Politika

6 milyon abone ‘istihbari’ dinleme kapsamında

Dinleme kapsamında önemli devlet kurumlarının da yer aldığı açıklandı...

18 Kasım 2010 02:00

T24 - Yargıdaki dinlemeyle ilgili soruşturmadan ürkütücü bilgiler ortaya çıkıyor. Başsavcılığın tespiti DMS tipi santral aracılığıyla görüşme yapan 6 milyon abonenin, hiç ilgileri olmadığı konular nedeniyle “istihbari” amaçla dinlendiğini ortaya koydu.

Dinleme kapsamında önemli devlet kurumlarının da yer aldığı açıklandı. Vatan gazetesinde yayımlanan haber şöyle: 


Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Yargıtay ve Danıştay telefonlarının dinlendiği iddiasıyla yürüttüğü soruşturmada verilen takipsizlik kararında yer alan tespitler, telefon dinlemelerin geldiği ürkütücü boyutları ortaya koyuyor. Takipsizlik kararında, Yargıtay ve Danıştay’la birlikte, önemli devlet kurumlarının da kullandığı santral sisteminin, kurumdaki bir kişinin dinlemeye alındığı durumlarda aynı hat üzerinde yapılan tüm görüşmelerin kayda alınmasına yol açtığı bilgisi yer almıştı. TİB Başkanı Fethi Şimşek ise 6 milyon aboneyi ilgilendiren dinlenme kuşkusu ile ilgili olarak, “Bu tür bir dinleme kararı geldiğinde dinlemenin teknik ve hukuki olarak mümkün olmadığını ilgili kuruma bildiriyoruz” demiş ve TİB’in tartışmalara yol açmamak için ses ayrıştırıcı sistemi de almadığını kaydetmişti.   


TİB’İN İLK YANITI: BİZDE O SİSTEM YOK 


Karardaki yazışmalara göre; TİB, Başsavcılığa gönderdiği yazıda, Yargıtay Başkanlığı’na iki adet dahili telefonun dinlenmesine mahkeme tarafından karar verildiğini, ancak Türk Telekom’un Netaş tipi DMS santrali üzerinden görüşme yapan ve PRI hattı kullanan abonelerin yapmış olduğu görüşmelerin dinlemesinin yapılamadığını bildirdi. TİB’de arama ve keşif yapan bilirkişi heyetine de dinleme kararı verilen telefonların DMS santralinden görüşme yapan PRI hattının alt abonesi olması durumunda, haklarında dinleme kararı bulunmayan diğer kişilerin de seslerinin kaydedilmesine yol açacak şekilde bir teknik imkana kurumun sahip olmadığı belirtildi.


FİRMA YETKİLİSİ: KONUŞMALARI TİB’E AKTARIYORUZ

Ancak DMS tipi santralleri yapan Netaş firmasının Genel Müdür Yardımcısı Ömer Seyrek’in savcılıkta tanık olarak verdiği ifade, bu konuda çarpıcı bilgileri ortaya çıkardı. Seyrek ifadesinde şunları söyledi:

“Yenişehir-1 santrali DMS tipi, Netaş’a ait bir santraldir. Bu ana santrale bağlı PRI servisi (kurumların dahili telefon santralleri) verilen aboneler hakkında bir dinleme kararı bulunduğu takdirde, santralin teknik özelliği nedeniyle, o PRI hattından geçen tüm konuşmalar tamamen TİB’e aktarılmaktadır. 

TİB tarafında işletilen IMS sistemi ile ilgili bir yazılım vardır. Firmamız tarafından yazılıp TİB’e teslim edilmiştir. Bu IMS yazılımına, PRI hattının pilot numarası girilerek tanımlama yapıldığında, o PRI hattından geçen tüm konuşmaların TİB’e iletilmesi gerekmektedir. Bildiğim kadarı ile teknik olarak TİB sistemine düşen tüm sesler, oradaki bir yazılım aracılığı ile ayrıştırılabilmektedir. TİB aslında böyle bir teknik imkana sahiptir. Bununla ilgili Netaş tarafından yazılım geliştirilerek TİB’e teslim edilmiştir.” 


SAVCILIK’TAN TİB’E: NEDEN SAKLADINIZ?

Savcılık bu bilgiler üzerine Netaş firmasına bir yazı yazdı. Firmadan gelen yanıt, tanığın ifadelerini teyit eder nitelikte oldu. 

Savcılık bunun üzerine TİB’e bir müzekkere yazarak, Netaş’tan alınan arayüz programıyla ilgili neden bilgi vermediklerini sordu. Ayrıca bu arayüzün, adli ve önleme dinlemelerinde kullanılıp kullanılmadığını soran Savcılık, bu konuda TİB’deki kurum içi yazışmaların da gönderilmesini istedi. 


TİB: ADLİ ARAMALARI SORDUNUZ DİYE SÖYLEMEDİK

TİB bu yazıya verdiği cevapta, mahkeme kararında aramaya “sadece adli işlemler ile sınırlı kalmak koşuluyla” izin verildiğine vurgu yapılarak, “Bu kapsamda (yani adli işlemler) bir arayüz bulunmamaktadır... Mahkeme kararında inceleme dışı bırakılan hususlarla ilgili açıklama yapılmasının hukuka aykırı olacağı değerlendirilmiştir” denildi. TİB yazısında, adli ve önleme amaçlı dinlemelerde PRI hattını kullanan abonelerin dinlenmesine ilişkin mahkeme kararların uygulanmadığı bilgisi tekrarlandı. Ancak TİB bu konuda Başsavcılığa herhangi bir belge ibraz edemedi.

Takipsizlik kararında, TİB yetkililerinin bu teknik imkanın adli işlemlerde kullanılmadığı için konunun gizliliği gereği bilgi verilmediğini beyan ettikleri de belirtildi. Başsavcılık, bu teknik imkanın adli-önleme faaliyetlerinde kullanılmadığı konusunda yazılı kurum içi mevzuat veya başkaca resmi bir belgenin de ibraz edilmemesi üzerine, mahkemeden karar aldırarak, TİB’de 27 Ağustos 2010’da ikinci arama yaptı. Aramada, TİB’in ilk aramada bilgi vermediği sistem bulundu. Ancak bu sistemin arayüzü kullanılarak, Yargıtay telefonları hakkında herhangi bir dinleme işleminin yapıldığına dair bir veri bulunamadı. Takipsizlik kararında şöyle denildi:


BAŞSAVCILIK: İSTİHBARİ AMAÇLI DİNLEMEDE KULLANIYORLAR

“Her ne kadar daha sonradan Başsavcılığımız tarafından ortaya çıkartılan ve TİB’in teknik nedenler ile dinleme yapılamadığı yolundaki savunmasının aksine aktif ve kullanımda olduğu tespit edilen ilgili arayüzde ayrıca arama yapılmış, ancak bu arayüzde de herhangi bir veri tespit edilememiştir. TİB yetkilileri, sahip oldukları ve sonradan ortaya çıkan bu teknik imkanın adli/önleyici dinleme işlemlerinde kullanılmadığını beyan etmişlerdir. Resmi cevap yazısından anlaşılacağı üzere bu ekranın sadece istihbari nitelikteki dinleme işlemlerinde kullanıldığı anlaşılmaktadır.”

Kararda ayrıca bu ekranın kullanılmasının kurum yetkililerinin idari tasarrufuna veya inisiyatifine bırakılmaması konusunda kurum içi düzenleme bulunmadığı da vurgulandı. Başsavcılık, buna rağmen, Yargıtay telefonlarının bu teknik olanak kullanılarak dinlendiğine ilişkin bir delil elde edilemediği gerekçesiyle “takipsizlik” kararı verdi. 

Savcılığın kararında, TİB’deki sistemin adli ve önleme dinlemelerinde kullanılmadığının belirtilmesine rağmen “istihbari” amaçlı dinlemelerde kullanıldığı yönündeki tespit yeni kuşkular ve soru işaretlerine neden oldu. 

Telefon dinlemelerinin düzenlendiği yasalarda, adli ve önleme dinlemesi olarak iki tür dinleme düzenleniyor. Her iki tür dinleme için de hakim kararı alınması gerekiyor, ancak önleme dinlemesi sonucu elde edilen kayıtlar, mahkemelerde delil olarak kullanılamıyor. Önleme dinlemesi bu yüzden “istihbari dinleme” olarak da niteleniyor. Ancak savcılığın adli, önleme ve istihbari dinleme olmak üzere 3 tür dinlemeye ilişkin değerlendirme yapması ve TİB yetkililerinin Savcılığa, “konunun gizliliği gereği bilgi verilmediğini” söylemeleri, yeni soru işaretlerine neden oldu. Bu durum, yasada yazılı önleme dinlemesi dışında istihbarat örgütleri için dinleme yapıldığı kuşkusunu ortaya çıkardı.