Araştırmalara göre her üç kadından birisi orgazm sorunu yaşıyor. Bunun kökeni fizyolojik olabildiği gibi psikolojik ya da çevresel faktörlere de dayanabiliyor. Peki ya tedavisi? Sorunun yanıtını, farklı nedenlerden dolayı “orgazm bozukluğu” yaşayan ancak sonrasında bunun yenen 4 kadının hikayesinde bulacaksınız...
“Ağrı işkence gibiydi”
Demet K. (Mimar, 35 yaşında)
Beş yıllık evliyim. Yoğun iş tempomuz nedeniyle eşimle çok sık sevişemesek de uyumlu bir cinsel hayatımız olduğunu söyleyebilirim. Hemen her ilişkide, üstelik birkaç kez rahatlıkla orgazm olabiliyordum. Ta ki, bundan birkaç ay önce cinsel ilişki sırasında ağrı hissedinceye dek. Hani evlilik hayatımda ters giden bir şeyler olsaydı “psikolojiktir” diye geçiştirecektim ama eşimle birbirimizi hâlâ seviyor ve aynı heyecanı taşıyorduk. Önce “üşütmüşümdür, geçer “dedim ama nafile! Artık hemen her seferinde, üstelik artan şiddette ağrı duyduğum için kendimi ilişkiye bir türlü veremiyordum. Zevk artık yerini büyük bir acıya bırakıyordu. Ben de zaman kaybetmenin doğru olmayacağını düşünerek bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurdum. Ultrason muayenesinde yumurtalıklarımda çikolata kistleri, yani endometriosis tespit edildi. Meğerse cinsel ilişkide çektiğim ağrılara bu kistler neden oluyormuş. Yaklaşık birkaç ay süren ilaç tedavisinden sonuç alınamayınca, kistler cerrahi müdahale ile çıkartıldı. Ben de rahat bir nefes aldım. Artık cinsel ilişki sırasında ağrı çekmiyor ve eski günlerdeki gibi orgazma ulaşmanın mutluluğunu yaşıyorum.
YORUM:
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kağan Kocatepe
Cinsel ilişkide ağrı pek çok kadının ortak sorunu aslında. Tıp dilinde “disparoni” olarak adlandırılan bu duruma yol açan çok sayıda etken var. Disparoni daha çok kadının çeşitli nedenlerden dolayı sevişme sırasında kendini aşırı kasması sonucu gelişiyor. Kadın yeterince hazır olmadan cinsel ilişkide bulunulması ağrının oldukça rahatsızlık verici boyutlara ulaşmasına neden oluyor. Cinsel ilişkide ağrı sıklıkla çikolata kisti olarak bilinen endometriozis hastalığına da işaret edebiliyor. Bunların yanı sıra; enfeksiyonlar, vajinal bölgeyi etkileyen cilt hastalıkları, kızlık zarındaki anotomik bozukluklar ve daha pek çok etken disparoninin oluşumunda önemli rol oynuyor. Disparonide tedavi altta yatan nedene göre uygulanıyor. Kimi hastalarda medikal tedavi yeterli gelirken, kimilerinde ise cerrahi yönteme başvurmak gerekebiliyor. Sorunun kaynağı ne olursa olsun, günümüzde uygulanan tedavilerde oldukça başarılı sonuçlar alınabiliyor. Yeter ki geç kalınmasın!
“Ön sevişme nedir bilmiyorduk”
Zeynep B. (27 yaşında, ev hanımı)
Geleneksel bir ailede yetiştiğim için evlilik öncesinde eşim Orhan’la yakınlaşmamız sadece birbirimize sarılmak ve ara sıra öpüşmekten öteye geçmedi. Eşimle birbirimizi çok seviyorduk, dolayısıyla evlendikten sonra tıpkı filmlerde izlediğim gibi tutkulu ve romantizm dolu bir cinsel hayatım olacağını düşünüyordum. Ama ne kadar yanıldığımı evlendikten sonra anladım. Kayınvalidem bizimle yaşadığı için evimizde mumlar eşliğinde yemek yemek veya küvette birlikte banyo yapmak gibi romantizm dolu saatler yaşama şansımız yoktu maalesef. Eşim de yatak odasına girer girmez beni yatağa atıyor, birkaç dakikalık ön sevişmenin ardından da hemen cinsel ilişkiye giriyordu. Kayınvalidem hemen yan odamızda kaldığı için seviştiğimiz belli olacak diye de ödüm kopuyordu. Tüm bunlar nedeniyle orgazm olmak şöyle dursun, ilişkiden neredeyse zevk bile alamıyordum diyebilirim. Bu arada hamile kaldım, ardından doğum yaptım derken cinsel yaşamdan iyice koptum. Yatak odamızdaki sorun evliliğimizi sarsmaya başlayınca terapi almaya karar verdik. Ve, cinsel terapinin ardından hem evliliğimizi kurtardık, hem de doyumlu bir cinsel yaşama kavuştuk. Artık eşim karşısında sevişmeye istekli bir kadın olduğu, ben de “orgazma” ulaşabildiğim için oldukça mutluyuz.
YORUM:
Psikiyatri Uzmanı Ceyda Güvenç
Uygun eşle, uygun ortam ve uygun uyarı sağlandığında hemen her kadın orgazm olabiliyor. Ülkemizde kadında orgazm bozukluğu çoğunlukla uyarılma yetersizliğinden kaynaklanıyor. Bunun yanı sıra; eşler arasında yaşanan duygusal sorunlar, iletişim ve yakınlaşma problemleri, eşe öfke ve güvensizlik duyma, yatak odasının mahremiyetini koruyamamakla ilgili kaygılar da orgazm güçlüğüne yol açabiliyor. Ülkemizde çoğu kadın geleneksel aile yapısında kendi bedenini tanımadan, mastürbasyonla tanışmadan eşle cinsellik yaşamaya başlıyor, ne istediğini nasıl uyarılacağını da bilmiyor. Bu da önemli bir etken. Orgazm bozukluğunun tedavisinde cinsellik için uygun ortamın sağlanabilmesi için eşleri destekliyoruz, birleşme öncesi ön sevişmeyi uzatmalarını istiyoruz, erkekte erken boşalma varsa boşalma kontrolünü sağlamaya yönelik egzersizler veriyoruz. Kadının kendini tanıması ve kendine keyif vermeyi bilmesi, partnerle cinsel hazzını arttıracağından orgazm bozukluğunun tedavisinde sıklıkla mastürbasyonu da kullanıyoruz. Partnerlerin tedavi motivasyonu iyiyse cinsel terapiyle 2-4 ay gibi sürelerde orgazm bozukluğu başarıyla tedavi edilebiliyor.
“Sorun fizyolojikmiş”
Sibel Y. (Grafik tasarımcısı, 29 yaşında)
Eşimle üç yıldır çok mutlu bir birliktelik sürdürüyorduk. Birbirimize hâlâ ilk günlerde olduğu gibi büyük bir tutku ve sevgiyle bağlıydık. Her fırsatta sevişmekten de büyük bir keyif alıyorduk. Murat bana dokunduğu an tahrik oluyor, onunla saatlerce sevişmekten de hiç bıkmıyordum. İlişkinin süresi ne kadar uzun sürerse sürsün aldığım haz hiç azalmıyor, hatta daha da artıyordu diyebilirim. Murat, ön sevişmeyi mümkün olduğunca uzun tutuyor ve cinsel ilişkiye girdiğimizde de hep benim en çok haz aldığım pozisyonları tercih ediyordu. Ama Murat’ın tüm çabalarına rağmen, ilişkiden ne kadar zevk alırsam alayım, zirveye bir türlü ulaşamıyordum. Ben orgazm olamadığım için bir türlü rahatlayamıyor, Murat’a mükemmel bir partner olduğunu defalarca söylememe rağmen ‘Acaba eşimi mutlu edemiyor muyum?” kaygısına kapılıyordu. Her türlü çabamıza rağmen orgazm olmayı başaramayınca kadın hastalıkları ve doğum uzmanından randevu aldım. Yapılan muayenede önemli bir sağlık sorununa rastlanmadı. Ancak doktorum iç dudaklarımın fazla büyük, klitorisimin üzerinin de deri parçasıyla kaplı olduğunu, bunun da orgazm olmamı önleyebileceğini söyledi. Ben de soluğu hemen bir estetik plastik cerrahi uzmanında aldım ve yapılan küçük operasyonla bu fazlalıklardan kurtuldum. Şimdi orgazm olabiliyor muyum? Evet, hem de her seferinde!
YORUM:
Estetik-Plastik Cerrah Op. Dr. Nuri Battal
“Bazı kadınlarda vajinadaki iç dudaklar dış dudaklardan taşacak şekilde büyük ve sarkık olabiliyor. Bu tıbben önemli bir sorun yaratmasa da estetik görüntüyü bozarak kadının cinsel hayatını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Gereğinden fazla büyük olan iç dudaklar cinsel ilişkide alınan hazzın azalmasına yol açabiliyor mesela. Ayrıca bu tarz sorunu olan kadın vajinasını estetik bulmadığı için özgüven sorunu yaşıyor, bunun sonucunda da kendini ilişkiye tam olarak veremiyor. Kimi kadınlarda ise klitorisin üzeri kalın bir deriyle kaplı olabiliyor. Bu deri parçası nedeniyle de o bölgedeki hassasiyet azalabiliyor. Tüm bu faktörlerin etkisiyle de kadın orgazm olamama gibi bir sorunla karşı karşıya kalabiliyor. Aslında lokal anestezi altında gerçekleştirilen ve yarım saat süren basit bir cerrahi işlem ile iç dudakların kesilerek dış dudakların içinde kalması sağlanabiliyor. Üstelik kadın operasyonun ardından 2-3 gün sonra sosyal yaşantısına dönebiliyor, bir ay sonra da cinsel ilişkiye girebiliyor. Vajinal estetik sonrasında kadının hem kendine olan özgüveni yerine geldiği, hem de fiziksel sorunlar ortadan kalktığı için orgazm olması kolaylaşıyor.
“Sorun ilacin yan etkisiymiş”
Nilay G. (Rehber, 29 yaşında)
Çok enerjik bir yapıya sahip olduğum için sürekli çalışma ihtiyacı hissediyor, iş ve özel hayatımda oradan oraya koşuşturmaktan da büyük bir haz alıyordum. Modern bir ailede yetiştim. Bu yüzden cinselliği hiçbir zaman tabu olarak görmedim. Cinsel hayatım da genellikle doyurucu geçtiği gibi, hemen her ilişkimde üstelik birkaç kez rahatlıkla orgazm olabiliyordum. Ancak bir gün o mutlu, yerinde duramayan kadın gitti, yerine hayattan hiç zevk almayan, durgun bir kadın geldi. Eğitimli bir kadın olmama rağmen, buna ister doktor korkusu diyelim, istersek ihmalkarlık, eczanenin yolunu tuttum ve arkadaşımın önerdiği bir antidepresan alarak kendi kendime tedavi uygulamaya karar verdim. İnsanlar depresyon döneminde genellikle cinsel yaşamdan oldukça soğurlarmış. Ama belki libidomun yüksek olması nedeniyle eskisi kadar olmasa da sevgilimle yine cinsel ilişkide bulunmaya devam ettim. Fakat, ilişkiden keyif alsam da, bir türlü orgazm olamıyordum. Oysa eskiden zirveye ulaşmakta hiçbir güçlük çekmiyordum. Rahatlayamadığım için de sinirlerim iyice gerilmeye başlamıştı. Ruhsal sıkıntılarım ve orgazm olamamanın yarattı stresle başa çıkamayınca, psikiyatristen randevu aldım. Ve, “hipomani – depresyon” yani iki uçlu duygu durum bozukluğu tanısı konulduktan sonra öğrendim ki orgazm olamamamın nedeni, kullandığım antidepresanın yan etkisiymiş. Doktorum farklı bir antidepresan verince, bu sorunumdan da kurtulmuş oldum.
YORUM:
Psikiyatri Uzmanı Ceyda Güvenç
Fiziksel ve psikiyatrik hastalıklarda kullanılan ilaçların bir kısmı orgazm bozukluğuna neden olabiliyor. Depresyon zaten cinsel soruna yol açan önemli bir faktör. Buna yanlış tedavi seçimi de eklenince bu sorun daha da artıyor. Reçetesiz olarak satılan bazı antidepresanlarda görülen orgazm gecikmesi rastgele ilaç kullanımın belki de en masum sonucu. Tabii ki ilaç seçiminde önce hayatta kalmak, sonra hayat kalitesi esas. İntihar düşünceleriyle giden ağır depresif durumlarda, bazen, yan etkiye rağmen hastayı ilaca ikna ediyoruz, çünkü tedavi bitiminde ilaç kesilince orgazm sorunu da düzeliyor. Eğer önceden de orgazm bozukluğu öyküsü varsa, depresyon tedavisinde cinsel yan etkisi olmayan ilaçları tercih edebiliyoruz. Ama mutlaka ilaç kullanımı ve yan etkiler konusunda hastayı bilgilendiriyoruz.