Yemen'de Şii mezhebinden Husilerin başkent Sanaa da içinde olmak üzere geniş alanları kontrol altına almasıyla, zayıf bir hükümet ve bölünmüş bir ordu ile son yıllar içinde ülke en büyük krizlerinden birini yaşıyor.
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, 2011 yılında uzun yıllardır iktidarda olan devlet başkanı Ali Abduullah Salih koltuğundan indirildiğinden bu yana Birleşmiş Milletler desteğinde 'demokrasiye geçişi' sağlamaya çalışıyor. Son krizin bu durumu da tehdit ettiği yorumları yapılıyor.
Yemen neden bu kadar istikrarsız?
Son yıllarda Yemen yönetimde eşitsiz temsil ve kaynaklara erişimde yaşanan adaletsizlikler nedeniyle şiddet dolu çatışmalara tanıklık etti.
Devlet ile ülkenin kuzeyindeki Şii Husiler, güneydeki ayrılıkçılar arasında bugüne kadar altı farklı zamanda şiddetli çatışmalar yaşandı.
Arap Yarımadasındaki El Kaide örgütü tarafından sıklıkla düzenlenen saldırılar, aşiretler ve askeri fraksiyonlar arasındaki iktidar çekişmeleri ve Salih'i destekleyenlerin, Salih'i koltuğundan indirenler tarafından düzenlenen protestolara sert müdahaleleri de yaşananlar arasında.
Orda Doğu'nun bu en yoksul ülkesinde zayıf yönetim, yolsuzluk, kaynakların yok olması ve zayıf altyapı ile beraber istikrarsızlık gelişmenin önünde engel oldu.
İşsizlik, yüksek gıda fiyatları ve kısıtlı sosyal hizmetler 10 milyondan fazla Yemenliyi gıdaya erişim konusunda risk altında bırakıyor.
Husiler kim ve ne istiyorlar?
Şiiliğin Zeyyidiye koluna mensup olan Husiler, aynı zamanda Ensar Allah olarak da bilinen isyancı bir gruba üyeler. Zeyyidiler nüfusun üçte birini oluşturuyor. Grup, 1962'ye kadar neredeyse 1000 yıl boyunca ülkenin kuzeyini yönetti.
0, Husilerin ismi Hüseyin Bedir el Din el Husi'den geliyor. El Husi, grubun 2004'teki ilk isyanını yönetti. Amaç merkezleri kabul edilen Saada'da daha fazla özerklik kazanma ve Zeyyidi geleneklerine ve inancına zarar verdiklerini düşündükleri Sünni İslamcılardan korunmaktı.
El Husi 2004 yılında Yemen ordusu tarafından öldürüldükten sonra, ailesi kolları sıvayarak 2010 yılında hükümetle bir ateşkese varana kadar beş ayaklanmayı yönetti. 2011 yılında Husiler Salih'e karşı protestolara katıldı ve oluşan boşluktan faydalanarak Saada ve komşusu Amran'da kontrol altında tuttukları alanı genişletti. Sonuçta Husiler yeni lider Hadi'nin Şubat ayında duyurduğu ve Yemen'in altı bölgeye ayrılan bir federasyon olmasını öngören plana öncülük eden Ulusal Diyalog Konferansı'na katıldılar.
Temmuz ayında Husiler Amran eyaletinde, ülkenin önde gelen Sünni İslamcı partisi Islah tarafından desteklenen aşiret ve milis gruplarını yenilgiye uğrattı.
Husiler Yemenlilerin, ararlarında Salih ve Ahmar ailelerinin bulunduğu eski rejimle bağı olanlar ve Islah partisi tarafından domine edilen geçiş hükümetine öfkeli olduğunu bu nedenle kendilerini desteklediklerini söylüyor.
Kriz nasıl tırmandı?
Ülkenin kuzeyinde elde ettikleri zaferlerle cesaret kazanan Husilerin lideri Abdülmelik el Husi, Ağustos ayının ortalarında devlet başkanı Hadi'den ülkenin yoksullarına zarar veren ödenekleri kaldırmasını ve "yozlaşmış" hükümetin yerine Yemen'in çeşitli fraksiyonlarını daha iyi temsil eden bir hükümet gelmesini talep etti.
Sünni ve Şiilerden oluşan binlerce Husi destekçisi bundan sonra Sanaa'da hükümet binaları önünde oturma eylemleri başlattı ve şehri havaalanına giden ana yolu trafiğe kapattı.
Eylül ayında Hadi hükümeti dağıtmaya ve petrol fiyatlarını yüzde 30 kadar indirmeye razı oldu. Ama bu girişim Husiler tarafından yetersiz olduğu gerekçesi ile reddedildi.
Bir hafta sonra güvenlik güçleri Sanaa'da Husileri destekeyenler üzerine ateş açıp birkaç kişiyi öldürdüğünde kriz derinleşti.
Eylül ayı ortalarında Husilerle askerler arasında şehir merkezinde şiddetli çatışmalar meydana geldi, çatışmalar sürerken isyancılar hükümet binalarını işgal etti ve 2004 ve 2010 yıllarında ülkenin kuzeyinde kendilerine karşı savaşmış olan ve ailesi Islah partisinde önemli rol oynayan General Ali Muhsin el Ahmar'a sadık olan bir askeri birimi işgal etti.
Ölü sayısı artarken, BM Yemen özel temsilcisi Cemal Benomar 20 Eylül'de hükümetin Husilerle bir anlaşma yaptığını açıkladı. Ertesi gün ülkenin başbakanı konsensusa yardımcı olmak için istifa ettiğini açıkladı.
Bu esnada Islah partisi üyeleri ise sonuçta yine Zeyyidi yönetimini kurmak istediklerine inandıkları Husiler tarafından kıyımdan geçmekten korktuklarını söyledi.
Ateşkesin koşulları nelerdi?
İsyancılar Sanaa'dan çekilmeyi temel taleplerini kabul edilmesi karşılığında kabul etmişti. BU talepler petrol üzerindeki devlet subvansiyonunun devam etmesi, teknokratlardan oluşan yeni bir hükümet kurulması ve başkanın danışmanlarının Husiler ve ayrılıkçı Hiraak el Cenubiler tarafından atanması ve ulusal birlik konferansında alınan kararların uygulanması idi.
Ama Husiler, bu anlaşmaya ek olarak bir güvenlik belgesi imzalamayı reddetti. Bu belgede Husilerin başkentten ve diğer kuzey şehirlerinden çekilerek silahlarını 45 gün içnde teslim etmelerini öngörüyordu.
Dört ayın sonunda Sanaa sokaklarına halen ağır silahlı Husiler dolaşıyor. Husiler "yozlaşmış bir siyasi sistemi reform çabası" olarak tanımladıkları amaçları için bakanlıkları izlemek istiyor.
İsyancılar ayrıca ülkenin orta ve batı kesimlerinde de ilerlediler ve bu durum Arap Yarımadasında El Kaide örgütü ile çatışmaları tetikledi.
Yemen, dünyanın en önemli petrol ihracatçısı olan Suudi Arabistan'a komşu olması ve Körfez'deki deniz yollarının yanında olması nedeni ile ABD ve Körfez'deki Arap müttefikleri açısından istikrarın önemli olduğu bir ülke.
Ayrıca ABD, El Kaide'nin bölgedeki en aktif kollarından biri olan ARap Yardımadasındaki EL Kaide ile de savaşıyor.
Sünni bir güç olan Suudi Arabistan bölgenin Şii gücü olan İran'ın Husileri desteklediğini iddia ediyor, ancak hem İran hem Husiler bunu reddediyor.
Yemen krizi bölge için neden önemli?
Petrol ihracatçısı Suudi Arabistan'ın komşusu Yemen'in istikrarı ABD ve Körfez ülkeleri için vazgeçilmez olarak kabul ediliyor.
Yemen'in El Kaide'nin en aktif kanatlarından birisine ev sahipliği yapıyor olması da ülkenin önemini artırıyor. Yaşanan istikrarsızlıktan faydalanabilecek olan El Kaide'nin çevre ülkelerde etkisini artırmasından çekiniliyor.
Husilerin ülkede etkisini artırması mezhep çatışmalarının ileride de sürebileceği endişelerini de doğuruyor. Suudi Arabistan Şii Husilerin İran tarafından hem siyasi hem de finansal anlamda desteklendiğini söylüyor. İran ise iddiaları reddediyor.