Almanya ile Hollanda milli takımları arasında Salı akşamı oynanması öngörülen futbol maçının başlama düdüğünden yaklaşık bir buçuk saat önce, terör saldırısı tehdidi yüzünden iptali, ülkedeki güvenlik tartışmalarını arttırdı. Süddeutsche Zeitung terör tehlikesi ve güvenlik konusunda şu satırları sunuyor okurlarına:
„Güvenlikten sorumlu Federal İçişleri Bakanı elindeki istihbarat ile güvenlik analizlerine dayanarak ve çoğu zaman da kamuoyunun yoğun baskısı altında karar vermek zorundadır. Karar verirken de, muhtemelen her çeşit kararın yanlış olduğunun ve sadece hangi kararın daha az yanlış olduğunu saptamak zorunda olduğunun bilincindedir. İptal kararı, teröre boyun eğmek anlamına gelir. İptal kararı almazsa ve ondan sonra gerçekten bir olay olursa da cehennem azabı ile karşılaşır.“
İptal edilen milli maçın ardından terör tehlikesine ilişkin Lüneburg’da çıkan Landeszeitung şu yorumu yapıyor:
„Hannover’de yaşananlar, Almanya’nın daha özgürlük ile güvenlik arasındaki dengeyi bulmak zorunda olduğunu gösteriyor. Ülke yıllardır teröristlerin hedefleri arasında yer alıyor. Ancak bugüne kadar tehditler nispeten soyut nitelikteydi. Paris saldırılarından bu yana teröristlerin, dehşet ve korku salmak için, demokrasilerimizin istikrarını bozmak için kendilerini bir futbol stadyumunda dahi havaya uçurabileceklerini biliyoruz. Hannover'deki maçın iptali şüphesiz zor bir karardı ve şu anda doğru karar gibi görünüyor. Ama bunun bir istisna olarak kalması gerek. Tehlikeyle yaşayacağız ve yaşamak zorundayız. Aksi tam bir teslim olma anlamına gelecektir ve aldatıcı olacaktır, zira Batının yaşam stili çok köklü.”
İslamcı terör saldırıları hakkında Almanya'nın önde gelen haftalık gazetesi Die Zeit şu yorumu yapıyor:
„Almanya şimdi yıllardır terör ile yaşayan birçok komşu ülke gibi sinirlerinin sağlamlığını ispatlamalı. Ve 11 Eylül 2001’den beri kafamızı kurcalayan sorular ile yüzleşmeli. Özgürlüğümüz ve güvenliğimiz için hangi bedelleri ödemeye razıyız? Bu ikisini nasıl düzgün bir dengeye getirebiliriz? NSA skandalından doğru dersleri aldık mı? Acaba kişisel veri güvenliğine çok fazla mı değer veriyoruz? Yurt içinde ve dışında çok mu az casusluk yapıyoruz? Liberal toplumumuz için gerçek tehdidi görmekte zorlanıyor muyuz? Tüm bu soruları yanıtlamak için kafa yorarken kesinlikle varmamamız gereken bir sonuç var, o da geçmişte de sık sık olduğu gibi yasaların sertleştirilmesi ama polisin yeteri kadar güçlenmemesi.“
Terör tehlikesine ilişkin son yorumumuz Neue Osnabrücker Zeitung adlı gazeteden:
„Almanya ne kadar güvenli? Futbol maçları, Noel pazarları veya karnaval şenlikleri gibi dev etkinliklerden uzak durmak daha mı akıllıca? Ya da tam tersi, buralara gitmeli mi? Bu sorunun sadece tek bir cevabı olabilir: Gidilebilir, hatta gidilmeli. Şu anda cesaret, kararlılık ve birlik sergilenmeli. Sadece tüm güçler birleştirilerek terörizm ile mücadele edilebilir. Polis ve istihbarat teşkiletleri görevlerini yapmalı, siyaset de, gerekiyorsa yasaları yeniden düzenlemeli. Peki, ya vatandaşlar? Onlar da, çevrelerinde dikkat çekici değişiklikler gözlemlediklerinde uyanık olmalılar. Bunun jurnalcilikle hiçbir alakası yok, ama özgürlük ve demokrasinin savunması ile doğrudan bağlantılı.“