalarda "yük paylaşım" düzeneğinin dengelenmesi, yani her ülkenin tarım, ulaşım, inşaat, atık gibi alanlardaki iklim hedeflerinin de yeniden belirlenmesi hedefleniyor. AB emisyonlarının yüzde 60'ı yük paylaşım düzeneği içerisinde belirleniyor; geriye kalan yüzde 40'ı ise emisyon ticareti sistemi ile düzenleniyor. Dolayısıyla yük paylaşımı iklim politikasının önemli bir ayağını oluşturuyor; ancak AB üyesi ülkeler belli bir hedefe bağlı kalmak zorunda oldukları için yük paylaşımı çok tartışmalı bir konu. Enerjinin ne şekilde üretileceğine ise AB üyesi ülkelerinin kendileri karar verebiliyor. Rüzgâr, su, biyo-enerji ve nükleer enerji iklime etkisi nötr enerjiler olarak görülüyor.
AB sınırlarında yeni çevre vergileri
Yeni vergiler ile alüminyum, çelik, çimento, gübre sektörü ve elektrik üreticilerinin, AB üyesi olmayan ülkelerdeki rakiplerine karşı korunması amaçlanıyor. Aynı zamanda, AB içinde üretim yapan şirketlerin üretim tesislerinin, düzenlemelerin daha gevşek olduğu ülkelere kaydırmasının da engellenmesi öngörülüyor. Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Çin ve birçok kalkınmanın eşiğindeki ülke söz konusu vergilere Dünya Ticaret Örgütü'nün (DTÖ) yönetmeliklerine uygun olmadığı gerekçesiyle karşı çıkıyor. AB karbon sınır vergisinde kalkınmakta olan ülkeler için de bir istisna öngörmüyor.
Enerji vergilerinde değişiklik
AB Komisyonu'nun önerileri arasında fosil enerji kaynaklarını avantajlı duruma getiren petrol, doğal gaz, benzin ve elektriğe uygulanan vergilerin değiştirilmesi de bulunuyor. Bu tüketiciler için doğal gaz, benzin ve petrolün daha pahalı hale gelmesi, elektriğin ise ucuzlaması anlamına geliyor. Ancak bu yasanın yürürlüğe girebilmesi için AB üyesi ülkelerin oy birliği ile yasayı kabul etmesi gerekiyor. Birlik üyesi ülkeler genelde vergi konusunda yetkiyi elinde bulundurmaktan yana bir tutum izliyor.
Otomotiv endüstrisi ve mobilite
AB'nin yeni yasa paketine göre, söylentilerin aksine içten yanmalı motorlar yasaklanmayacak ancak bu araçlar o denli pahalı hale getirilecek ki 2030'dan itibaren satışı neredeyse imkânsız olacak. AB Komisyonu, emisyon yönetmeliğinde araçlardan kaynaklanan karbondiksit salınımının yüzde 60 ila 90 azaltılması şartını getirmek istiyor. Bunun, bir üreticinin araç filosundaki yeni ruhsatlar için geçerli olması öngörülüyor. Nihai hedef ise 2050'ye kadar araç kaynaklı emisyonların nötrlenmesi. Aynı zamanda hidroenerji ve uçak yakıtı olan kerosene alternatif enerjilerin teşviki de gündemde.
Uçak yolculukları pahalanacak
Kerosine alternatif sürdürülebilir veya "yeşil" enerji kaynaklarının Avrupa havalimanlarında zamanla yükümlülük haline getirilmesi hedefleniyor. 2050 yılına kadar temiz enerjiyle çalışan uçakların oranının yüzde 60'a yükseltilmesi isteniyor. Ancak şu anda alternatif enerjilerin maliyeti kerosinin yaklaşık beş katı dolayında, dolayısıyla AB içindeki uçuşların ücretlerinin de belirgin şekilde artması bekleniyor. Yeni kuralların AB'den AB üyesi olmayan ülkelere uçuşları da kapsaması öngörülüyor.
Temiz enerji ve şarj istasyonları
Elektrikli araçlar için şarj istasyonları ile hidrojen dolum istasyonlarının genişletilmesi de AB Komisyonu'nun önerileri arasında. 2030 yılına kadar AB içinde en az üç milyon kamuya açık şarj istasyonunun bulunması hedefleniyor.
Tasarruf hedeflerinin yükseltilmesi
AB Komisyonu'nun enerjiden sorumlu üyesi Kadri Simson, evlerin yalıtımı, çevre dostu yeni binalar, ısınma ve soğutma sistemlerinin verimliliğin artırılması gibi konularda ortak tasarruf hedeflerinin belirlenmesini istiyor. Yeni önlemlerle 2030 yılına kadar yüzde 32,5 oranında enerji tasarrufunun sağlanması amaçlanıyor.
Tarımda iklim-nötr hedefi
AB tarım ve orman ekonomilerinin de yakın bir dönemde "iklim-nötr" hale getirilmesini hedefliyor. Çiftçi ve ormancılarından açığa çıkarılan her bir ton karbondioksit karşılığında bir ton ağaç veya bitki ile bu karbondioksiti nötrlediklerini ispatlamaları istenecek. Çiftçiler için en basit kural ise şu: Metan gazı salınımı yapan her bir inek için bu gazı nötrleyecek en az üç ağaç bulundurma şartı.
AB Komisyonu'nun öngördüğü bu kapsamlı yeni yasaların yürürlüğe girebilmesi için Avrupa Parlamentosu (AP) ve daha da önemlisi AB üyesi ülkelerin temsilcilerinin bulunduğu AB Konseyi tarafından da onaylanması gerekiyor. AB bazında onay sürecinin en az bir yıl süreceği tahmin ediliyor. AB yasal çerçevesinin ulusal yasalara uyumlanmasının ise en az iki yıl alması bekleniyor. Ancak AB Komisyonu bazı alanları yönergeler ile de düzenlemeyi planlıyor. Söz konusu yönergeler AB hukukuna göre doğrudan geçerliliğe sahip.