Politika

"Türkiye'nin karşısında terör örgütü var" ANKARA (A.A)

15 Kasım 2011 13:42

-"Türkiye'nin karşısında terör örgütü var" ANKARA (A.A) - 15.11.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye'nin kendine has şartları var demiyorum. Anayasa ve yasalar konusunda enkaz devraldık da demiyorum. Mazeret üretmek niyetinde asla değilim. Ama dikkat ediniz, Türkiye'nin karşısında, güvenlik güçlerine acımasızca saldıran, sivilleri hedef alan, çocuklara dahi kasteden, hatta en son, hamile bir kadını öldürerek, doğmamış bebeğini katleden bir terör örgütü var'' dedi. Başbakan Erdoğan, Hilton Otel'de düzenlenen ''Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Türkiye Kararları, Sorunlar ve Çözüm Önerileri'' konferansında, Avrupa'nın, insan hak ve hürriyetlerinde mevcut seviyeye ulaşması, uzun bir süreç ve acı tecrübelerin ardından gerçekleştiğini belirtti. Erdoğan, ''Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında milyonlarca insan hayatını kaybetti, onlarca şehir yerle bir oldu, sınırlar defalarca değişti. Elbette aynı yollardan geçmek, aynı acı tecrübeleri yaşamak gerekmiyor'' dedi. ''Ancak, hukuk sistemi ve insan hakları konusunda Türkiye değerlendirilirken, başta terör unsuru olmak üzere, geçmişin tortularının dikkate alınmadığını burada üzülerek ifade etmek durumundayım'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu: ''Ben, Türkiye'nin kendine has şartları var demiyorum. Anayasa ve yasalar konusunda enkaz devraldık da demiyorum. Mazeret üretmek niyetinde asla değilim. Ama dikkat ediniz, Türkiye'nin karşısında, güvenlik güçlerine acımasızca saldıran, sivilleri hedef alan, çocuklara dahi kasteden, hatta en son, hamile bir kadını öldürerek, doğmamış bebeğini katleden bir terör örgütü var. Daha birkaç hafta önce, kanlı terör örgütü, bir canlı bombayla sokak ortasında patlatarak, bir anneyi 3 çocuğunun gözleri önünde katletti. Siyasi partilerimiz, maalesef terörle mücadeleye destek olmak yerine, teröre destek vermek ya da iki taraflı aşırı milliyetçi politikaları körüklemek gibi tercihlerin içine girdi. Bir terörist bomba tehdidiyle feribot kaçırıyor, onlarca insanın yaşamını tehdit ediyor. Bu terörist operasyonla etkisiz hale getirildikten sonra bir siyasi parti, çıkıyor teröristi kahraman ilan ediyor. Silahı, şiddeti, terörü meşru bir yöntem gibi takdim etme anlayışının, demokrasiyle, hukukla ve en temel insani değerlerle bağdaşmayacağı gerçeğini, demokratik siyaset yapan herkesin temel bir değer olarak kabul etmesi gerekiyor. Bugün terör, demokratik gelişimin önünde en büyük engellerden biridir. Böyle bir teröristin cenaze merasimine böyle bir siyasi partinin mensupları katılırsa, herhalde bunun üzerinde farklı farklı defalarca düşünmemiz gerekir. Terör örgütünün eylemleri gelişim süreçlerini sabote eden bir etki yapmaktadır. Teröre göz yuman, teşvik eden veya destek veren anlayış ise evrensel değerlerin ve insani hasletlerin altını oymaktadır.'' -Terörle mücadele- ''Terörle mücadelede, uluslararası boyutta yalnız bırakılmamız da ortaya bir nevi samimiyet testi koyarak kimi ülkelerin inandırıcılıklarını ortadan kaldırıyor, öne çıkarılan değerleri anlamsızlaştırıyor'' diyen Başbakan ERdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Avrupalı dostlarımıza, Avrupalı liderlere defalarca belgeleriyle ispat etmemize rağmen, ne yazık ki halen teröre göz yumuluyor, terör örgütünün yayın organlarına, terör örgütünün finansal kaynaklarına müsamaha gösteriliyor. Belgeleri önlerine koyduğumuzda, Avrupalı liderler, 'ülkelerinde demokrasi olduğunu, özgürlük olduğunu, dolayısıyla bu faaliyetleri engellemelerinin mümkün olmadığını' söylüyorlar.  Allah aşkına soruyorum: Hangi demokrasi 4 yaşındaki bir çocuğun anne babasının gözleri önünde katledilmesine göz yumar? Hangi demokraside, bir araba içinde 4 masum kadının yüzlerce mermiyle öldürülmesi vardır? Anne karnındaki bebeği öldürmek, hangi özgürlük anlayışıyla bağdaşır? Sokak ortasında üzerindeki bombayı patlatan, 3 çocuğunun gözleri önünde bir anneyi, bir sivili öldüren terör örgütüne karşı, demokrasi ve özgürlük kavramları mazeret üretebilir mi? Tekrar ediyorum: Terörü, bürokratik oligarşiyi, statükoyu, siyasi yapıyı, uluslararası çifte standardı biz asla ve asla bir mazeret olarak görmüyoruz. Tam tersine, demokrasi ve hukukun, terörün panzehiri olduğuna inanıyor; terör örgütüne inat, terörden beslenen siyasi oluşumlara inat, demokrasiyi ve hukuku en güçlü şekilde savunuyor, standartlarını yükseltiyoruz. Nitekim, son dönemde, güvenlik-özgürlük dengesi, terörün çok ciddi biçimde taban kaybetmesini sağladı.'' -Kazanımlar- Terörle mücadele ederken, hiç kimseye zarar gelmemesi, hiçbir sivilin mağdur olmaması için azami bir hassasiyet gösterdiklerini, bunun da kazanımlarını somut olarak gördüklerinin dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti: ''Şu anda, terörün faaliyet gösterdiği bölgelerde, şimdiye kadar hiç olmadığı ölçüde, teröre ve terör örgütüne karşı tepki gösteriliyor. Nitekim, 9 yıl önce terör örgütü, Türkiye'de özgürlüklerin olmadığını, hakların verilmediğini, yatırımlarda, hizmetlerde ayrımcılık yapıldığını iddia ediyordu. Geçmişte bunları istismar eden terör örgütü, şu anda demokratikleşmenin önünü kesmek, yatırımları engellemek, huzur ve istikrarı bozmak için yoğun çaba sarf ediyor. Bugün artık, terör örgütü, farklı sesleri susturmak, farklı düşünenleri ortadan kaldırmak, farklılığı yok etmek için tahrik edici eylemler içine giriyor. Yani silahla, bombayla kendine göre yasalar tanzim ediyor ve devlete paralel devlet oluştururken bakıyorsunuz, yasama organını, yargı organını da yine kendisi oluşturuyor. İşte KCK yapılanması denilen olay da budur. Biz, hiç geri adım atmadan reformlarımızı sürdüreceğiz. Demokraside, insan haklarında, hukukta, Türkiye'yi evrensel normlara ulaştırma hedefinden asla taviz vermeyeceğiz. Demokratikleşme ve insan hakları konusunda ortaya çıkan sorunların üstesinden, dışarıdan herhangi bir uyarıya gerek kalmaksızın, kendi irademizle geldiğimizi, vicdan ve izan sahibi herkes kabul ediyor. Yine bu süreçte, hukuk sistemimizi, hem insan kaynağı ve maddi altyapı, hem de mevzuat bakımından geliştirip yeniledik. Bugün artık yepyeni bir Türkiye var. Artık ülkemizde, insan hakları konusundaki hassasiyetlerin, Avrupa ülkelerinden daha geri olduğunu hiç kimse söyleyemez.''