Ergenekon davasının dünkü duruşması bir hayli olaylı geçti. Her duruşmada olduğu gibi yine şov yapan Danıştay saldırganı Alparslan Arslan, bu kez çıtayı aştı.
Mahkeme Başkanı dahil herkese küfürler savuran Arslan, hızını alamayıp kürsüyü devirdi. Tutuklu sanıklardan Osman Yıldırım da Avukat Ergül’e tehdit savurdu. Vatan gazetesinin haberine göre, Danıştay saldırısıyla birleştirilen Ergenekon ana davasında üç gündür çapraz sorgusuna devam edilen Alparslan Arslan, dün resmen şov yaptı. Savcı ve üye hakimlerin ardından mahkeme başkanı Köksal Şengün’ün sorularını yanıtlayan Arslan, 3 gündür savcıların ve üye hakimlerin ısrarlı sorularına rağmen, Danıştay davasının diğer sanıkları Osman Yıldırım, İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu’nun haberi olmadığını söylüyordu. Ancak dün Mahkeme Başkanı Köksal Şengün’ün sorusu üzerine, “Benimle Ankara’ya gelirken Danıştay olayını biliyorlardı. Konuşulmuşluğu vardı. Silahları da gördüler yani öyle bilgim var. Kendilerine sormak lazım” diyerek itiraf etti. Çapraz sorgu esnasında mahkeme başkanı Köksal Şengün ile Alparslan Arslan arasında ilginç diyaloglar geçti. İşte zaman zaman salonda gülüşmelere de neden olan diyalogdan satır başları...
Başkan’ın ilginç sorgusu
- Mahkeme Başkanı Köksal Şengün: “Avukatlık yapıyorsun, cüppe giyip duruşmalara giriyorsun, onun dışında tahsilat işlerine de girdiğini söylüyorsun. Kendine göre hak arıyorsun bir de yoğun bir din düşüncesi içerisindesin. İkisini nasıl bağdaştırıyorsun?”
-Alparslan Arslan: “Tahsilat dediğiniz boyutta kimseye silah çekmedim.”
-Şengün: “Din boyutunu nasıl açıklıyorsun?”
- Arslan: “Hak hak hak”
- Şengün: “Bu hak hak hak, dediğin olaya ne zaman girdin? Dini duyguların yoğunluğu ne zaman başladıki seni insan öldürmeye kadar götürdü?”
- Arslan: “Evvelden beri vardı. Kendimi bildiğimden beri. 2-3 yaşındayken rüyamda peygamber efendimizi gördüm. 1980 diyebilirsiniz. 1980’den 2009’a kadar hala devam ediyor.”
- Şengün: “Danıştay kararı Kasım 2005’de çıktı, 2006 Şubat ayında Vakit Gazetesi’nde haber oldu.”
- Arslan: “Vakit Gazetesi bu haberi yayınlamayabilirdi. Sen neyin peşindesin? İdraklı bir Müslüman bunu yapmaz.”
- Şengün: “Önce birinci tabancayı temin ettin, sonra ikinci tabancayı temin ettin ardından da 3 bombayı. Bu kadar büyük hazırlığı bir ayda mı yaptın? Senin yaptığın hazırlık kavga boyutunu aşan bir hazırlık.”
- Arslan: “Hale bakacaksın.”
- Şengün: “Tek başına yapmayıp da niye o kadar insanı bir araya topladın?”
- Arslan: “Ordu kuracaktım.”
- Şengün: “Bedava ordu kurulur mu?”
- Arslan: “Cami cemaatine mi gidecektim?”
- Şengün: “Bu adamlar senin kafana uygun değil, senin peşinden bedava gelmezler.”
- Arslan: “Yukarıya bağlıyım. Sizlerle uğraşamıyorum. Yemeğimi yeyip yatacağım.”
- Şengün: “Bu adamlara ne teklif ettin?”
- Arslan: “Erhan Timuroğlu’na ’gelir misin?’ dedim. Galaksileri anlattım. Bunu duyan adam uçuşa geçer.”
- Şengün: “Paramızı alamadık, yaptığımız şeylerin karşılığını alamadık diye telefon konuşmaları var.”
- Arslan: “30 bin lira lazım deseler tamam derim. Kandırdım, kullandım onları”
Bombaları itiraf etti
- Şengün: Silahları Aykut Mete Şükre’den, bombaları Süleyman Esen’den aldığını söyledin. Sonra Süleyman Esen’den vazgeçtin. Aykut Mete Şükre’ye devam ettin. Süleyman Esen’den neden vazgeçtin?
- Arslan: “Bombaları Süleyman Esen aldı, avucuma bıraktı. Ama o ’Ben vermedim, Alparslan aldı’ derse bilmem.”
- Şengün: “Bombalar sana Üsküdar’daki evinde teslim edildi. Sen bunları cebine koyup Ataşehir’deki eve gidiyorsun. Bombaları Osman Yıldırım’a vermek için neden Ataşehir’e gittin?”
- Arslan: “Osman Yıldırım’ın geleceği yer Ataşehir’e daha yakın. İstanbul da trafik var, trafik karmaşası var.”
- Şengün: “Bunu karmaşa ile trafik ile izah edemezsin”
- Arslan: “Öyle izah etmek zorundayım”
- Şengün: “Araban olmasına rağmen Ataşehir’i niye seçtin?”
- Arslan: “Bana kopuk adamlar lazım”
- Şengün: “Kopuğun Ataşehir ile ne ilgisi var? Ataşehir’de kopuk olan Üsküdar’da kopuk olmaz mı?”
- Arslan: “Beni buradan çıkarın başkanım. Sahile gidelim.”
-Şengün: “Ataşehir güzel bir yer, havadar bir yer, diyorsun. Çamlıca Tepesi’ne çık. Orası daha yüksek bir yer.”
- Arslan: “Rahat bir yerde bulunmam lazım. Sürekli cami avlusunda da bulunamazsın.”
- Şengün: “Recep Özkan’ın evine giderken bomabalar çantanda mıydı?”
- Arslan: “Recep Özkan’a gittiğim zaman bombalar çantamdaydı. Çantada taşıyorum zaten. 2 bombayı o gün Osman Yıldırım’a teslim ettim. Bombalar evde durmadı.”
- Şengün: “Kuran’a çok bağlı olduğunu söylüyorsun, ama en büyük günahlardan birisi olan insan öldürme fiilini gerçekleştiriyorsun. Bu nasıl oluyor?”
Bu soru üzerine Arslan sinirlenip küfürler etmeye başladı. Önündeki kürsüyü tekmeleyip devirdi ve arkasında bulunan kürsülere tekme atmaya başladı. Aynı anda başkan Köksal Şengün’e dönerek: “Müslüman ol. Ben seni öldürürüm burada!” diye bağırdı.