-"YÖK'ÜN REFORME EDİLMEYE ŞİDDETLE İHTİYACI VAR" ANKARA (A.A) - 02.11.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, YÖK'ün reforme edilmeye şiddetle ihtiyacı olduğunu ifade ederek, ''2011 seçimlerinden sonra bunun reform edilmesini rahatlıkla gerçekleştirebiliriz'' dedi. Erdoğan, TOBB İkiz Kuleler'de düzenlenen 6. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası'na katıldı. Başbakan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, iktidarları döneminde 78 üniversitenin kuruluş kararını aldıklarını belirterek, ''Buna çok muhalefet edenler olmuştur. 'Ne gerek var' dediler. 'Mevcut üniversiteler yetmiyor mu?' dediler. Halbuki Türkiye'de öyle bir sorun vardı ki karşımızda 10 öğrenciden bir tanesi üniversiteye girebiliyordu. Bunları aştık'' dedi. Artık Türkiye'nin bu anlamda kendine yetme noktasına geldiğini ifade eden Erdoğan ''(Efendim üniversite bitirecek de ne olacak. Üniversiteli işsizler mi olacak?) Olsun da üniversiteli işsiz olsun. ABD'de, Batı'da, Avrupa'da üniversiteli işsizler yok mu? Bunları zaman kendi içinde hallediyor. Bizde de zamanı geldiğinde halledecek. Dünyayı bu noktada tanımak, geleceğe bu doğrultuda bakmak realist bir bakış açısı olmalı'' diye konuştu. -''BENDEN YÖK'Ü KALDIRALIM İFADESİNİ DUYMAZSINIZ" Erdoğan, Türkiye genelinde üniversitesi bulunmayan il olmadığını ve birçok ilde ikinci, üçüncü üniversitenin kurulduğunu kaydetti. Üniversitelerin istenen kalitede olmayabileceğini vurgulayan Erdoğan, ''Bundan sonra rekabet başlıyor'' dedi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Anamuhalefet partisi lideri, zaman zaman 'YÖK'ü kaldıralım' ifadesini kullandığımı söylüyor. Hiçbir yerde benim dilimden 'YÖK'ü kaldıralım' ifadesini duyamazsınız. Ben 'YÖK'ü reforme edelim' diyorum. YÖK'ün reforme edilmeye şiddetle ihtiyacı var. Anamuhalefetin bundan önceki lideriyle görüştüm. 'O bir rejim meselesidir’ dedi. Açıkça söylüyorum. Bunun reforme edilmesine biz varız. 2011 seçimlerinden sonra yeni anayasada bunun reforme edilmesini rahatlıkla gerçekleştirebiliriz. Birlikte oturup, konuşup, değerlendirerek bunu yapabiliriz. 2011 sonrasını hayırlısı ile görelim. Bunun adımını rahatlıkla atalım. Böyle bir reforma YÖK'te şiddetle ihtiyaç vardır. Şu andaki tabloya baktığımızda mevcut üniversiteler, zihniyet dönüşümüyle birlikte kendi kabuklarını kırdıklarında, kendi sınırlarını aştıklarında Türkiye'de çok farklı bir nesil, çok farklı kuşak oluşmaya başlar. Türkiye'nin kendi içindeki göçünü de engellemeye başlayacaktır.'' Bu üniversitelerin kendi içindeki göçü de azalttığını ifade eden Erdoğan, geçenlerde Boğaziçi Üniversitesine girebilecek bir bayan öğrencinin bu üniversiteye gitmeyerek Muş'ta kalıp oradaki üniversiteye kayıt yaptığını söyledi. -''DÜRÜST BİR MUHALEFET ÇÖZÜMÜNÜ ÜRETİR, ORTAYA KOYAR''- Başbakan Erdoğan, gündelik politikaların peşinde olmadıklarını ifade ederek, Türkiye'nin sorunları ne kadar eskiyse, ne kadar uzun sürede oluştuysa, sağlıklı çözümlerin de mümkün olduğunu bildiklerini kaydetti. Bunun zeminini oluşturmanın gayretini gösterdiklerini anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''8 yıldır her fırsatta üzerine basa basa ifade ettiğimiz iki faktörü önemi nedeniyle bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Bu nedir? İki tane sihirli kelime, istikrardır, güvendir... 8 yıl önce ne kadar önemliyse yarın da önemli olacak. İstikrar ve güven ortamı her sorunun çözümünü ya da çözüm yoluna girmesini mümkün kılar. İstikrar ve güven zemininde umutların nasıl yeşerdiğine, sorunların nasıl çözüldüğüne, Türkiye'nin nasıl bir köklü değişim yaşadığına şahit olduk. İşçinin, sanayicinin, yatırımcının, girişimcinin bir gün sonrasını dahi göremediği günleri yaşadık. Ekonomi politikalarının nasıl yap-boz tahtasına döndüğünü gördük. Çok partili döneme geçtiğimiz 1946'dan AK Parti iktidarına kadar olan 2002'ye kadar olan dönemi şöyle bir ele alın. Ortalama hükümet ömrünün 16 ay olduğunu görüyorsunuz. Ortalama 16 ayda bir hükümet değişiyor. 16 ayda bir politika değişiyor, ekonomik kararlar değişiyor. Böyle bir zeminde hangi yatırımcı, hangi girişimci uzun vadeli kararlar alır? Mümkün mü? Hangi küresel sermaye gelir de yatırım yapar? Mümkün mü? Seçimlerin zamanında yapıldığı, anayasal sürenin tam olarak doldurulduğu dönem, bizden önce birkaç istisnai dönemi geçmiyordu. En ufak bir sıkıntıda hemen muhalefetin aklına gelen ilk şey şu olmuştur: Erken seçim... Ama bu ülkeye ne kazandırır, ne kaybettirir? Asla bunu düşünmezler. Erken seçim olacak da ne olacak? Ekonominin çaresizliği, çıkmazı erken seçime gitmek mi? Gel sen bunu şimdi söyle. Biz iktidara geldiğimizde bunları söyledik. İktidara gelmeden söylemeyiz.'' Gerçek, ideal bir demokrasinin en güzel yanının, dürüst bir muhalefet olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti: ''Dürüst bir muhalefet çözümünü üretir, ortaya koyar ve onunla aynı zamanda halkın ilgisini, alakasını kazanır. Yani siz oraya geldiğiniz zaman kazanacaksınız diye bir şey yok. Bir şeyi yapma konumunda değilsiniz zaten muhalefet olarak. Ama projenizi ortaya koymak, iktidara akıl vermek suretiyle bu noktada destek vermek suretiyle, yardımcı olmak suretiyle hem ülkenin kalkınmasına... Eğer iktidar sizin dediğiniz yapmıyorsa, 'Biz doğruyu söyledik ama yapmadı' demek suretiyle yarın halkın karşına çıkabilirsiniz. Ama hiçbir şey söylemeden, devamlı affınıza sığınıyorum, devamlı 'tu kaka' demek suretiyle oy alınmaz.'' -''OKULLAR KAPANMADAN BİR HAFTA ÖNCE SEÇİMİ İNŞALLAH YAPALIM DEDİK''- 2007 seçimlerini o dönemin özel şartları nedeniyle birkaç ay öne çektiklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, ''2011 seçimlerini de aynı şekilde haziran ayına, bir ay kadar öne çekiyor, yani seçimleri, fevkalade bir durum olmadıktan sonra inşallah haziranın ikinci haftasında yapmayı düşünüyoruz. Anayasal süreç içinde yapıyoruz'' dedi. 8 yıl boyunca istikrar ve güveni zedeleyici bir girişimin içinde olmadıklarını ifade eden Erdoğan, ''Okullar tatil oluyor, vatandaş memleketine gidiyor. Dolayısıyla seçimi 17 Temmuzda yaptığınız zaman vatandaşın tekrar dönüp oyunu kullanacağı yere gelmesi gerekiyor. Bir de yazın en sıcak olduğu dönem... Dolayısıyla okullar kapanmadan bir hafta önce seçimi inşallah yapalım dedik'' diye konuştu. Seçim ekonomisi kavramını da siyasi lügatten kaldırdıklarını belirten Başbakan, 2011 seçimlerine giden süreci asla bir seçim ekonomisi olarak görmediklerini dile getirdi. Mali disiplinden asla taviz vermediklerini ve vermeyeceklerini anlatan Başbakan Erdoğan, ''Asla burada taviz olamaz'' dedi. 2011 Bütçesi'nin TBMM'de görüşüldüğünü anlatan Erdoğan, ''Popülizm, bütçenin hiçbir satırında kendisine yer bulamaz. 2009 yerel seçimlerinde ve en son halk oylamasında piyasaların dalgalanmadığını, mali disipline ve para politikalarına tam bir güven sergilediklerini gördük. Seçim kelimesinin telaffuz edildiğinde tüm dengelerinin alt üst olduğu bir yapı vardı Türkiye'de. Şu anda seçime 7 ay kalmasına rağmen, ekonomiye ve ekonomi politikalarına güvenin sarsılmadan sürdüğünü müşahede ediyoruz'' diye konuştu.