-"Ülkenin ekonomisine göre notu verilmeli" ANKARA (A.A) - 26.09.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ne olursa olsun, Türkiye yoluna devam ediyor, kredi derecelendirme kuruluşları da siyasi davranmaktan vazgeçmelidirler. Gerçekler neyse bu gerçeklere göre aynen notu artırmalı veya düşürmelidir. Acaba şu ne der, bu ne der, yok. O ülkenin ekonomisi ne diyor buna bakmalı ve notunu da buna göre vermelidir'' dedi. Başbakan Erdoğan, Türk Traktör'ün üretim tesislerinde düzenlenen, Türk Traktör 600 bininci traktörün banttan indirimi töreninde yaptığı konuşmada, dünya ekonomisinin üstünde kara bulutlar dolaştığını ifade etti. Buna rağmen Türkiye'nin, yatırımcılar için en güvenilir limanlardan biri olmaya devam ettiğini belirten Başbakan Erdoğan, demokratik istikrarın, ülkenin saygınlığı ve itibarının güvenilir bir liman olmada birinci derecede önem taşıdığını vurguladı. Bu özellikleri dikkatle korumaya, adalet ve hukuk temelinde ülkeyi geliştirmeye devam edeceklerini belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Geçen yıl, yüzde 9 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 11,6 oranında, ikinci çeyreğinde ise yüzde 8,8 oranında büyümüştür. Bu ne demektir? Demek ki bu yılın ilk altı ayında 10,2 oranında büyümüş durumdayız. Böylece Türkiye, yılın ilk yarısında dünyada Çin ile birlikte en hızlı büyüyen iki ekonomiden biri olmuştur. Özellikle Avrupa ülkeleri için ciddi risk oluşturan bütçe açıklarında ve kamu borçlarında çok iyi durumdayız ve sürekli daha iyiye gidiyoruz. Bu yıl genel seçim olmasına rağmen, merkezi bütçemiz yılın ilk 8 ayında 2.1 milyar lira fazla vermiştir. Hatırlayın geçmişi. Seçim olduğu yıl devamlı açık veriyorduk. Ama şimdi fazla veren bir ülke konumundayız. Sadece bu rakam bile, Türkiye'de ekonomi yönetiminin ne kadar sağlam ve güvenilir ellerde olduğunu ispat etmek için kafidir. Geçtiğimiz hafta içinde, farklı kredi derecelendirme kuruluşları, ABD, Fransa, İtalya ve Yunanistan gibi ülkelerde çok sayıda bankanın kredi notunu düşürdü Ancak Türkiye'de çok sağlam bir bankacılık sistemine sahibiz. Kriz döneminde, herhangi bir finans kuruluşuna kaynak aktarmak zorunda kalmayan tek OECD ülkesi Türkiye'dir. Yine geçtiğimiz hafta Standard and Poors, Türkiye'nin TL cinsinden kredi notunu yatırım yapılabilir seviyeye çıkardı. Biz böyle bir not artırımını zaten bekliyorduk. Hatta buna benzer kararların çok daha önce alınması gerektiğini düşünüyoruz. Standard and Poors, bizim notumuzu artırdı; ancak biz kredi derecelendirme kuruluşlarına, not artırımında geç kaldıkları için düşük not vermeye devam ediyoruz. Ne olursa olsun, Türkiye yoluna devam ediyor, kredi derecelendirme kuruluşları da siyasi davranmaktan vazgeçmelidirler. Gerçekler neyse bu gerçeklere göre aynen notu artırmalı veya düşürmelidir. Acaba şu ne der, bu ne der yok. O ülkenin ekonomisi ne diyor buna bakmalı ve notunu da buna göre vermelidir. Özel sektör yatırımlarıyla ülkemiz büyümeyi sürdürüyor. 2002 yılında sadece 43 milyar lira olan özel sektör yatırımları, 2010 yılında 164 milyar liraya çıkmıştır. Özel sektörün bu yılın sadece ikinci çeyreğinde yaptığı yatırım miktarı, 2002 yılının tamamından 17 milyar Lira fazladır. Hükümet olarak, özel sektör yatırımlarını nicelik ve nitelik olarak artırmaya büyük önem veriyoruz.'' -''Türkiye, otomotiv sektörü için de çok önemli bir cazibe merkezidir''- Başbakan Erdoğan, yeni dönemde, sektör ve işletme bazında gerçekleştirecekleri mikro reformlara ağırlık vereceklerini ve rekabet gücünü artıracaklarını belirterek, ''Bu yılın başında uygulamaya başladığımız Sanayi Stratejisi ile Makine ve Otomotiv Sektör Stratejileri, mikro reformlara rehberlik edecektir. Bu strateji belgelerinin uygulanmasıyla, üretim ve ihracatımızın içinde yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin payını yüzde 20'lere çıkaracağız. Strateji belgelerinin uygulanmasıyla farklı sektörlerin, hatta alt sektörlerin sorunlarına sipesifik çözümler üreteceğiz. Mesela makine sektörü strateji belgesinde, traktör üreticilerimiz için önemli eylemler bulunuyor. Bu eylemlerden bir tanesini sizlerle paylaşmak isterim: 25 yaş ve üzeri traktörlerin hurdaya çıkarılması için bir çalışma yapacağız. Böylece hem traktör satışlarını artıracak, hem iş güvenliğini sağlayacak, hem de tarımsal üretimde verimliliği artırmış olacağız'' diye konuştu. Sanayi stratejisini ve sektörel stratejileri hazırlarken proaktif bir tutum içinde olduklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Mesela otomotiv strateji belgemiz, yeni nesil elektrikli araçların ülkemizde üretimi ve kullanımıyla ilgili önemli eylemler içermektedir. Yine yerli bir otomobil markası oluşturmak, otomotiv stratejimizin önemli hedeflerinden birisidir. Türkiye, hemen her sektör için olduğu gibi, otomotiv sektörü için de çok önemli bir cazibe merkezidir. Sizlerle bazı rakamları paylaşmak isterim. 2002'de sadece 8 bin traktör satılan ülkemizde, bu yılın sadece ilk yarısında 30 binden fazla traktör satılmıştır. Tarım gelişiyor, insanımızın alım gücü yükseliyor, dolayısıyla traktör satışları da artıyor. 2003-2010 döneminde tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasılamız 2 kattan fazla bir artış gösterdi. 2023 yılına kadar 8.5 milyon hektar alanı daha sulamaya açacak ve tarımsal ekonomik büyüklükte dünyada ilk 5 içine gireceğiz. Bu gelişmeler, doğal olarak traktör satışlarının da daha fazla artmasına neden olacaktır. Yalnız, burada çiftçilerimizi ilgilendiren bir hususu özellikle belirtmek istiyorum. Bakınız, Anadolu'da bazı köylerimizde köy arazisinin on misline, yirmi misline yetecek sayıda traktör bulunuyor. Her kapıda çalışmayan bir traktör olması israftır, doğru değildir. Aslolan kapıya getirilen traktörün arazide maksimum verim alacak şekilde kullanılmasıdır. Krediyle traktör alıp onu da arazide çalıştırmadan kapının önüne bağlamak doğru değildir. 'Benim de bir traktörüm var' deme lüksüne kimse sahip olmamalıdır.