Politika

35 yıl sonra çıkan söyleşide 'Aziz Nesin ajandı' iddiası ve Ali Nesin'in yanıtı

Alev Çukurkavaklı, babasının “zaman sorumluluğu” nedeniyle vaktinde yayımlamadığını savunduğu söyleşilere "Sabahattin Ali Olayı 2"de yer verdi

28 Mayıs 2012 22:35

-Hazal Özvarış

Aziz Nesin’in oğlu matematikçi, eğitmen ve Nesin Matematik Köyü kurucusu Prof. Ali Nesin, Alev Çukurkavaklı imzasıyla geçen hafta yayımlanan “Sabahattin Ali Olayı 2” isimli kitapta yer alan iddiaları yanıtladı. Aziz Nesin’in dönemin istihbarat kuruluşu Milli Emniyet Hizmeti Riyaseti’ne  (MAH) bağlı çalıştığı iddiasına karşılık Ali Nesin, “Bu iddia ‘Aziz Nesin uzaylıydı’ iddiası kadar saçma. Sabahattin Ali'ye çok yakın bir yazarın MAH'tan olduğu oldukça yaygın bir söylentidir. Bunu bana en son Müzehher Va-Nu oldukça ayrıntılı bir biçimde anlattı. Bir dedikoduyu yaymak istemediğimden bu yazarın kim olduğunu söylemek istemiyorum” dedi.      

Öyküleri, Türk edebiyatına sınıf kavramını ilk kez sokan Kuyucaklı Yusuf'un da aralarında bulunduğu romanları ve şiirleriyle büyük bir yankı yaratan ve 1948'de henüz 41 yaşındayken katledilen Sabahattin Ali’nin ölümünü araştıran gazeteci Kemal Bayram’ın "Sabahattin Ali Olayı" kitabının ardından oğlu Alev Çukurkavaklı'nın yazdığı “Sabahattin Ali Olayı 2” Tanyeri Kitap yayınları arasında geçen hafta çıktı.

Alev Çukurkavaklı, babasının “zaman sorumluluğu” nedeniyle vaktinde yayımlamadığını savunduğu söyleşilere "Sabahattin Ali Olayı 2"de yer verdi. Kitapta, Sabahattin Ali’nin çevresinde, daha sonra MİT'e dönüşecek olan Milli Emniyet Hizmeti Riyaseti’ne  (MAH) bağlı kişilerin bulunduğu ve bu kişilerden birinin Ali ile birlikte dönemin haftalık muhalif mizah dergisi Marko Paşa’yı çıkaran Aziz Nesin olduğu ileri sürüldü.

İddia, dönemin sosyalist yayınlarından Ses dergisi sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Yusuf Ahıskalı ile 17 Nisan 1977’de gerçekleştirilen bir söyleşiye dayandırıldı. Ahıskalı, Kemal Bayram Çukurkavaklı'ya verdiği söyleşide Aziz Nesin’in kendisine “Ben gizli teşkilattanım, Milli Emniyet’teyim” dediğini ve arkadaşı, Türkiye Sosyalist Partisi kurucularından Esat Adil’in bu durumdan haber olduğunu iddia etti.

Kitaptaki iddiayı aktardığımız Aziz Nesin’in oğlu ve Nesin Matematik Köyü kurucusu Prof. Ali Nesin, T24'e şu açıklamayı yaptı:

“Bu iddia ‘Aziz Nesin uzaylıydı’ iddiası kadar saçma. Çocukluğumdan beri bildiğim hemen herkes hakkında böyle bir iddia en az bir kere atılmıştır. O zamanların paranoyasıydı anlaşılan.

Esat Adil'le babam birbirlerini çok severlerdi, çok yakın arkadaştılar. Babamın yıllar önce ölmüş olan arkadaşı Esat Adil'i anımsayıp sanki dün ölmüş gibi gözyaşı döktüğüne birkaç kez tanık oldum. Esat Adil de çok namuslu bir solcu olarak bilinir. Bir MAH ajanıyla arkadaşlık yapacak biri değildir.

Muhtemelen Yusuf Ahıskalı'yı işletmişler. Ama Sabahattin Ali'ye çok yakın bir yazarın MAH'tan olduğu oldukça yaygın bir söylentidir. Bunu bana en son Müzehher Va-Nu oldukça ayrıntılı bir biçimde anlattı. Bir dedikoduyu yaymak istemediğimden bu yazarın kim olduğunu söylemek istemiyorum.”

Kemal Bayram’ın Ses dergisi sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Yusuf Ahıskalı ile 17 Nisan 1977’de gerçekleştirdiği belirtilen söyleşinin ilgili kısmı şöyle:

Yusuf Ahıskalı: Bir akşam Aziz Nesin ‘gel’ dedi. ‘Seninle bir yere gideceğiz.’ Nereye, felan dedim. Bir şey söylemedi. Taksim’e doğru yürüdük. Taksim’den Gazhane’ye doğru inmeye başladık. Karanlık yollardan. Ben ‘nereye gidiyoruz’ dedim. Dedi ki, ‘Bulgar Konsolosluğu’na gidiyoruz?’ dedi. Ben dedim ki ‘Ben hücreden yeni çıktım. Benim öyle yerlerde işim yok.’ Ve derhal orada su döktüm ve ‘Ben buraya su dökmek için indim’ dedim ve yukarıya asfalta fırladım, fırlayınca o da benim önüme dikildi ve heyecanlı benimle konuşmaya başladı.

Konusu şu oldu.

Önce bana kendini açtı, ‘Ben gizli teşkilattanım’ dedi.’Milli Emniyet’teyim’ dedi. ‘Peki, ne olacak, olabilir’ dedim. Tabii orada bir şok geçirdim, bununla beraber kendimi tuttum. Dedim ‘Ne yapmak istiyorsun?’, dedi ‘Fakat bu adamlara hıncım var…’

Kemal Bayram: Kime hıncı var?

Yusuf Ahıskalı: Kendisini bu örgüte alanlara…’Ne yapmak istiyorsun?’ dedim…‘Vatan’ı Tanin’i yakalım’ dedi.

Baktım manasız bir şey, bir tuzak gibi geldi bana, ‘Sen git Yalova’ya, ben yakarım’ dedim mahsus...

‘Yok’ dedi. ‘Ben de bulunacağım’ dedi.

Kemal Bayram: Vatan’ı ve Tanin’i yakmak…

Yusuf Ahıskalı: Evet… O zaman tahtaydı binaları, onlar da ilerici güçler aleyhine çalışan bir gazetecilerdi. Ahmet Emin’le Hüseyin Cahit Yalçın. Hüseyin Cahit Yalçın, Ses hakkında birkaç yerici yazılar yazmıştı, yerici ve gerici…

Kemal Bayram: Havası…

Yusuf Ahıskalı: Peki dedim .’Başka kim biliyor senin Milli Emniyet’ten olduğunu?’ dedim. Dedi, ‘Esat Adil biliyor’ dedi. Hani benim arkadaşlığımı yitirmek istemeyen şeysi vardı…

Kemal Bayram: Havası…

Yusuf Ahıskalı: Tutumu vardı Aziz Nesin’in.

Kemal Bayram: Evet.

Yusuf Ahıskalı: ‘Başka kiminle gidiyorsun Bulgar Konsolosluğu’na?’ dedim ona. Dedi ki; ‘Sabahattin Ali ile gidiyoruz.’

Kemal Bayram: Peki Yusuf Abi, neden Aziz Nesin size Milli Emniyet’ten ya da gizli bir örgütten olduğunu söylemek için mi böyle tenha yeri seçti? Ya da size itiraf etmek gereğini duydu, diyelim ki…

Yusuf Ahıskalı: Şimdi bana iki soru var, neden itiraf etme ihtiyacını duydu ve neden böyle bir yer seçtiği ki ikisine de cevap vereyim, yanıtlayayım.

Birincisi, ihtiyacı şu: Ben bilmiyorum zannediyordu. Esat Adil çünkü benim arkadaşımdı, partisindeydim. Partisinin ‘naşir-i efkârıydım. Yani gazetem ve o partiyi tutuyordum. O bakımdan bildiğimi zannederek bana kendisi açıldı.

 

Teyp kapatıldı…

 

Kemal Bayram: Peki bu böyle, Gazhane diye bir şey kullandınız, yolu diye… Bu tenha yolda size bunları itiraf etmesini nasıl yorumluyorsunuz?

Yusuf Ahıskalı: Ben Sabahattin Ali’nin ölümünden sonra bunlara değer vermeye başladım. O gazhane yolu boğuntulu yeri. Orada adam bile öldürülür. Sabahattin Ali’nin de orada öldürülebileceğine kanaat getiriyorum sonradan…”

 

Yalçın Küçük de Sabahattin Ali'yi hedef almıştı

 

Oda TV ve Ergenekon davasından yargılanan Prof. Dr. Yalçın Küçük de Sabahattin Ali’nin yurt dışına kaçmak için MAH ile işbirliği yaptığını ve sınırda öldürüldüğünü iddia etmişti. Küçük, iddiasını  “Aydın Üzerine Tezler” kitabının üçüncü cildinde şu sözlerle savundu:

“Sabahattin Ali Milli Emniyet ile pazarlığa giriyor. Bulgaristan’a adam kaçıran şebekeyi vermesi karşılığında kendisinin çıkışına dokunulmaması üzerinde anlaşma oluyor. İki, Milli Emniyet gevezeliğiyle ünlü Sabahattin’e inanmıyor ve şebekenin gerçekten bu işi yaptığına emin olmak istiyor. Üç, daha sonra önlemler alınıyor. Dört, içerdeki şebekeyi yakalamak yetmeyebiliyor; karşı tarafa da kanalların bilindiğinin gösterilmesi gerektiğine inanılıyor. Beş, önce Türk köylü ve daha sonra Bulgar çeteci olarak ilan edilen cesedin Sabahattin’e ait olması ihtimal dâhilinde görülmüyor.”

Ayşe Sıtkı İlhan ve Doğan Akın imzalı “Sabahattin Ali’nin Özel Mektupları, ‘İki Gözüm Ayşe’” kitabında eski Türkiye İşçi Partisi (TİP) eski ve Sosyalist Devrim Partisi (SDP) kurucusu Mehmet Ali Aybar, Küçük’ün tezini şu sözlerle yanıtladı:

“Sabahattin’in çok ahbabı olmuştur. Ve her yere girip çıkardı. Bu itibarla kendisi hakkında ölümünden sonra böyle haberler çıkarılmasının izahatını, Sabahattin’in karakterini, yapısını tanımamış olmakta gerektiğini düşünüyorum.  (…) Ve ben Sabahattin’in bir ajan olduğuna kesinlikle inanmam. Tam tersine Sabahattin inanmış bir sosyalistti. (…) Şimdi iddia zannediyorum, efendim öyle görünüp de ajanlık etmek… Ben Sabahattin’in bu karakterde, bu yapıda bir insan olduğuna inanmıyorum. Yalçın Küçük herhalde Sabahattin’i hiç tanımadı.”