Politika

'AB için öne sudan bahaneler öne sürülüyor'

Başbakan Erdoğan, Bulgar muadili ile yaptığı ikili görüşme sonrası bir basın toplantısı düzenledi.

29 Ocak 2010 02:00

T24 - Başbakan, resmi ziyaret nedeniyle Türkiye'de bulunan Avrupa Birliği (AB) üyesi Bulgaristan'ın Başbakanı Boyko Borisov'la yaptığı ikili görüşme sonrası, iki ülke başbakanı ortak basın toplantısı düzenledi. Doğalgaza zam geleceği yönündeki haberlere tepki gösteren Başbakan Erdoğan, "Gazetelerde yer alan zam haberlerinin hiçbirisi doğru değildir" dedi. Başbakan Erdoğan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın, siyasi partilerin kapatma davası açılıp açılmayacağını "hissedeceği" yönündeki sözlerini de değerlendirdi. Erdoğan, Türkiye'nin AB süreciyle ilgili sert eleştirilerde bulunurken, "Türkiye'nin önüne sürülen gerekçeler sudan bahane, Türkiye'nin önünün kesilmesi çabaları da manidardır. Ta ki AB, 'Biz seni Türkiye olarak kabul etmiyoruz' diyene kadar çalışmalarımız sürecek" dedi. Muadili Borisov, 1900'lü yılların başında Türkiye'den Bulgaristan'a göç eden ve bulgar vatandaşalra ait olduğu öne sürülen taşınmazlarla ilgili olarak Türkiye'ye açılması gündeme getirilen 10 milyar dolarlık tazminat davası ve Türkçe'yle ilgili referandum talebiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Konuların milliyetçi tarafların çıkışlarıyla ilgili olduğunu ifade eden Borisov, Türkiye ile ilişkilerimizde ileriyi düşünerek referandum kararını ve tazminat kararlarını ileriye yönelik dostan ilişkiler ve işbirliği nedenleriyle reddettiklerini ifade etti.



Avrupa Briliği (AB) üyesi Bulgaristan Başbakan'ı Boyko Borsiov ile görüşen Başbakan Tayyip Erdoğan, ikili ve heyetler arası görüşmeler sonrası bir basın toplantısı düzenlediler.

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, Şubat ayında doğalgaza zam yapılıp yapılmayacağına ilişkin soruya şu yanıtı verdi:

"Bugün (29 Ocak 2010) bakanımla da şunu konuştum. Bundan böyle doğalgazla ilgili konularda herhangi bir zam gündeme gelecekse bunun bağlayıcı sebebi uluslararası, çünkü doğalgazı biz ülkemizde çıkarmıyoruz, biliyorsunuz.

Petrolu, doğal gazı dışarıdan alıyoruz. Dışarıdan aldığımız için dünyada eğer petrol fiyatları artıyorsa doğal gaz fiyatları da artıyorsa bu bizi de aynı şekilde etkileyecektir. Bunun tamamını sübvanse etmenin bütçemize çok ciddi olumsuz etkileri olacaktır. Buna biz tabii bir yere kadar katlanıyoruz.

Nitekim 1 Mayıs'tan bugüne kadar hep katlandık, yine katlanıyoruz. Ama şu anda da yine katlanmaya devam edeceğiz. Gazetelerde yer alan zam haberlerinin hiçbirisi doğru değildir. Eğer Başbakan bu konuyla ilgili bir açıklama yaparsa yaptığı gün bu doğrudur. Diğer haberlerin hepsi yalandır. Kim bu haberi uyduruyorsa kim veriyorsa hepsi yalandır.

Şu ana kadar bunu yazanlar da bunu yalan haber olarak yapmışlardır. Hükümetimize yönelik bunlar provakatif haberlerdir. Şu anda gündemimizde böyle bir şey yok. Eğer zam yapılacaksa yapacağımız zaman, bunu artık Bakanım da açıklamayacak bizzat ben açıklayacağım. Bunu açıkça söyleyeyim."

Yalçınkaya'nın sözlerine tepki

Başbakan Erdoğan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın, siyasi partilerin kapatma davası açılıp açılmayacağını "hissedeceği" yönündeki sözlerine ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine şunları söyledi:

"Siyasi partilerin hissetmesi gibi... Doğrusu bugüne kadar demokrasi içerisinde böyle bir özelliği doğrusu bir genel başkan olarak yakalayamadım. Bugüne kadar genel başkan olarak görüştüğüm, tanıştığım, bildiğim siyasi parti liderlerinin de böyle bir hissiyatı olduğunu duymadım. Bazı uygulamalar ortaya çıkar vesaire...

Ondan sonra zaten süreci takip edersiniz. Ama ortada hiçbir şey yokken 'böyle bir şey vardır' veya 'hissederler' denilirse o ülkede demokrasi çarkı bir defa sağlıklı çalışmaz. Niye sağlıklı çalışmaz? Her an kapanacağını hisseden bir siyasi partinin o ülkenin demokratik yaşamına katkısı ne derecede olabilir? AKP bu ülkede parlamentonun yüzde 65'ine sahip.

Diğer siyasi partilerimiz yüzde 35'ini paylaşıyor. Devamlı bununla oturup bununla kalktığınız zaman o ülkede istikrardan bahsedemezsiniz. O ülkede güvenden bahsedemezsiniz. İstikrarın ve güvenin olmadığı bir ülkede ekonomik kalkınma olabilir mi? O ülkede temel hak ve özgürlükler sağlıklı yürüyebilir mi? Bunun için de böyle bir hissiyatın içerisinde yaşamak demokrasi ile eşanlamlı olamaz"

AB'ye sert eleştirler

Başbakan Erdoğan, AB'ye sert eleştiriler yöneltirken, sürecin Türkiye'ye karşı yokuşa sürüldüğünü ima eden açıklamalarda bulundu.

Üyelikle ilgili olarak Türkiye'ye uygulanan sürecin kimseye uygulanmadığını ifade eden Erdoğan, "
Ortalam 50 yıldır Türkiye müracatının neticesini bekliyor. Öne sürülen gerekçeler sudan bahaneler. Yoksa Türkiye AB üyesi ülkelerin birçoğundan pekçok anlamda çok daha önde bir ülke.
Gerekçeleri anlamakta zorlanıyoruz. Fasıllar, 15 üyeli birliğin 27 üyeye çıkmasıyle gerçekleştirilen genişlemeden sonra arttırıldı" dedi.

Erdoğan, Bulgarsitan'ın desteklerini yanlarında gördüklerinin ifade ederek, bundan sonra da bu deseteklerinin göreceklerine inandığını söyleyip, "Ancak bu müktesebatın şartlarına uyulmayarak siyasi şartlar geliştirilerek Türkiye'nin önünün kesilmesi gayretleri manidardır" ifadesinde bulundu:

"Sabırlıyız. Dersimizi iyi çalışıyoruz, süreci kovalayacağız. Ta ki AB bize, 'Biz seni Türkiye olarak kabul etmiyoruz' dedikleri ana kadar... Türkiye kendi kendine yetecek bir ülkedir.

AB, Türkiye'ye güç katacak bir ülke ancak bu gerçeği bildikleri halde bunu geciktirme arzularını anlamakta zorlanıyoruz.

Avrupa Birliği'ne giren ülkeler, önce Avrupa Birliği'ne sonra Gümrük Birliği'ne girmişken, Türkiye önce Gümrük Birliği'ne girmiştir. Ancak AB üyeliğine gelince bizimle adeta oyalanıyorlar. Ancak biz yolumuza aynı kararlılıkla sürdürüyoruz"

Trakya göçmenlerinin tazminat istemi

Erdoğan, "Türkiye, Trakya Bulgarlarının mal varlığıyla ilgili tazminatı ne zaman ödemeyi düşünüyor?" sorusunu da şöyle yanıtladı:

"Bunu değerli dostumla da paylaştık, görüştük. Yargı süreci içerisinde olan bir konu. Aynı durum hastaneyle ilgili de öyle. Arkadaşlarımız da bu konuyu değerlendirmek suretiyle şu anda kirada olan bu hastanenin kiraya verilme sürecinin kimler tarafından olduğu hususu yine yargıyla süren bir süreç.

Bunları arkadaşlarımızla takip edip neticesini yine değerli dostuma inşallah bildireceğim ve takipçisi olacağım bir konu. Trakya'daki dediğiniz mülklerle ilgili olay yine bir yargı süreci. Yargının vereceği netice ne olacaktır, karar ne olacaktır? Onu şu anda bilemiyorum ama bu karar neyse bu karara da yürütme organı olarak bizler buna uyacağız, uyarız. Bundan da kimsenin endişesi olmasın."

Erdoğan, Trakya göçmenlerine tazminat ödenip ödenmeyeceğine yönelik sorunun yinelenmesi üzerine, "Az önce de ifade ettim, bunun yanında komisyon çalışmaları var. Bununla ilgili kurulmuş olan bu komisyonlar çalışmalarını tamamlayacak. Ondan sonra eğer yargıya götürülmesi gereken boyutu varsa bunların hepsinin değerlendirmeler yapıldıktan sonra nihai netice neyse takasla mı olur, diğer türlü mü olur, nasıl olacaksa bunun adımı atılacaktır" diye konuştu.

Referandum kararı, dostane ilişkiler nedeniyle reddedildi

Bulgaristan Başbakanı Borisov, toplantıda Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecine destek verdiklerinin ifade ederek kendisine 1900'lü yılların başında Bulgaristan'a Türkiye'den göç eden Bulgar vatandaşların taşınmazları ile ilgili açılması gündeme gelen 10 milyar dolarlık tazminat davası ve Türkçe haberlerle ile ilgili gerçekleştirilmesi gündeme getirilen referandum sorularını yanıtladı.

Borisov, tazminat kararı ile ilgili olarak Dışişleri Bakanı'nın açıklama yaparak özür dilediğini, kendilerinin sorundan değil çözümden yana olduklarını ve bu iki konuyla ilgili olarak komisyonların çalıştığını, kendilerinin de komisyon kararlarını beklediğini belirtti.

"Milliyetçi akımlar ve bunların yarattığı tepkilere bakacak olursak bu durum Bulgaristan'da insanlar arasında gerginlik yarattı. Bu durum topluma yansıdı" diyen Borisov, şirketler aracılığıyla baskı yapıldığını, bu sürece dahil olanların stratejik ilişkilere, çıkarlara bakmak yerine gerilimle uğraşma konusunu gündeme getirdiklerini vurguladı.

Bulgarsitan ile Türkiye arasında aracı olması gerekenlerin, seçimleri kazanan ve ülkeyi temsi eden partiler olduğunu, görüşmelerin de bu partilerce yürütüldüğünü belirten Borisov, Türkçe haberlerle ilgili referandumun da bu gündeme geldiğini söyledi.

Borisov,  "Özellikle ileriye yönelik iş birliği, dostane ilişkiler adına bu fikiri reddettik. Ancak ben samimiyetle ısrar ediyorum. Türk meslektaşlarımızın bazı insanların davranışlarına göz atmaları lazım. Bulgarsitan'daki Türk temsilcileri gibi davranmamalarını tavsiye ediyorum" diyerek Bulgaristan Anayasa Mahkemesi'nin bu ve benzeri konularla ilgilendiğini söyledi.