Politika

CHP: F-Tipi cezaevlerinde 'oyuk' araması yapılıyor

CHP'li vekillerin hazırladığı 'Cezaevleri Raporu'nda çarpıcı sonuçlar yer aldı. F-Tip cezaevlerine konulan mahkûmlara, ilk girişte makatta 'oyuk' araması yapıldığı ortaya çıktı

15 Mart 2013 19:19

CHP Cezaevi İzleme Komisyonu (CİK) Türkiye'deki 28 cezaevinde incelemelerde bulundu. Yapılan incelemeler sonrasında hazırlanan rapor pek iç açıcı değil. Rapora göre, geyler, heteroseksüellerle aynı koğuşta kalmaya zorlanıyor. Eşcinsel olduğunun ispatı için rapor isteniyor. “Ağır ve ölümcül hasta” oranı yüzde 38 ile 30-40 yaş gurubu. Bazı hapishanelerde kadınlar cinsel organlarına ve erkekler makatlarına kadar ‘oyuk’ aramasına maruz kalıyor.

CİK üyesi Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Malatya Milletvekili Nurettin Demir, Türkiye’deki 28 cezaevinde yaptıkları inceleme ve sonuçlarını “Cezaevleri Raporu” başlığı ile basın toplantısıyla açıkladılar. Ağbaba,  bir yılı aşkın bir süredir hapishanelerle ilgili olarak yoğun bir çalışma yürüttüklerini anlattı ve 50’ye yakın cezaevinin 106 kez ziyaret edildiğin söyledi. 

“Bu cezaevlerinin nüfusu, 130 bini aşmış ve cezaevleri tutuklu ve mahkûmu ile Kilis’in, Tunceli’nin, Ardahan’ın ve Bayburt’un nüfusundan fazladır. Yani 81. vilayet Düzce, 82. vilayet hapishanelerdir”  dedi.  Ağbaba, “CHP heyeti olarak maalesef, dünyanın  en çok tutuklu milletvekili,  öğrenci,  avukat, gazeteci, bilim adamı ziyaret eden milletvekilleriyiz” dedi.

 

'Yüzde 38 oranında ağır ölüm ve ölümcül mahkûm'

 

Raporda,  “Ağır ve ölümcül hasta” oranının yüzde 38 olduğu yaş ortalamasının da 30-40 yaş grubu olduğu belirtilerek, “Bu da gösteriyor ki ortaya çıkan hastalıklar, yaşla alakalı değil! Hastaların yaklaşık olarak yüzde 54’ü, birden fazla hastalığa sahip durumdadır. Bu durum gösteriyor ki hapishanelerde sunulan sağlık hizmetleri yetersizdir” dendi.

CHP tarafından hazırlanan CİK’in hazırladığı rapordan çarpıcı bölümler şöyle: 

 

'Çıplak bırakılarak oyuk araması!'

 

-Ziyaret edilen F tipi ve yüksek güvenlikli bütün hapishanelerde, hapishaneye ilk girişte çıplak arama yapıldığını ifade ederek, örneğin ayağında platini olan bir mahkûmun x-ray cihazından geçerken sürekli öttüğü için, her giriş çıkışta çıplak aramaya tabi tutuluyor.

-Bazı hapishanelerde ise kadınlar cinsel organlarına ve erkekler makatlarına kadar yapılan arama olan “oyuk araması” uygulanıyor. Özellikle siyasi mahkûmlara çıplak arama F tiplerinin tamamında var. Ziyarete gelen kız çocukları ve kadınlar iç çamaşırlarına kadar aranıyor. Örneğin, Sincan Cezaevinde İslami bir davadan dolayı yatan bir mahkûm, kızını 5 yıldan beri görmemektedir. Bunun sebebi olarak da her geldiğinde kız çocuğunun iç çamaşırına soyulmasını, taciz edilmesini söylemektedir.

 

‘Silivri’de günde 50 litre sıcak su’

 

-Hapishanenin tipine ve ya hapishane idaresinin inisiyatifine bağlı olarak sorunların çeşitleniyor. Bazı F tipi hapishanelerde su günün belli saatlerinde verilirken, başka bir F tipi hapishanede su sorunun olmadığını görüyoruz. Örneğin Silivri 1 No’lu cezaevinde mahkûmlara günlük 50 litre sıcak su verilmektedir.

-Bu suyun hepsiyle günlük temizlik, tıraş ve diğer ihtiyaçlar karşılamaları beklenmektedir. Bazı cezaevlerinde kapasite yetersizliği nedeniyle mahkûmlar üst üste ve hatta nöbetleşe uyumaktadırlar. Bu durumun en dramatik örneği ise Urfa Cezaevi'ndeki yangında 13 kişinin ölmesidir. Bazı cezaevlerinde, koğuştan koğuşa kitap alışverişi yapmak yasaklanmaktadır. Örneğin bir koğuştan bir koğuşa kitap göndermek için kargo yolu kullanılmaktadır.

 

‘Türkü söylemek yasak’

 

-Bazı cezaevlerinde Ceza İnfaz Koruma Memurlarının kıyafetine benziyor diye mavi renk, sol örgütlerin propagandasını yaptığı için kırmızı renk, askeri kıyafete benziyor diye yeşil rengin giyilmesinin yasak. Yine 2 taneden fazla kazak, gömlek, tişört yasak, kuru boya dahil her türlü boya kalemi yasak, bazı koğuşlarda 3 taneden fazla kitap bulundurmak, 2 çiftten fazla ayakkabı bulundurmak, renkli kağıt, türkü söylemek, slogan atmak. Eski bir atletle yer silmek, atleti amaç dışı kullanmaya giriyor.

 

‘Eşcinseller için daha büyük eziyet’

 

-Hapishanelerde, insanların suç tipine ve siyasi görüşlerine göre özel ayrımcılık üretiliyor. Silivri Cezaevindeki mahkûmların tamamına, sohbet hakkı, sosyal etkinlik ve kurs benzeri hiçbir etkinlikten faydalandırılmıyor.

-Farklı cinsel yönelimleri olanlara; eşcinsel olduğunun ispatı için rapor isteniyor ve bu sürçte onur kırıcı uygulamaya maruz kalıyorlar. Bu farklı cinsel yönelimleri olan mahkûmlar, etkinliklere katılmadıkları gibi güvenlik gerekçesi ile açık cezaevlerine gitmeleri engelleniyor.

 

‘Fadime Özkan’a 7 yıldır görüşme yasağı’

 

-F Tipi cezaevlerinin en büyük sorunu keyfi disiplin cezası uygulamaları. Birçok insanın bu keyfi disiplin cezalarından dolayı infazları yanıyor, ve aldıkları cezadan daha fazla yatıyorlar. Gebze Kadın Cezaevi'ndeki Fadime Özkan’a yedi yıldır görüşme yasağı uygulanıyor.

 

‘Cezaevinde ölmenin bedeli 25 lira’

 

-Cezaevindekilerin yüzde 90’ında göz rahatsızlığı, yüzde 30’unda sindirim sistemi hastalıkları, yüzde 10’unda kalp, tansiyon yüzde 5’inde kanser astım, epilepsi mevcut. Kanser gibi zaman açısından önemli hastalıklarda bile hastaneye sevk işlemi 3 ayı buluyor. En önemli sorunlardan biri de kelepçeli muayene, hastalar bu şekilde ameliyat bile ediliyor.

-Şanlıurfa cezaevinde çıkan yangında yaşamını yitirenlerin ailelerine şikâyetçi olmasınlar diye 25 lira verildi. Cumhuriyet savcıları bir soruşturma dahi açmadı.

 

‘Mafya liderinin şatafatlı odası’

 

-Silivri cezaevinde ismini çok iyi bildiğiniz, “değerli bir mafya babası” olduğu iddia edilen birinin özel görüşme odası, özel antetli kağıt, özel kalemi, altın kaplama mektup açacağı var. Milletvekilimiz Mustafa Balbay, Mehmet Haberal ile eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ise tecrite tabi tutuluyor.

 

‘Yabancı uyruklu kadınların çocukları, sağlık hizmetinden yararlanamıyor’

 

Kadın hapishanelerinde, anneleriyle birlikte hapishanede kalan çocuklar ve anneleri çeşitli sorunlar yaşamaktadır. Çocuklara özel yemek çıkarılmamaktadır. Yabancı uyruklu kadınların çocukları herhangi bir resmi statüde olmadığı için sağlık hizmetlerinden ya yararlanmamakta ya da kısıtlı olarak yararlanmaktadırlar.

 

‘İyi hâl’li değilsen sportif faaliyetler yasak’

 

-Kültürel, sportif ve sosyal faaliyetler “iyi hal” şartına bağlanmaktadır. Bundan dolayı disiplin cezası alanlar bu olanaktan yararlanamamaktadır.

 

‘Cumhuriyet ve Yurt gazeteleri yasak’

 

-Bazı hapishanelerde günlük gazeteler geç verilmektedir. Bazı gazetelere yönelik sansür uygulanmaktadır. Örneğin, Kocaeli F Tipi hapishanesinde Birgün, Cumhuriyet ve Yurt Gazetesi ya verilmemekte ya da geç verilmektedir.

 

‘İmam- Haham- Papaz ile görüşme var ama Alevi Dedesi’ne yasak’

 

-Mahpusların dini inançları doğrultusunda dini görevliyle görüşme hakkı yasal güvence altına alınmış, isteyenlere imam, haham ve papazla görüşme hakkı sağlanmıştır. Ancak Alevi mahpusların, Dede ile görüşme talebi yerine getirilmemektedir. Bu ayrımcı uygulama temel hak ihlallerinden biridir.

-Farklı cinsel yönelimleri olan mahpuslar, erkek hapishanelerinde tutulmaktadır ve sosyal, sportif ve kültürel faaliyetlerden yararlanamamaktadırlar. Eşcinsel olduğunun ispatı için rapor istenen mahpuslar, rapor alma sürecinde pek çok onur kırıcı uygulamaya maruz kalmaktadır.

-Hapishanelerde televizyon kanalları sınırlandırılmış durumdadır. TRT, ana akım medya ve muhafazakâr televizyon kanallarının dışında kalanlar ise fiilen yasaklanmış durumdadır. Belgesel yayını yapan televizyon kanallar da yasaklı kanallar arasındadır. 

 

‘Engelli mahkûma merdivenli koğuş’

 

-Hapishane mimarisi ve kuralları engellileri göz ardı eder niteliktedir. Görmeyen birinin sesli kitap bulundurmasının yasak olması, çoğu hapishane hücresinin/koğuşunun merdivenli olması engelli mahpuslar için yaşamın ne derece zor olacağını ortaya koyan örneklerden sadece birkaçıdır.

 

‘İşkence sonucu kalıcı hastalık oranı yüzde 5.6’

 

-Hapishane koşullarının yanı sıra hastalık nedenleri arasında işkence de yer almaktadır. Gözaltı veya hapishanede görülen işkenceler kalıcı hastalıklara neden olmaktadır.  İşkence sonucu kalıcı hastalık sahibi olanların oranı yüzde 5,6’dır. Bu oran işkencenin bir uygulama olarak ülkemizde bulunuyor olduğunu göstermenin yanı sıra bir hastalık nedeni olarak da önemsenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

 

‘Engin Çeber gibi şüpheli ölümler’

 

Hapishanelerde çok sayıda şüpheli ölüm vakası bulunmaktadır. İşkence sonucu hayatını kaybeden Engin Çeber olayı gün yüzüne çıkmış istisnalardan biridir ve şüpheli ölümlerin ciddiyetle araştırılması gerektiğini göstermektedir.

 

‘Cezaevi’nde kalp ve kanser vuruyor’

 

Kalp hastalıkları ve kanser gibi ölümcül hastalıklara sahip olanların oranı ise yüzde 15 civarıdır. Halen hapishanelerde onlarca ölümcül hasta bulunmaktadır. Bu hastaların pek çoğunun hastalığının tedavisi hapishane koşullarında mümkün değildir ve bu yüzden pek çok insan ölümün kıyısında bulunmaktadır. Adalet Bakanlığı ise hastalık sonucu hayatını kaybedenleri “eceliyle ölenler” başlığı altında değerlendirerek üzerinden sorumluluğu atmaya çalışmaktadır.

Cezaevleri Sonuç Raporu’nda,  mahkûmların ifadelerine de yer verildi. Her yaştan, neredeyse her ilden bir mahkûmun mücadele verdiği hastalıklarıyla ilgili anlattıkları şöyle:

-F. A: 41 yaşında olan F.A 12,5 hapis cezası almış ve 11 yıldan fazla bir süredir hapishanede bulunmaktadır. Bağırsaklarda kolit, romatizma ve testis kanseri olan F.A, kontrollere gittiğini ancak sağlık durumunda bir iyileşmenin olmadığını belirtmiştir. Haftada 2 gün doktor bulunduğunu belirten F.A acil durumlarda sıkıntılar yaşandığını belirtmiştir. 2007 yılında dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in kendisiyle görüştüğünü ve sohbet hakkının haftada 20 saate çıkarılacağı ve koşulların iyileştirileceği sözünü verdiğini söyleyen F.A “bakanın verdiği sözler tutulmayı bekliyor, koşullar ise giderek kötüleşiyor” demiştir.

 

‘Defalarca sudan geçirilen yemek ‘diyet yemeği’ diye veriliyor’

 

-S. A: 50 yaşında olan S.A müebbet hapis cezası çekmektedir. 1995-2005 yılları arasında hapishanede kaldıktan sonra tahliye edilen S.A 2011 yılında cezasının onanması üzerine yeniden hapsedilmiştir. Normal koşullar altında 2032 yılına kadar hapishanede kalması beklenen S.A epilepsi hastası ve kafasında platin vardır. 2000 yılında hapishanelere yönelik gerçekleştirilen operasyonda kafasına demir çubukla vurularak kafatasının parçalandığını belirten S.A yalnız kalmaması gerektiğine dair doktor raporu olduğunu belirtmiştir. Diyet yemekle beslenmesi gerektiğini belirten S.A diyet yemeği adı altında normal mönünün yıkanarak (defalarca sıcak sudan geçirerek) kendilerine verildiğinden şikâyet etmektedir.

 

‘12 Eylül’de de işkence gören gazeteci’

 

-M.Y: 52 yaşında olan M.Y 3 yılı aşkın bir süredir hapishanede kalmaktadır ve yaklaşık bir yıl sonra tahliye olacaktır. 4 kez tutuklanan M.Y gazetecidir. Hidrosefali hastalığı olan M.Y sırtındaki yırtıktan dolayı sol kolunu kullanamamaktadır. Bu rahatsızlıklarını 12 Eylülde gördüğü işkencelere bağlayan M.Y adli tıp raporu için başvurduğunu ancak sürecin yavaş ilerlediğini belirtmiştir. Bel fıtığı hastalığı da bulunan M.Y F Tipinde iyileşmeyeceği ve bakacak kimse olmadığı için ameliyat olmadığını belirtmiştir.

 

‘Hapishane sağlamı da hasta ediyor’

 

-H. B: 60 yaşında olan H.B 7 yıl hapis cezası almıştır. Hipertansiyon hastalığı bulunan H.B ayrıca kalp sıkışması ve mide ağrısı gibi rahatsızlıklar yaşamaktadır. Diyet yemeği olmadığını belirten H.B, “hapishane koşulları sağlamı hasta ediyor, hastayı öldürüyor.” demiştir.

 

‘Pınar Selek’le ayrı davadan yargılanan A.Ö’ 

 

-A. Ö: Pınar Selek’le aynı davadan yargılanan A. Ö. sürekli psikolojik sorunlar yaşamaktadır. Bir kez kendini yakarak öldürmeye teşebbüs etmiştir. Tecrit uygulamalarına tabi olarak uzun süreden beri tek tutulan A.Ö’ye davasıyla ilgili (Pınar Selek’in üzerine) ifade vermesi için baskı yapılmaktadır.

 

‘Saç ve sakalları yarım metreye yaklaştı’

 

K. G: Müebbet hapis cezası çeken K.G, 43 yaşındadır. Şizofren olan K.G, hakkında Adli Tıp Kurumu tarafından verilmiş sürekli hastalık raporu mevcuttur. 1996 yılında katıldığı ölüm orucu eylemi sırasında 69 gün aç kalan ve buna bağlı sorunlar yaşayan K.G, 2000 yılında başlayan ölüm orucunda da 200 gün kalmıştır. K.G, gibi şizofreni hastası olan Mehmet Atatekin için, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu, "sürekli hastalık" raporu vermesinin ardından yapılan başvuruyu, Cumhurbaşkanlığı kabul etmiş ve hasta hükümlünün kalan cezasını kaldırmıştır. Ancak K.G için bizzat Adalet Bakanlığı tarafından Cumhurbaşkanlığına başvurulmasına rağmen talep reddedilmiştir. Yaşını dahi bilmeyen K.G hakkında sağlıklı bilgileri ancak avukatı vesilesiyle edinmiş durumdayız. K.G’nin görünüşü ve davranışları öz bakım becerisinden dahi yoksun olduğunu göstermektedir. Tedavi imkânı bulunmayan bir hastalığa sahip ve kişisel ihtiyaçlarını dahi karşılamayan bir insanın hapishanede tutulmaması gerekmektedir. K.G, saç ve sakalları yarım metreye yaklaşmıştır.

 

‘Tek kişilik 8 metre karede  yaşıyor’

 

S. İ. E: Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası çeken S.İ.E, 62 yaşındadır. Evli ve iki çocuk babası olan S.İ.E 14 yıldır hapishanede kalmaktadır. Major depresyon raporu bulunan S.İ.E, kendisine “telegram” işkencesi yapıldığı iddia etmektedir. Bir cihaz vasıtasıyla kontrol edildiğini düşünen S.İ.E, çoğu zaman iradesinin dışında hareketler yaptığını, kendi kendine konuştuğunu ve bunun uzaktan yönlendirmeyle olduğunu belirtmektedir.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmış olması nedeniyle tek kişilik, 8 metrekare bir hücrede yaşamaktadır. 

 

‘Görme engelli mahkûm kaymayan bir terlik istiyor’

 

H. A: 37 yaşında olan H.A, iki gözü kör ve meme kanseri hastasıdır. Görme engelli olması nedeniyle kendi başına ihtiyaçlarını giderememektedir. Kaymayan bir terlik, sesli kitap gibi istekleri bulunan H.A, daha sonra Gebze Hapishanesine sevk edilmiştir. Yazdığı mektupla raporlarını bizlere gönderen H.A, tedavi koşullarından şikâyet etmektedir. Kemoterapi tedavisi için hastaneye giden H.A, ring aracında uzun süre bekletildiğini ve halsiz düştüğünü dile getirmiştir.

 

‘1.5 yaşımdaki oğluma işkence yaptılar’

 

-F.T: 38 yaşında olan F.T, 36 yıl hapis cezası almış ve 12 yıldır hapishanede kalmaktadır. Türkçeyi hapishanede öğrenen F.T, gözaltında dil bilmediği için sorulara cevap verememiş ve bu örgütsel tavır olarak yorumlanmıştır. 1.5 yaşındaki oğlu Azat’a gözleri önünde işkence iddia etmiştir. Daha sonra oğlu Azat 6 yaşına kadar annesiyle hapishanede kalmıştır. Kalp kapakçığında sorun bulunan F.T’nin kalp rahatsızlığı ciddi bir noktaya ulaşmış durumdadır.

 

‘Altını bezliyorlar’

 

-T. İ: 33 Yaşında olan ve yatağa bağımlı yaşayan felçli T.İ’nin altı bezlenmekte ve hiçbir öz bakım ihtiyacını kendisi giderememektedir.

 

'Yatak yarası çıplak gözle görülüyor' 

 

-E.A: 23 yaşında olan E.A dışardayken geçirdiği bir kaza sonucu omurilik felci olmuştur. Başka bir açık cezaevinden tedavi amaçlı Metris cezaevine getirilen E.A’nın sırtında oluşan yatak yarası kemiklerine kadar işlemiş durumdadır. Çıplak gözle bile kemikleri gözükmektedir.

 

‘19 çakmakla ‘bombacı’ diye buradayım’

 

-A.P:1960 Sivas doğumlu A.P 6 aydır tutuklu, bekâr ve çocuksuzdur. Şizofren raporu bulunmakta ve şu an dosyası Yargıtay’dadır. Evini bastıklarını ve 19 çakmak buldukları için “Bombacı” diye cezaevine girdiğini vurgulamıştır. Unutkanlıktan şikâyet eden A.P “Psikiyatri hastasına ilaç verince duraksıyor bu koğuş arkadaşına ceza vermek oluyor” demektedir. Sabah alınan ilaçların gün boyunca kendilerini uyuttuğunu ifade etmektedir. Cezaevi yönetiminin telefonda tekmil verdirerek konuşma yöntemine yeni son verdiğini ve tecrit sisteminin bir hükümet politikası olarak uygulandığını belirtmiştir. Görüşmeye gelen yakınlarına arama sırasında el ile taciz edildiklerini iddia etmektedir.