Politika

61. HÜKÜMET DAHA İCRACI BİR YAPIYLA HİZMET SUNACAK TBMM (A.A) 

08 Temmuz 2011 21:55

-61. HÜKÜMET DAHA İCRACI BİR YAPIYLA HİZMET SUNACAK TBMM (A.A) - 08.07.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 61. Hükümet döneminde yeni ve daha icracı bir yapıyla etkin bir şekilde hizmet sunacaklarını belirterek, bu çerçevede Başbakanlığa bağlı kuruluşların sayısını azalttıklarını, Başbakanlığın asli görevi olan koordinasyon işlevini güçlendirdiklerini söyledi.  61. Hükümetin programını TBMM Genel Kuruluna sunan Erdoğan, bakanlıkların yeniden düzenlenmesi başta olmak üzere önümüzdeki dönemde merkezi idare reformlarına ağırlık vereceklerini söyledi. İdarenin bütünlüğü ilkesinden hareketle yerel yönetimleri hizmet odaklı bir anlayışla daha da güçlendireceklerini kaydeden Erdoğan, bununla birlikte merkezi idarenin strateji geliştirme, standart koyma, izleme ve denetleme fonksiyonlarını da geliştireceklerini ifade etti. 61. Hükümet döneminde yeni ve daha icracı bir yapıyla, etkin bir şekilde hizmet sunacaklarını vurgulayan Erdoğan, bu çerçevede Başbakanlığa bağlı kuruluşların sayısını azalttıklarını söyledi. Başbakanlığın, asli görevi olan koordinasyon işlevini güçlendirdiklerini anlatan Erdoğan, devlet bakanlıklarını kaldırarak bazı bakanlıkları yeniden yapılandırdıklarını belirtti.  Bu yeni yapıyla devletin vatandaşa daha iyi hizmet sunacak kurumlara kavuştuğuna işaret eden Erdoğan, bu çerçevede, Kalkınma Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Avrupa Birliği Bakanlığı, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını kurduklarını kaydetti. Yerel yönetimlerin finansman ve hizmet imkanlarını kuvvetlendireceklerini bildiren Erdoğan, bazı altyapı projelerini, merkezi bütçeden aktarılacak kaynaklar yoluyla destekleyeceklerini belirtti.  -ELEKTRONİK VATANDAŞLIK KARTI- Kamu hizmetleri konusuna değinen Erdoğan, vatandaşların kamu hizmetlerine kesintisiz  olarak kavuşmalarını sağlayacaklarını belirtti. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Kamu hizmetlerinin sunumu sırasında vatandaşlarımızdan diğer kamu kurumlarında bulunan bilgi ve belgeler artık istenmeyecek. Bugün vatandaşlarımız devlet ile olan işlerinin büyük bir kısmını internet üzerinden kolaylıkla yapabiliyor. Okul kaydından vergi ödemeye, araç satışından tapu muamelelerine, ihracat ve ithalattan trafik işlemlerine kadar bir çok hizmeti elektronik ortamda verilebilir hale getirdik.  Kamudaki işlemlerin resmi olarak elektronik ortamlarda gerçekleşmesine imkan sağlayan elektronik imza uygulamasını hayata geçirdik. Tüm vatandaşlarımıza elektronik vatandaşlık kartı dağıtımını gerçekleştireceğiz. Bu kart, kamu hizmetlerinin sunumunda kimlik doğrulama işlemleri için kullanılacak. Böylece vatandaşlarımız kamu hizmetlerine 7 gün 24 saat evlerinde veya iş yerinden ulaşabilecek'' Yerinde ve makul düzeyde alınan tedbirlerin etkisiyle küresel krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerini kısa sürede ortadan kaldırdıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:  ''2010 yılında ekonomimiz hızla toparlandı ve milli gelirimiz yüzde 8,9 oranında arttı. Böylece, OECD ülkeleri içinde en yüksek büyüme hızına ulaşarak kişi başına gelirimizi 10 bin doların üzerine çıkardık. Satın alma gücü paritesine göre ise milli gelir sıralamasında yaklaşık 1 trilyon dolarlık GSYH ile ülkemiz dünyada 16. sırada yer alıyor. Satın alma gücü paritesine göre 2002 yılında Türkiye'de kişi başına düşen gelir AB ortalamasının yüzde 36'sı iken 2010 yılında AB ortalamasının yüzde 48'ine yükseldi. Bir başka ifadeyle bu 9 yıllık dönemde Türkiye AB arasındaki refah farkı azaldı.  İktidarımız döneminde mali disiplinin, güçlü büyüme performansının ve enflasyondaki düşüşün eş zamanlı olarak gerçekleştirilebileceğini ortaya koyduk. Böylece geçmişte ülkemizde hakim olan, büyüme için enflasyonun gerekli olduğu kanaati kırılmış oldu. Artık işletmelerimiz, belirsizliklerin azaldığı bir ortamda geleceği çok daha sağlıklı bir şekilde öngörebiliyor ve planlayabiliyor. Yıllarca enflasyon ortamında gelir kaybına uğrayan sabit ve dar gelirli vatandaşlarımız da gerçekçi gelir artışına kavuştular. Türkiye orta vadeli programla maliye politikası açısından çıkış stratejisini erken aşamada ilan eden az sayıda ülke arasında yer aldı. Bu durum Türkiye'nin bir çok ülkeden olumlu bir şekilde ayrışmasını sağladı. Küresel krizi, IMF gibi uluslararası kuruluşlardan kaynak kullanmadan kendi politikalarımız ve imkanlarımızla başarıyla yönettik. 2002 yılında 23,5 milyar dolar olarak devraldığımız IMF borcunu şu an itibarıyla 4,7 milyar dolara indirmiş durumdayız. Küresel kriz sürecinde tek bir bankamız batmadı, borç faiz sarmalına girmedik, finansal piyasalarda çalkantılar yaşamadık. Önümüzdeki dönemde de temel amacımız istikrarlı, sürdürülebilir büyümeyi sağlamak, istihdamı artırmak, fiyat istikrarını sürdürmek, mali dengeleri sağlamlaştırmak ve finansal istikrarı korumaktır. -''KAMU YATIRIMLARINI 4,2 YILDA BİTİRİR HALE GELDİK''- 2002 yılı sonunda kamu yatırımlarına önemli kaynaklar ayırarak önceki dönemlerde başlanılıp bitirilmeyen yatırımları tamamladıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bu çerçevede, 2002'de ortalama 9 yılda bitirilen kamu yatırımlarını 20011'de 4,2 yılda bitirir hale geldik. Böylece yatırımların, ekonominin ve vatandaşımızın hizmetine daha hızlı ve daha az maliyetle sunulmasını sağladık. Önümüzdeki dönemde kamu harcamalarında kalkınma potansiyelimizi destekleyici mahiyette olan altyapı yatırımlarına ve sosyal amaçlı alanlara öncelik vereceğiz.                          Fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmek para politikamızın temel amacıdır. Bununla birlikte para politikamız, finansal istikrarı gözetecek ve fiyat istikrarını sağlama amacıyla çelişmemek kaydıyla büyüme ve istihdam politikalarını destekleyecektir. Tek haleni rakamlara inmiş olan enflasyon ve faiz oranlarını kalıcı hale getireceğiz, enflasyon hedeflemesi para politikası olmaya devam edecektir.  Hükümetimiz ve Merkez Bankası tarafından enflasyon hedefleri 3 yıllık vadede belirlenecek ve kamuoyuna duyurulacaktır. Dalgalı döviz kuru rejimi uygulamasını sürdüreceğiz. Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını bağımsız bir şekilde belirlemeye devam edecektir.  İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Projesini hayata geçiriyoruz. Burada vizyonumuzu, İstanbul'un öncelikle bölgesel, nihai olarak da küresel bir finans merkezi olması şeklinde belirledik. Bu amaca yönelik olarak ilan ettiğimiz strateji ve eylem planını titizlikle uyguluyoruz. Bu faaliyetlerimizle İstanbul'un 2023 yılında dünyadaki en önemli 10 finans merkezi içinde yer almasını hedefliyoruz. Ekonomik ve siyasi alanda oluşturulan güven ve istikrar ortamı sonucunda, ekonominin dış kaynak ihtiyacından fazla sermaye girişi yaşanmıştır. Bu sayede Merkez Bankası brüt döviz rezervi, 2002 yılı Kasım ayında 27 milyar dolar seviyesinden 30 haziran 2011 itibariyle altın dahil 99,5 milyar dolar seviyesine yükselmiştir.'' -YEŞİL KART- Yeşil kart sahibi vatandaşların hizmet akdiyle ya da vergi kaydı olmadan esnaf olarak çalışmaları veya tarımsal faaliyette bulunmaları durumunda yeşil kartlarının iptal edildiğini anımsatan Erdoğan, yapılan düzenleme ile yeşil kart sahibi vatandaşların çalışması halinde yeşil kartının iptal edilmeyerek askıya alınacağını, çalışması sona erdiğinde tekrar başvurusuna ve diğer bürokratik iş ve işlemlere gerek kalmaksızın yeşil kartının aktif hale getirileceğini belirtti. Sanayide uzun dönemli vizyonlarının Türkiye'nin orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya'nın üretim üssü olması olduğunu belirten Erdoğan, orta ve yüksek teknolojili sektörlerin katma değerini, üretim ve ihracat içindeki payını artıracaklarını söyledi. Erdoğan, ''Bu hedeflere ulaşabilmek için yatırım ve iş ortamını iyileştirmeye devam edecek, rekabet gücümüzü artıracak şekilde alt yapıyı güçlendirmeyi sürdüreceğiz'' dedi. Türk malı otomobilin üretilebilmesi için gereken destek ve teşvik mekanizmasını harekete geçireceklerini belirten Erdoğan, ülkenin çeşitli alanlardaki ihtiyacını karşılamak üzere çok amaçlı hava araçlarının üretilmesini de destekleyeceklerini dile getirdi. -SOSYAL GÜVENLİK- Erdoğan, sosyal güvenlik kapsamının genişletilmesi için yaptıkları düzenlemeler sonucunda nüfusun yüzde 83'ünün sosyal güvenlik kapsamına alındığını hatırlatarak, ''Yeşil kartlı vatandaşlarımızı dahil ettiğimizde sağlık hizmetlerinden yararlanan nüfusumuzun oranı ise yüzde 96'ya ulaşmıştır' dedi. İmkanları zorlayarak emeklilerin maaşlarında ciddi artışlar sağladıklarına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''2002-2011 yılı Ocak döneminde en düşük emekli maaşlarını; çiftçi emeklimiz için yüzde 619 artırarak 65liradan 473 liraya, esnaf emeklimiz için yüzde 326 artırarak 149 liradan 634 liraya, işçi emeklimiz için yüzde 204 artırarak 257 liradan 782 liraya, memur emeklimiz için yüzde 149 artırarak 377 liradan 936 liraya çıkarttık. Çalışanlarımızın ve emeklilerimizin zenginleşen Türkiye'nin yeni imkanlarından , milli gelirden daha fazla pay almalarını sağlamaya devam edeceğiz. Emeklilerimiz için adil bir intibak sistemini kademeli olarak hayata geçireceğiz. Yeni dönemde tüm vatandaşlarımızın sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortası kapsamına alınması temel hedefimizdir. Çalışanların emekli olduklarında oluşabilecek gelir kayıplarını en aza indirmek amacıyla tamamlayıcı emeklilik sistemlerini çeşitlendirerek geliştireceğiz.''    -SOSYAL YARDIMLAR- Erdoğan, vatandaşlara daha hızlı, etkin ve verimli hizmet sunmak amacıyla sosyal yardım ve hizmet alanında bütün kurum ve kuruluşların Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı adı altında birleştirerek tek çatı altında topladıklarını belirterek, böyleci ülkedeki tüm sosyal yardım ve hizmetlerin tek elden ve etkin şekilde yürütülmesini sağlayacaklarını anlattı.   ''Bizim diğer toplumlardan en büyük fark ve üstünlüklerimizden biri sağlım aile yapısına sahip olmamızdır. Önümüzdeki dönemde ailenin korunması ve güçlendirilmesi, sosyal politikalarımızın merkezinde olacaktır'' diyen Erdoğan, 2010 yılında yaklaşık 10 milyon vatandaşa ulaştıklarını, iktidarları döneminde toplam 60,5 milyar liralık sosyal yardım harcaması yaptıklarını söyledi.  Erdoğan, yoksul vatandaşları sosyal yardımlarla desteklerken onların iş bulmalarını ve üretken bireyler olmalarına büyük önem verdiklerini vurgulayarak, ''Sosyal Yardım Sistemlinin İstihdamı ile Bağlantısının Kurulması ve Etkinleştirilmesi Eylem Planı'' çerçevesinde sosyal yardım başvurusunda bulunan veya sosyal yardım alan çalışabilir durumdaki vatandaşların İŞKUR'a kayıtlarını yaptıklarını kaydetti.  İŞKUR'un yoksul vatandaşlarla özel olarak ilgilenmeye, onlara yönelik özel mesleki eğitim programları geliştirmeye, iş bulmalarını kolaylaştırmak için rehberlik ve danışmanlık hizmetleri vermeye başladığını ifade eden Erdoğan, ''İktidarlarımız döneminde uyguladığımız sosyal politikalar sonucunda ülkemizdeki yoksulluğun azaltılması ve gelir dağılımının düzeltilmesi konusunda önemli mesafeler katettik'' dedi.  Erdoğan, 2002 yılında kişi başına aylık 30 doların altında gelire sahip 136 bin kişi bulunurken 2009 yılında 30 doların altında gelire sahip nüfus kalmadığına işaret ederek, aylık 65 doların altında gelirle yaşayan nüfusun ise 2002 yılında 2,1 milyon iken 2009 yılında bu sayının 159 bin kişiye düştüğünü söyledi.  Başbakan Erdoğan, 129 doların altında gelirle yaşamak zorunda kalan vatandaşın toplam nüfus içindeki sayısının 2002 yılında 20 milyon iken, 2009 yılında ise bunun 3 milyona indiğini ifade etti. Erdoğan, ''2015 yılına kadar aylık 65 doların altında bir gelirle yaşamak zorunda kalan vatandaşımız kalmayacaktır. 2023 yılı için temel hedefimiz, mutlak yoksulluğu ortadan kaldırmaktır'' diye konuştu. -BÜYÜK PROJELER...- Erdoğan, seçim öncesinde İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır başta olmak üzere kentlere ilişkin hazırlanan projelerin, söz konusu kentlerin marka değerini güçlendirmesinin yanında merkezinde bulundukları bölgelere de çok önemli kazanımlar sunacaklarını anlattı. Seçim öncesi millete taahhüt ettikleri hiçbir vaadi unutmadıklarını vurgulayan Erdoğan, ''Üzerini de örtmüş değiliz. Bu projeleri, hükümet programımıza da alarak, taahhüdümüze böylece resmiyet kazandırmış oluyoruz'' dedi. Başbakan Erdoğan, ''Sadece Ankara, Diyarbakır, İzmir ve İstanbul değil 81 vilayetimiz için hazırladığımız projeleri, yeni hükümet dönemimizde başlatacak ve en kısa zamanda tamamlayacağız'' dedi. -DIŞ POLİTİKA- Göreve geldikleri günden bu yana dış politikada temel hedeflerinin; ''Türkiye'yi bölgesel bir güç ve küresel bir aktör yapmak, uluslararası sistemin belirleyici ülkelerinden birisi haline getirmek'' olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, ''İktidara geldiğimizden bugüne kadar ülkemizde demokrasinin güçlenmesi ve ülkemizin bölgesel ve küresel sorunlarda daha etkin ve belirleyici bir aktör haline gelmesi için AB'ye tam üyeliği stratejik bir hedef olarak gördük. Bu süreçte, bazı ülkelerin haksız muhalefetine, yolumuza çıkartılan suni engellere rağmen tam üyelik hedefimiz yolunda gerekli adımları kararlılıkla atmaya devam edeceğiz'' dedi. Kıbrıs'ta, KKTC halkının ve Türkiye'nin stratejik çıkarlarını gözeterek, iki toplumlu ve iki kesimli, tarafların siyasi eşitliğine dayanan kapsamlı çözüme ulaşılması yönündeki çabaların sürdürüleceğini anlatan Erdoğan, ''Derin ve kültürel bağlarımızın bulunduğu Ortadoğu ile ilişkiler ülkemizin dış politikasına güç katan önemli bir stratejik unsurdur'' diye konuştu. Türkiye ile Ortadoğu coğrafyasındaki mevcut ekonomik ilişkileri derinleştirmeye yönelik çabaların bu dönemde daha da güçlenerek devam edeceğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Ortadoğu'da son dönemde cereyan eden değişim hareketlerini, bölgenin daha demokratik, şeffaf ve etkin yönetimlere kavuşması bakımından önemli fırsatlar barındırdığını düşünüyoruz. Bu sürecin kardeş halklarımızın meşru özlemleri ve taleplerini karşılayacak şekilde neticelenmesi ve bölgenin bu süreçten daha demokratik daha istikrarlı ve daha müreffeh olarak çıkması için her türlü gayreti göstereceğiz. Nihai istikrarın ancak yönetimlerin meşruiyetlerini halktan aldıkları sistemlerde sağlanabileceği anlayışıyla, kardeş bölge halklarının meşru taleplerinin karşılanacağı reformların gerçekleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Özellikle Suriye, Libya, Mısır, Tunus ve Yemen'de bir an evvel iç barış, huzur ve istikrarın tesis edilmesi için aktif bir politika izliyoruz, izleyeceğiz. Bu ülkelerdeki siyasi istikrarsızlık ortamının yol açtığı insani sorunların halli için her türlü yardımı yapıyoruz, yapacağız. Hükümetimiz Libya'daki kriz baş gösterdiğinde, tarihin en büyük tahliye operasyonlarından birini yaparak 25 binin üzerinde sivilin ülke dışına transferini sağladı. Halen Suriye'deki güvenlik sorunları sebebiyle sınırı geçerek ülkemize sığınan 10 bin civarındaki Suriyeli kardeşimize her türlü insani yardım ve destek hizmetini de sunuyoruz.'' -''AKTİF ÇABA GÖSTERMEYE DEVAM''- Erdoğan, Türkiye'nin, Irak'ın güvenlik, barış ve demokrasiye kavuşması için en fazla çaba sarfeden ülkelerin başında olduğunu kaydetti. Bölgede istikrarın sağlanmasının en önemli koşullarından birinin Filistin sorununu insani ve barışçıl bir yola çözülmesi olduğunu dile getiren Başbakan Erdoğan, şunları ifade etti: ''Barışın anahtarı, BM kararları kapsamında birbiriyle barış içinde yaşayan, iki devletli çözümden geçmektedir. Bu doğrultuda, Türkiye, gerek Filistin uzlaşmasının sağlanması, gerek barış sürecinin yeniden canlandırılması için aktif çaba göstermeye devam edecektir. Sivil toplum kuruluşları tarafından Gazze'ye insani yardım amacıyla gönderilen sivil konvoya yapılan saldırının ilgili uluslararası platformlarında takipçisi olacağız. İsrail, uluslararası hukuka ve her türlü insani değerlere aykırı bu yasadışı eylemden dolayı resmen özür dilemedikçe, bu menfur olayda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızın yakınlarına tazminat ödemedikçe Gazze'ye yönelik ambargoyu kaldırmadıkça iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi düşünülemez.'' Başbakan Erdoğan, Balkan ülkeleriyle ilişkileri güçlendirmeye, barış, huzur ve istikrarın sürekli hale gelmesine katkı sunmaya devam edileceğini söyleyerek, Kafkaslar'da barış ve istikrarın temin edilmesi ve korunmasının Türkiye açısından stratejik öncelik olduğunu kaydetti. Türkiye'nin, Güney Kafkasya'da barış, istikrar ve refahın tesis edilmesi, Azerbaycan toprakları ile Yukarı Karabağ'daki işgalin sona erdirilmesi ve böylelikle Kafkaslar'daki bütün akraba topluluklar arasındaki ilişkilerin düzeltilmesi için çaba göstermeye devam edeceğini ifade eden Erdoğan, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi dahil olmak üzere, Kafkaslarda en geniş barış, istikrar ve refah ortamının doğması gerektiğine inandıklarını dile getirdi. -''NE KADAR GURUR DUYSAK AZ''- İktidarları süresince yürüttükleri aktif ve ön alıcı dış politika sonucu, bugün Türkiye'nin bölgesel ve küresel aktör konumuna yükseldiğini belirten Erdoğan, şöyle devamn etti: ''Uzun yıllar boyunca sadece kriz ve afetlerle anılan Türkiye imajının yerini, uluslararası barış ve güvenliğin tesisi için görüşlerine ihtiyaç duyulan ve özgün vizyonuyla çözüm üreten Türkiye algısı almıştır. Dünyanın son derece stratejik bir coğrafyasında köklü bir tarih ve medeniyete yaslanan büyük bir milletin vekilleri olarak ne kadar gurur duysak azdır. Cumhuriyetimizin 100. yılında 2023 hedeflerine doğru yelken açan ülkemiz; bölgesinde ve küresel düzeyde imrenilerek bakılan başarılarına koşar adımlarla devam edecektir. Daha önceki hükümet programlarımızdaki hedeflerimizi gerçekleştirdiğimiz gibi buradaki hedeflerimizi de inşallah gerçekleştireceğiz. Böylece milletimizi ileri demokrasiye daha çok refaha daha çok sosyal adalete daha güçlü bir Türkiye'ye kavuşturacağız.'' Erdoğan, yeni dönemin ülkeye ve millete hayırlı olmasını dileyerek sözlerini tamamladı. Toplam 128 sayfalık hükümet programının yer aldığı kitapçıktan bazı bölümleri atlayarak okuyan Başbakan Erdoğan'ın sunuşu 1 saat 55 dakika sürdü. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Genel Kurul'da yerini alırken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Genel Kurula gelmedi.