-"Suriye'deki büyükelçiliğimiz Türk toprağıdır" TBMM (A.A) - 14.11.2011 - CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, Türkiye'nin, Suriye'deki büyükelçiliği ve başkonsolosluklarının, Türkiye toprakları sayıldığına dikkati çekerek, ''Onlara karşı yapılan saldırı, Türkiye'ye yapılmış bir saldırı olarak algılanabileceği için sonuçları çok ağır olabilecek bir harekettir. Suriye makamlarından, sorumluların bulunması ve cezalandırılması için harekete geçmesini bekliyoruz'' dedi. Loğoğlu, Arap Birliği'nin Suriye'ye ilişkin aldığı karar sonrası Türkiye'nin Suriye'deki temsilciliklerine yapılan saldırılara ilişkin TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Saldırıları kınayan Loğoğlu, bunun yanlış, uluslararası hukuka ve Suriye'nin sorumluluklarına aykırı düşen bir tablo olduğunu söyledi. Loğoğlu, Suriye makamlarının, uluslararası sözleşmeler gereği, ülkesinde bulunan yabancı temsilcilikleri korumasının temel görevlerinden biri olduğuna işaret ederek, ''Suriye makamlarından, bu tür olayların tekerrür etmemesi, olayların sorumlularının bulunması, cezalandırılması için bir an önce harekete geçmesini bekliyoruz'' dedi. Türkiye'nin, Suriye'deki büyükelçiliği ve başkonsolosluklarının, Türkiye toprakları olduğuna dikkati çeken Loğoğlu, ''Onlara karşı yapılan saldırı, tecavüz, bir noktada Türkiye'ye yapılmış bir saldırı olarak algılanabileceği için sonuçları çok ağır olabilecek bir harekettir'' diye konuştu. Loğoğlu, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın, bütün uyarılara, sunulan bütün fırsatlara rağmen yanlış yolda yürümeye devam ettiğini ifade etti. CHP'nin, Suriye'deki rejimin demokrasi yolunda değişmesi, Esad'ın, Suriye'nin iç dinamikleri sonucu iktidardan ayrılması gerektiğini düşündüğünü ancak bunu Suriye halkının iç işi olarak gördüğünü belirterek, Hükümetten ayrıldıkları noktanın bu olduğunu dile getirdi. Suriye'ye Eylül ayında yaptıkları ziyarette, Esad'a, ''Şiddete son vermesi, halkın haklı taleplerini dinlemesi, gereğini yapması'' gerektiğini söylediklerini aktaran Loğoğlu, gelişmelerin, Suriye'deki durumun daha da kötüye gidebileceğini gösterdiğini kaydetti. -''Söylem, tatsızdır''- Loğoğlu, Suriye'nin yanlış yolda olduğunu ancak Türkiye'nin de sorumlulukları bulunduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Her şeyden önce Türkiye, tehdit ve tırmandırma söylemlerini değil, kararlı, sağduyulu, mutedil bir yaklaşım içinde olmalı. Sürekli bu gelişmeyi vesile veya bahane ederek, Suriye'yi sürekli tehdit eden bir ülke konumundan çıkmalıyız. Bu söylemi devam ettirdiğimiz takdirde, bir gün bunun arkasını getirmek zorunda kalırız, Suriye ile çok kolay şekilde çatışma noktasına gelebiliriz. Bugün Türkiye ile Suriye'nin çatışmaya gitmesini gerektirecek bir neden yok. Türkiye, Suriye içindeki çatışmalara taraf olmaktan vazgeçmelidir. Türk Hükümeti'nin Suriye'deki muhalefete sahip çıkması, buralarda toplantı yapmasına izin vermesi, destek vermesi başka, Suriye'de sadece muhalefet ile ilişki içinde olması başka bir durumdur. Türkiye, sahip çıktığı Suriye muhalefetine, ülkedeki rejim değişikliğinin barışçı yollardan gerçekleşmesini sağlayacak, telkin ve teşviklerde bulunmalıdır. AKP Hükümeti, Suriye'deki iç çekişmeleri daha da keskinleştiren, ağırlaştıran tek yanlı tutum, davranışlarını sürdürüyor. Söylem, tatsızdır.'' -''Sağduyu diyoruz''- Hükümetin, Suriye konusunda otonom, bağımsız, kendine özgün bir politika oluşturması gerektiğini ifade eden Loğoğlu, bugünkü politikanın, ABD ve Avrupa'nın tek yanlı politikalarının güdümünde bir politika olduğunu savundu. Loğoğlu, Esad'ın gitmesinin bir hedef olduğunu, CHP'nin bu hedefe katıldığını kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı: ''Ama Esad'ın gitmesini, ABD ve Avrupa'nın yaptığı gibi bir politika haline dönüştürdüğünüzde, o zaman Suriye'yi iç çatışmalara mahkum ediyorsunuz. Suriye halkına, 'çatışarak, kan dökerek bu meseleyi halledin' diyoruz. Bundan en fazla zarar görecek olan Suriye halkıdır. Suriye halkı buna mahkum edilmemelidir. Suriye'deki iç çalkantıların büyümesi, Türkiye'nin çıkarları, ulusal güvenliği ve bölge bakımından çok ciddi sıkıntılar yaratır. Sağduyu, itidal, savaş çığırtkanlığına son diyoruz. Dikkatli olmamız gereken bir noktadayız. Sonradan pişman olacağımız, çok büyük maliyetlere neden olacak davranış, tutumlardan kaçınmalıyız.''