20 Ocak 2015 22:13
CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz'ün 4 Eski Bakan hakkında TBMM Genel Kurulu'nda yapılacak Yüce Divan oylamasıyla ilgili hazırlamış olduğu ve CHP'li Milletvekillerine dağıtılan bilgi notu ektedir.
4 eski Bakanla ilgili yolsuzluk iddialarını araştırmak amacıyla kurulan Soruşturma Komisyonu, görevini tamamlayarak raporunu TBMM Başkanlığı’na sundu. 4 eski Bakan’ın Yüce Divan’a gönderilmemesi kararı CHP’li 4 ve MHP’li 1 üyenin ret oyuna karşın AKP’li 9 üyenin kabul oyuyla alındı. Komisyonun toplamda 1184 sayfalık raporu geçtiğimiz hafta dağıtıldı.
Öncelikle belirtmek gerekir ki dosyada yapılan teknik takipler, telefon dinlemeleri tamamen hukukidir. Çünkü; bunların tamamı Mahkeme kararıyla yapılmıştır. Bunların montaj, dublaj olma olasılığı Adalet Bakanlığı’na bağlı Adli Tıp tarafından ortadan kaldırılmıştır. Adli Tıp Kurumu’nun söz konusu tapeleri incelemesinden satırlar; “İnceleme konusu tüm ses kayıtları ile ses kayıtlarına ait tapelerde yapılan karşılaştırma sonucunda; basit imla ve yazım hataları dışında, konuşmanın anlam bütünlüğünü bozacak herhangi bir bulgunun tespit edilemediği, Tespit edilen yazım hatalarının sıklıkla; konuşmaların üst üste binmesi, seslendirilen kelimenin Türkçe dışı kelime olması durumlarında meydana geldiği, bir bütün olarak cümle eklenmesi veya cümle çıkartılması sonucu anlam bütünlüğünü bozacak bir değişikliğin tespit edilemediği” biçimindedir. Kaldı ki MİT, operasyondan 8 ay önce, 18 Nisan 2013’te, bizzat dönemin Başbakanı Erdoğan’ı, Bakanların Rıza Sarraf ile olan ilişkileri konusunda uyarmış ve bu ilişkinin Hükümet’i zor durumda bırakacağını belirtmiştir. Montaj, dublaj ve/veya sahte olan diyaloglar nedeniyle MİT uyarıda bulunur mu?
Aşağıda, 4 eski Bakan hakkındaki iddialar ve bu iddialara temel teşkil eden kimi deliller özet bilgi halinde ele alınacaktır.
Zafer Çağlayan
İddialar
5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa muhalefet,
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun (TCK) 204. maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik,
TCK 252. maddede düzenlenen birden çok kez rüşvet almak.
Deliller
Toplam Rüşvet: Sarraf’ın “Ağabey” dediği Çağlayan ile arasında 19 Mart 2012’de başlayan rüşvet ilişkisi, artarak devam etmiş. Fezlekeye göre, toplamda 28 kez verilen rüşvetin bedeli; 30 milyon 53 bin 600 Avro, 6 milyon 776 bin 750 Dolar ve 3 milyon 465 bin Türk Lirası.
Gana’dan Gelen Altın: 1 Ocak 2013 tarihinde, ULS Havayollarına ait bir Türk kargo uçağı Gana’dan kalkıp, İstanbul Atatürk Havalimanı’na iniş yapıyor. Bu kargo uçağını Rıza Sarraf’ın patronu olan Babek Zencani’nin firması Sorient Group 4 tona kadar altın taşımacılığı için kiralıyor. Sözleşme Babek Zancani ve ULS Havayolları adına Çarter Müdürü Yasin ATA tarafından imzalanıyor. Uçak Gana’dan gümrük işlemlerine uygunsuz biçimde, düzensiz ve sahte olarak hazırlanmış evraklar ve 1.5 ton altın yüküyle İstanbul’a geliyor. Altın kaçak olunca gümrük yetkilileri uçağın kalkmasına izin vermiyorlar. Sarraf, Çağlayan; Çağlayan, Özel Kalem Müdürü Onur Kaya; Kaya da Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ziya Altunışık’ı arıyor ve gerekenin yapılmasını söylüyor. 1.5 ton yani, 1.500 kilogram altın ile Gana’dan gelen uçak, geri giderken 1.208 kilogram altınla uçuşa geçiyor. Aradaki 292 kilogram altın nerede? Dosyayla ilgili bilirkişi raporunda bu eylemlerin 5607 sayılı Kaçakçılık Kanununa Muhalefet, Sahte Belge Düzenlemek, Rüşvet, Suçtan Kaynaklanan Malvarlığı Değerini aklamak suçlarını oluşturması nedeniyle ilgililer hakkında soruşturma yapılması isteniyor.
Pahalı Saat Koleksiyonu: 700 bin liralık saat konusunda kamuoyu yeterince bilgiye sahip. Yalnız saat konusu bununla sınırlı değil. Sarraf tarafından Çağlayan’ın saatlerine toplamda 729.850,00 DOLAR ve 464.100,00 EURO ödeme yapılıyor. Bu ödeme bizzat Sarraf tarafından kaydediliyor. Ödeme yapılan saat sayısı toplamda 9.
Mücevherat: Sarraf tarafından Zafer Çağlayan için Lida Taş firmasından ilki 22 Mart 2013 tarihinde 2 milyon 12 bin 900 ve ikincisi 27 Mart’ta 2 milyon 684 bin 11 Dolarlık yapılan harcamaların toplam bedeli 4.5 milyon doların üzerinde. İkinci alışverişin 15 gün sonrasında Çağlayan’ın oğlu, solist Ebru Gündeş’in sahne aldığı bir düğünle dünya evine giriyor.
Piyano: Çağlayan’ın, Soruşturma Komisyonu’na verdiği savunmada eşinin 40 bin Avrosu ile aldığını iddia ettiği piyano, bizzat Sarraf tarafından alınıyor. Fezlekeye göre bunun bedeli tam olarak belli değil; ama, 37.500 (para birimi belli değil) bu piyanonun sadece bir taksiti. Çağlayan’ın Avro ifadesi doğruysa o bedel sadece bir taksiti.
Bavulla Para: Çağlayan’ın almadım dediği bir başka para ise 2 milyon Dolar, 2 milyon Avro ve 1.5 milyon lira ancak valizle taşınabiliyor. Bavulla paranın Sarraf’a ait Orient Kuyumculuk’tan çıkışı, havalimanında X-Ray cihazından geçişi tek tek fotoğraflanıyor. Üstelik parayı Çağlayan’ın oğluna teslim edecek kişilerin baz istasyonu aracılığıyla bulunduğu yeri gösteren harita ile Çağlayan’ın oğlunun aynı haritada çakışması ayrıca belitilmelidir.
Halk Bankası Komisyonu: Sarraf’ın, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’a 15 kez rüşvet verdiği hem kendisince hem de fezlekede kayıt altına alınmış. Çağlayan defalarca kez ihracatı artırmak görevi olduğunu söylemiş ve bu nedenle Sarraf’a ve herkese destek olacağını belirtmiştir. Oysa bilgisi dahilinde, Sarraf’ın rakibi olan firmanın ihracat yapması engelleniyor.
MUAMMER GÜLER
İddialar
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun (TCK) 204. maddesinde hükme bağlanan sahte belge düzenlemek,
TCK’nın 285. maddede düzenlenen soruşturmanın gizliliğini ihlal etmek,
TCK.’nın 255. maddelerinde bahsedilen nüfuz suiistimali,
TCK’nın 283.maddesinde tarif edilen suçluyu kayırmak,
TCK 252. maddede düzenlenen birden çok kez rüşvet almak.
Deliller
Ön Bilgi: Güler hakkında öncelikle konunun daha rahat anlaşılması için şu bilgileri vermek yararlı olacaktır. Sarraf’ın yanında çalışan Rüçhan Bayar, Muammer Güler’in yakın akrabası. Daha sonra Sarraf’a danışmanlık yapacak Barış Güler ise malum, Bakan’ın oğlu.
Toplam Rüşvet: Muammer Güler, 14 parti halinde 5 milyon 800 bin dolar nakit alıyor. Ayrıca 185 bin dolar danışmanlık ise ücreti adı altında ödeniyor. Üstelik bu paralara Rüçhan Bayar’ın olduğu belirtilen 200 bin dolarlık borç tutarı dahil değil.
Çin Referans Mektupları: Sarraf’ın Çin’deki firmalarına gerçekte olmayan İran’dan ihracata dair çeşitli ödemeler yapılıyor. Aynı şekilde yine bu firmaların hesabından Türkiye’deki firmaların hesabına ihracat ödemesi altında aynı para gönderiliyor. Yani bu paravan firmaların sahtecilik eylemlerinin kaynağı olduğu anlaşılıyor. Çin, Sarraf’ın hesaplarını incelemeye karar veriyor. Güler’in referans mektubu yazması, bunun üzerine gündeme geliyor. Usulsüzlüklerin örtbas edilmesi gereksinimi üzerine Güler imzalı mektuplar Çin’e gönderiliyor. Bu arada, mektup bizzat Sarraf tarafından yazılıyor. Güler sadece imza atıyor. Bilgi Edinme Kanunu kapsamında İçişleri Bakanlığı’na sordum, (Başvuru numarası 158611) “Çin’e gönderilen böyle bir mektup var mı?” diye. Kayıt altına alınmış böyle bir mektup olmadığı yanıtını verdiler. Yani İçişleri Bakanlığı giden evrak biriminde böyle bir evrak işlem görmemiş. Sonradan Soruşturma Komisyonu’nda gördük ki mektup evrak kaydıyla gönderilmemiş. Doğrudan Bakan kendi imzalayıp yollamış. Bu mektuplarla “yüzer bin dolarlık krediler” alınabileceği Rüçhan Bayar tarafından dile getiriliyor.
Plaka ve Koruma Tahsisi: Sarraf, Güler’den bedeli mukabil taleplerinin sıkıntısız gerçekleştiğini anlayınca aracıyla emniyet şeridine girebilmek için plakalarına özel izin ve “hayati tehlikesi” olduğu gerekçesiyle koruma istiyor. Bu talepleri de oğlu Barış Güler’in takibiyle gerçekleşiyor.
Personel Sürgünü: Sarraf’ın, işleriyle ilgili ayrıntılı bilgi sahibi olduğu, vergi işlerinin incelenmesi için ihbar edilmesini koordine ettiği ileri sürülen Emniyet Müdürü Orhan İnce’nin sürgünü talebini bizzat Bakan Güler takip ediyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 28.06.2013 tarihli ve 201950 sayılı Naklen Atama Onayı “İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oluru ile” İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görevli 201950 sicil sayılı 4. Sınıf Emniyet Müdürü Orhan İNCE’nin Zonguldak Emniyet Müdürlüğü’ne atandığı kararı çıkartılıyor.
Gazete Haberini Engelleme: Vergi denetimi geçiren Rıza Sarraf’ın bu denetiminin haberinin yapılmasının ve kendilerine yakın basın yayın organlarında Rıza Sarraf’ı kötü gösterecek bir haberin önüne geçmek amaçlanıyor. Tabii ki bedeli mukabil. Haber yayınlanmasın diye hem Çağlayan hem Güler hem de Bağış seferber oluyor ve sonunda başarıyorlar.
İstisnai Yoldan Vatandaşlık: Rıza’nın kardeşi Mehmet Sarraf başta olmak üzere, Rıza Sarraf’ın verdiği diğer isimlerin Türk vatandaşlığına istisnai yoldan geçirilmesi amacıyla yapılan işlemleri Muammer Güler, Soruşturma Komisyonu’nda kabul etmiş; ama, bunların yasal prosedüre uygun olması nedeniyle yapıldığını ileri sürmüştür. Fezlekede yer alan Sarraf’ın anne-babasına ait dosyada bizzat “Ref: Sn Bakan” yazıldığı gibi, “dayısı için talimat verildi” notu da düşülmüş. İstisnai yoldan vatandaşlığa geçiş konusunda da aracı Barış Güler; babası bizzat verdiği müjdeyi Sarraf’a iletmesini oğlundan istiyor. “Piyasası yüksek” olan bu işin ödemesi diğer birkaç işle birlikte toplu olarak yapılıyor.
Danışmanlık Ücreti: Dolaylı yoldan Muammer Güler ile ilgili olsa da oğlu Barış önce aylık 30 bin, daha sonra yükseltilerek 35 bin dolara Sarraf’a danışmanlık yapıyor. Aslında tüm işlerde aracılık ve iş takibini bizzat yapıyor.
EGEMEN BAĞIŞ
İddia
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 252. maddesinde düzenlenen birden çok kez rüşvet almak. Deliller
Toplam Rüşvet: Çağlayan ve Güler ile karşılaştırıldığında, kümülatifte ucuza giden (!) Bağış, 3 seferde her birinde 500 bin dolar olmak üzere, toplamda 1.5 milyon Dolar rüşvet alıyor. Evine ve AB Bakanlığı İstanbul ofisine para teslimlerinin yapılması dosyada fotoğraflarla sabit olan Bağış; Sarraf’ın babasının vize işlemleri, otel arazisi alması için aracılık yapması, basında çıkacak haberi engellemesi ve hakkında soruşturma olup olmadığını araştırması karşılığında bu paraları alıyor.
ERDOĞAN BAYRAKTAR
İddia
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 252. maddesinde düzenlenen birden çok rüşvet almak.
Deliller
Ön Bilgi: Erdoğan Bayraktar dosyası 25 Aralık demektir. Başka bir ifadeyle dönemin Başbakanı Erdoğan’ın oğlu Bilal’e doğrudan ulaşmak demektir. Bu nedenle 17 Aralık ile bağlantılı; ama, ondan daha kapsamlı ve ucu daha yukarıya uzanan bir dosya olarak değerlendirmek gerekmektedir.
NTV Konuşması: Erdoğan Bayraktar’ın istifasını verdikten sonra bağlandığı canlı yayın programında söylediği sözler üzerine denecek bir şey bulunmamaktadır. “Ben müsaadenizle basın açıklaması şeklinde çok kısa ifadelerde bulunmak istiyorum. 17 Aralık tarihinde yapılan operasyon dosyasında şahsımı rencide edecek veya izah edemeyeceğim hiçbir husus yok. Ancak Sayın Başbakan'ın istediği Bakanla çalışmak veya istediği bakanı görevden almak en tabi hakkıdır ve yetkisidir. Fakat 'rüşvet ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir operasyon sebebiyle istifa ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyonu yayınlayınız' şeklinde tarafıma baskı yapılmasını kabul etmiyorum. Etmiyorum çünkü, soruşturma dosyasında var olan ve onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan'ın talimatıyla yapıldı. Bu minval üzere bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa ettiğimi açıklıyorum. Bu milleti ve vatanı rahatlatmak için Sayın Başbakan'ın istifa etmesi gerektiğine inandığımı ifade ediyor, yüce milletime saygılar sunuyorum.”
İmar Yolsuzlukları: Ali Ağaoğlu’nun devletten ucuza aldığı arazileri imara açtırması ve emsal değerlerini yükselterek veya dikkate almayarak bu arazilerden büyük miktarlarda paralar kazanılması, Zorlu Center projesinde kaçak yapılara onay alınması, Arif Yüksel’e ait Beykoz’da bulunan yeşil alanın illegal olarak imara açılması, Ataköy Sahil kenarına Özyazıcı İnşaat tarafından imar planlarına aykırı olarak yapılan projeye izin verilmesi, birinci dereceden doğal SİT alanı olan İller Bankası Sarıyer arazisinin gerçeğe aykırı raporla imara açılması, Maslak Acıbadem Hastanesi ek bina projesi için Boğaziçi Koruma Kanuna aykırı olarak imar alınması gibi işler karşılığında maddi menfaatler sağlanmıştır.
© Tüm hakları saklıdır.