Sarı-lacivertli kulüpten kesinlikle kırgın ayrılmadığını söyleyen Emre, "Aykut hoca hâlâ benim için efsanedir. Hatalar yaptım ancak medya işin içinde ben olduğum için olayların üzerine fazla gitti. Reyting için bizi kurban seçtiler, kurban ettiler. Atletico Madrid ile anlaştıktan sonra kulüpten kimse aramadı” dedi.
İspanya'nın Atletico Madrid takımına transfer olan Emre Belözoğlu, Fenerbahçe’de yaşadığı dört yılı, son dönemde yaşadıklarını ve bundan sonrasını Milliyet'e anlattı.
Bu ayrılık niye oldu?
Fenerbahçe’nin sözleşmesi 30 Mayıs’ta biten bir futbolcusuyum. Dört aydır da beni gerçekten çok isteyen bir büyük kulüp var. Ama tercihimi hep Fenerbahçe’den yana kullanmak istedim. Bu konudaki düşüncelerimi de dile getirdim, ‘Kovulmadan gitmem’ dedim. Gelinen süreç ortada. Yani kararsızlık söz konusuydu. Biz de böylesine büyük bir takımı (A.Madrid) öyle veya böyle bekletiyorduk. Bir karar vermenin zamanı geldiğini düşündük. Önce ailemle ve hayatımda çok değerli bir dostumla bunu konuştum ve yurt dışına gitme kararını aldım. Ama açıkcası bunu çok dejenere etmek, insanların duygularını sömürmek gibi bir niyetim asla yok, olamaz da... Böyle olmasının her iki taraf adına da hayırlı ve doğru olacağını düşündüm. Doğrusu da buydu zaten.
Kırgınlığın var mı?
Yirmi yaşımda olsaydım, buna ‘evet’ derdim, çünkü o yaşlarda daha deli doluydum, ağzıma geleni söylerdim. Ancak 31 yaşımdayım, artık o çocuk büyüdü, gelişti, tecrübe kazandı. Fenerbahçe’de hiç kimseye kırgınlığım olamaz. Aykut hoca benim abimdir. Bunu hep söylüyorum; evimde, çocukluğumda duvarıma astığım üç poster vardı. O posterlerin birisi de Aykut hocama aitti. Benim için efsanedir Aykut hoca.
Yıldızınız mı barışmadı? Kamuoyunda böyle yorumlar çok fazla var?
Her teknik adam ile futbolcu arasında konuşmalar yaşanır. Futbolun bu doğasında var. Futbolun içinde olabilecek konuşmalardır bunlar. Anlaştığımız çok nokta olmuştur, anlaşamadığımız nokta onlara göre daha az olmuştur. Öyle inandım. Anlaştığımız noktalar daha çoktu Aykut hocam ile... Yani dört sene önce buraya geldiğimde Aziz başkanımız benim için neyse, giderken de odur. Aykut hoca için de geçerli bu. Değişen hiçbir şey yok. Ancak gerçekleri de balçıkla sıvamak olmaz. Neticede bizler profesyonel insanlarız. İnsanlar belki bizimle çalışmak istemez, futbolun içinde bu da doğaldır. Bu gerekçe ile onlara tavır almam da söz konusu olamaz. Hele hele konu Fenerbahçe ise akan sular durur.
Galatasaray’da oynarken bile her oynadığım formayı kutsal bildim, tüm alın terimi akıttım. Ama her futbolcunun yüreğinde bir aslan yatar. Bizim de gönlümüzde Fenerbahçe vardı, o sevdayla büyüdük. Birçok futbolcu büyük takımlarda oynarken bile başka takımları tuttuğunu biliriz. Ben de futbola başlarken Fenerbahçeli bir çocuktum. Allah bana futbol kariyerimi Türkiye’de sonlandırmayı Fenerbahçe formasıyla verdi, kendimi şanslı görüyorum. Bunun için duacıyım. 31 yaşına gelmiş 32 yaşına merdiven dayamış oyuncu olarak yeniden Avrupa’ya gidiyorum. Tekrar ülkemi gururla temsil edeceğim.
Bu karar da kolay değildi. Evliyim ve çocuğum var. 13 aylık, onu götüreceğim. Bekar olsam karar vermek kolay olurdu. Ancak sorumluluklarım var, iyi düşünmek zorundayım. Eşimin çocuğuyla ilgili hayalleri var, annelerin böylesi durumlarda hassas olmaları doğaldır. Eşim verdiğim kararlara her zaman saygı duyar. Neticede işimle ilgili karar veriyorum.
Fenerbahçe’den ayrılman hayal kırıklığı mı?
Futbolu Fenerbahçe’de bırakma hayalimi ilk günden söyledim. Ama insanlar evlilik yapıyorlar. Bizi ölüm bile ayıramaz diyorlar, bir bakıyorsunuz ki, o çift ayrılmış. Söz veriyorlar, ama ayrılıyorlar. Hele bizim gibi profesyoneller için bu tür ayrılıklar normal. Ama benim için normal değildi, zor bir karardı. Kopmak kolay değildi.
Dört ay mı düşündün?
Hayır, dört ay önce Fenerbahçe’den ayrılmayı aklımın ucundan bile geçirmedim.
Peki, geleceği göremedin mi?
Hiç öyle hesap kitap adamı olmadım, olamam da... Ben aslında yarını düşünüp hareket eden bir adam olmadım. O anı, o günü yaşamayı seviyorum. Fenerbahçe’den ayrılacağımı hiç düşünmedim.
Ayırdılar mı yani?
Buna tam teşhis koymak yanlış olur. Kim kimi ayırır. Ortada bir anlaşmazlık, ortada bir suçlu yok. Ne Fenerbahçe tarafında ne de benim tarafımda... Fenerbahçe futbolcusundan hocasına, yöneticisine kadar bana ne kimse sevgisizlik gösterdi, ne de saygısızlık yaptı. Bunları bilen bir adamım, kadirşinas insanım, hayatım boyunca da bunları unutmam. Fenerbahçe’de dört sene oynadım, benim için en sıkıntılı süreçti. Artı bu süreç hayatımın en güzel günleriydi. İki duyguyu da bir arada yaşadım. Nasıl oluyor derseniz, Fenerbahçe forması altında oynamak çok güzeldi, ancak o forma dışında olmak çok büyük zorlukları da birlikte getiriyordu. Futbol oynamak istiyorum, futbola konsantre olmak istiyorum, evden çıkarken, annemin, eşimin top oynarken onların üzülmesini istemiyorum.
Medya ile ilişkilerin hep sorunlu oldu
Valla ben mi hakkımı helal edeceğim, yoksa onlar mı bilemiyorum. Saha içinde yansıttığım profil eleştiriye müsait, bu gerçeği biliyorum. Ama sosyal hayatta yansıttığım profili eleştiriyorlar, bu da benim tanımadıklarından kaynaklanıyor. Beni ifade edecek kadar tanımıyorlar. Beni sadece milli takımda ve Fenerbahçe’de görüyorsunuz. Ama aile yaşantımı görmüyor ve bilmiyorsunuz.
Sen de sürekli kaçtın, kendini ifade etmedin...
Evet, doğrudur. Öyle ortamda yaşıyoruz ki, saklanmak zorunda kalıyoruz. Benim için medyayla olan ilişkide çok sevgisizlik vardı. Tabii ki başta benim de hatalarım oldu. Ama medyanın ben olduğum için olayların üzerine gitmesi vardı. Reytintg için bizi kurban seçtiler, kurban ettiler. İspanya’da da bu açıdan çok rahat edeceğimi düşünmüyorum. Futbolda bu var. Medyanın beni eleştirmesinden çok büyük rahatsızlık duymadım, çünkü 22.30’da yatan adamım. Gece bir de, bir buçukta annemin telefonuyla uyanıyorsam, ‘Oğlum bak senin hakkında, şöyle konuşuyorlar, böyle konuşuyorlar’ diyorsa bu beni üzer, üzmüştür de. Annemin üzülmesi, beni üzüyordu. Benim demek istediğim, ortada sevgisizlik, beni sevmeyenler varsa dün çok güzel bir söz okudum; “Benin namurad olmamı isteyenler, bermurad olsun yarabbim” diye... Benim mutlu olmamamı isteyenler, huzurlu olmamamı isteyenler, o kadar huzurlu olsunlar ki, çok mutlu olsunlar ki, bunu çok samimi söylüyorum.
Aykut hoca aramadı
"Atletico Madrid ile anlaştıktan sonra önce eşim aradı, ‘hayırlı olsun’ dedi. Annem dahil herkes aradı. Aykut hoca aramadı, kulüpten kimse aramadı. Tabii ki kulüpten ayrılırken, herkesle helalleşeceğim. Aşçısından malzemecesine, futbolcusundan teknik adamına, yöneticisine kadar herkese veda edeceğim. Helalleşmeden ayrılmam, hayat görüşüme aykırı. Aziz başkanla görüşmemiz olmadı. Aziz başkanın yeri bende başkadır. Sağolsunlar, ben geldiğimde en fazla bana sahip çıkan Yıldırım ailesidir. Aziz başkan ve Ali Yıldırım.