Politika

"TERÖR ÖRGÜTÜYLE İSTİHBARAT GÖRÜŞÜR" ANKARA (A.A)

03 Eylül 2010 03:48

-"TERÖR ÖRGÜTÜYLE İSTİHBARAT GÖRÜŞÜR" ANKARA (A.A) - 03.09.2010 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütü elebaşıyla görüşme yapıldığı iddialarıyla ilgili olarak, ''Görüşmeler noktasında da bu ülkenin istihbari örgütleri görüşür. Neyi görüşür? Terörü, acaba minimize eder miyim, terörü bu ülkede yok edebilir miyim? Bu gibi düşüncelerle ülkemizin geleceği, halkımızın, milletimizin geleceği için bu görüşmeleri yapar'' dedi. Erdoğan, TV8'nin canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Başbakan Erdoğan, ''yarın Diyarbakır'da yapacağı konuşmanın içeriğinin ne olacağının'' sorulması üzerine, Diyarbakır mitingi ile ilgili olarak haftalardır beklentileri artıran bir kampanya olduğunu ve kendisinin de bunu anlamakta zorlandığını söyledi. Erdoğan, ''Zira, biz belli bölgenin Başbakanı değiliz. Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanıyız. Aslında 2005 Ağustos ayında birçok mesajları verdik'' dedi. Afyonkarahisar'da, partilerini kurduklarında üç kırmızı çizgileri olduğunu vurguladıklarını anlatan Erdoğan, etnik, bölgesel ve dinsel milliyetçilik yapmayacaklarını belirttiklerini ifade etti. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Etnik milliyetçilik yapmayacağız. Çünkü 73 milyon vatandaşımıza aynı mesafedeyiz. Biz, bu ülkenin Kürdü, Türkü, Lazı, Gürcü, Çerkezi gibi tüm etnik unsurların hepsinin Başbakanı ve iktidarı olacağız. Hepsini, Yunus'un diliyle 'Yaradılanı severiz, Yaradan'dan ötürü' anlayışıyla seveceğiz ve kucaklayacağız. Bugüne kadar da böyle yaptık. Bölgesel milliyetçilik yapmayacağız. Çünkü bugüne kadar yatırımlar ne yazık ki bu ülkenin batısına yapıldı ama Doğu, Güneydoğu, Doğu Karadeniz, bu bölgeler hep ihmal edildi. Biz, 'bunu yıkacağız' dedik ve yıktık. Son 7.5 yıl içerisinde bizim Doğu ve Güneydoğu Bölgesine yaptığımız yatırımların toplam tutarı 24.5 milyar dolardır. Buna ulaştık.'' -''DEVLETİN SÜREKLİLİĞİ VARDIR, HÜKÜMETLERİN SÜREKLİLİĞİ YOKTUR''- Bir gazetecinin, ''Referandum sürecinde 'evet''lerle 'hayır'lar yarışırken, Barış ve Demokrasi Partisi'nin sanki vereceği oylar önem kazandığı için belki dikkat Diyarbakır'a doğru yöneldi. Bu arada da ateşkes ilanı aslında lehine çalıştı partinizin... Dolayısıyla böyle söylentilerin, İmralı etrafından dönen münakaşalar da buradan kaynaklandı gibi. Görüştü görüşmedi gibi tartışmalar cereyan etti. Devletin görüştüğü sonunda kabul edildi ama bizim aklımıza şöyle bir soru takıldı; devletle hükümet aslında aynı şeyler değil mi? Sizin direktifinizin haricinde mi birtakım olaylar cereyan ediyor'' sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu: ''Devletin sürekliliği vardır, hükümetlerin sürekliliği yoktur. Biz, hükümet olarak devlet denilen bu önemli mekanizmayı almışız ve milletimizin bize verdiği yetkiyle yönetiyoruz ama bizden önce de yine yönetenler vardı. Aynı mekanizmayı kullandılar. İstihbari örgütler olsun, çeşitli bakanlıklar belli yerlerle görüşmeleri hep yapmışlardır, yaparlar. Terörist başı, birileri tarafından o zamanki yönetime teslim edilmiştir ve teslim edildikten sonra da o zamanki hükümet yine bu mekanizma eliyle almıştır ve bugünkü İmralı'ya yerleştirmiştir. Şimdi o zamanki hükümetin ortağı olan siyasi parti, öyle kampanyalar yürütmüştür ki, 'Niçin F tipi cezaevlerine taşınmıyor?' İmralı'ya bunu yerleştiren sensin. Oraya yerleştirirken bu kararı veren organ içerisindesin. Şimdi F tipi cezaevini konuşuyorsun. O gün İmralı'ya hangi nedenlerle, hangi saiklerle yerleştirdiysen, bugün de orada aynı saiklerle duruyor. Demek ki orada durmasının bir nedeni, bir gerekçesi var. Görüşmeler safhasına gelince, görüşmeler noktasında da bu ülkenin istihbari örgütleri görüşür. Neyi görüşür? Terörü acaba minimize eder miyim, terörü bu ülkede yok edebilir miyim? Bu gibi düşüncelerle ülkemizin geleceği, halkımızın, milletimizin geleceği için bu görüşmeleri yapar. Bunu sadece onlarla da yapmaz, adi suçlarda da yapar. Bu, onların zaten doğal görevidir.'' -''(TERÖR ÖRGÜTÜ) BU YAPILANMALAR KENDİ İÇİNDE SIKINTILAR YAŞIYOR''- ''Terör örgütünün başı İmralı'da. Fakat, sanki oradan terör örgütünü yönetiyormuş gibi bir izlenim ortaya çıkıyor. Sanki oradan birtakım mesajlar birilerine gidiyor? Burada bir gariplik yok mu'' sorusu üzerine de Erdoğan, kendisinin bu izlenimi paylaşmadığını söyledi. Erdoğan, böyle bir havanın oluşturulmaya çalışıldığını ifade ederek, ''Kendi tespitlerimi söylüyorum. Şu anda terör örgütünün, dağda, şehirde ve yurt dışında bir yapılanması var ve bu yapılanmalar kendi içinde de belli sıkıntıları yaşıyorlar. Şu anda bu sıkıntılar artık kendini göstermeye başladı. Yurt dışında özellikle bir siyasal yapılanması var. Yurt dışındaki siyasal yapılanma da etkinliğini sürdürüyor'' diye konuştu. Eylemsizlik kararının son bir ayda alınmadığını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bundan önce de eylemsizlik kararı alınmıştır. Çünkü, bu eylemsizlik kararının alınmasının getirisi götürüsünü de onlar kendilerine göre hesaplıyorlar. Benim Kürt kökenli vatandaşlarım, kardeşlerim, terör örgütünün kendilerini temsil etmediğini görüyorlar. Bundan çok ciddi sıkıntı çekiyorlar. Artık, 'bu bitsin' diyorlar. Çünkü, onlar da enerji kaybettiler, çok ciddi bir yorgunluk içindeler.  Terörü, bir sektör olarak görenler var. Terörü, bir sektör olarak görenler ise bunun yaşamasını, devamını istiyor. Çünkü oradan nemalanıyor. Uyuşturucu kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ve özellikle yurt dışında birçok ticari organizasyonlar, hatta içeride bazı ticari organizasyonların hepsi terör örgütüyle iç içe yürüyor. Bunun devamı neye bağlı? Terörün devamına bağlı. Bunu engellemek için de tabii ki, bazı adımların atılması gerekiyor. Nitekim bizim şu anda, özellikle bu güvenlikle ilgili yasalaştırdığımız müsteşarlık, bu işin altyapısını oluştursun diye bu adımı attık. İnşallah, ondan da bu hazırlıkları bekliyoruz. Buradan da bir netice alacağımızı bekliyoruz.'' -''İDDİASINI İSPATLA MÜKELLEFTİR''- ''MHP'li sözcüler, sizinle doğrudan irtibatı olmasa bile referandum konusunda terörist başıyla bir pazarlık yürütüldüğünü iddia ettiler. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusu üzerine Başbakan Erdoğan, ''Buna ben şaşarım'' dedi. Arzularının parlamento içerisinde bir Anayasa değişikliği yapılması olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu: ''Biz 'gelin bunu parlamentoda başaralım' dedik. O zaman zikrettiğiniz MHP, 'seçimlere bir yıl var. Seçimden sonra bunu yeni parlamento yapsın' dedi. Sayın Toptan, daha Meclis Başkanı iken, hepsine mektup yazarak, 'gelin, bir Anayasa Uzlaşma Komisyonu kuralım ve yeni bir anayasa hazırlayalım' dedi. CHP ise 'Ben Uzlaşma Komisyonu'nda yer almam' açıklamasında bulundu. Diğerleriyle bu işin yapılması da uygun görülmedi ve kesildi. Bir yıl var. 24 saat siyasette çok uzun bir zamandır. Niçin siz bir seneyi yok farz ediyorsunuz? Bunu, Anayasa değişikliğini, parlamentoda bitirebilirdik. Yine beraber, el ele bitirirdik. Kendilerine teklifimizi yaptık, otururduk, görüşürdük. Neresi eksik, neresi fazla, bunları çıkartabilirdik. Ona göre, bu adımı atardık. Şu anda da meydanlarda da bu kadar büyük bir kampanya sürüp gitmezdi. Vekiller olarak, bizler bu işi orada bitirebilirdik ama MHP ne yaptı? 'Ancak kahve içmeye gelirsiniz' dedi. Bu kadar işi sulandırdı. CHP, daha kapağını açmadan, 'hayır, biz bu işin içerisinde yokuz' dedi. Bir araya gelmesi mümkün olmayanlar, CHP, MHP, BDP, Türkiye Komünist Partisi, YARSAV, İşçi Partisi hepsi bir araya gelerek, 'hayır' cephesi oluşturdular. Şu anda ortaya çıkan tablo, çok ilginç...'' Erdoğan'ın açıklamalarının ardından, gazetecinin, ''Ama onlar diyorlar ki, 'Sayın Başbakan tabii kendisi takaya binip de terörist başıyla görüştü demiyoruz. Adamlarını gönderdi, 'evet' desinler BDP'liler diye'' sözleri üzerine Başbakan Erdoğan, ''İddiasını ispatla mükelleftir. Onun 'takaya binip gönderdi' dediği elemanlar noktasında, aynı şeyi ben kendilerine söylerim. İmralı adasına siz yerleştirdiniz ve yerleştirdikten sonra siz kimlerle bu görüşmeleri yaptırıyorsanız o dönemde, ben de aynı insanlarla o görüşmeyi yaptırıyorum. Olay bu kadar basit'' dedi.