T24- Diyarbakır'da resim öğretmeni olan Şener Özmen, Kürt edebiyatında önemli bir yere sahip olan Mele Mehmûdê Bazîdî’nin ‘Kürtlerin Gelenek ve Görenekleri’ isimli kitabından bir derleme yaptı. Kitapta 18. yüzyılda yaşayan Kürtlerin gündelik hayatlarını anlatılıyor.
Pınar Öğünç'ün köşesinde yayımlanan yazısı (27 Aralık 2010) şöyle:
Kürtlerde gündelik hayatın tarihi
Sıcak Nal isimli derginin ‘Uykusu bölünenler’ bölümünde rastladım yazıya. Belli ki bir külliyat içinde kaybolup sonra Türkçe’ye tercüme etmekle, Şener Özmen’in de uykusu bir miktar bölünmüş.
Şener Özmen, bu işin merkezi kabul edilmeyen Diyarbakır’da yaşayıp ismini tam da buradan çağdaş sanat âlemine duyuran bir sanatçı. Çok güzel tarif etmiş bir söyleşide, Diyarbakır’dan kopamamasını, mesela İstanbul’a taşınmanın onun için manasını: “Bu bir foku ya da pengueni yaşadığı doğal ortamdan alıp hayvanat bahçesine kapatmak demek. Ben bu bağımlılığı seviyorum.”
Diyarbakır’da resim öğretmenliği de yapan Özmen aynı zamanda bir yazar, şair. Canı istediğinde Kürtçe, canı istediğinde Türkçe yazıyor.
Özmen, söz ettiğim dergide, bir diplomat, tarihçi, çevirmen, öykücü, sözlük yazarı, dilbilimci ve sosyolog olan, Kürt dili ve edebiyatı tarihi içinde ayrı bir yere konan Mele Mehmûdê Bazîdî’nin ‘Kürtlerin Gelenek ve Görenekleri’ isimli kitabından bir derleme yapmış.
Bazîdî, Kürtler için beşik kertmesinin anlamını da anlatıyor, zinanın, yasın, savaşların nasıl yaşandığını da... 18. yüzyıldan gelenek ve görenekler kadar mitler, inanışlar da girmiş. Özmen’in önemsediği kısmı, klasik sosyolojik yaklaşımlarından uzak dururken, başkalaştırmamayı da başararak her şeyi eğirisiyle, doğrusuyla tarif etmesi. 21. yüzyıldan bakınca siyaseten doğrucu olmayan bölümler var ama 18. yüzyıl için doğruluğuna ikna ediyor. Mesela:
Kürtler genelde bahar mevsiminde düğün dernek kurarlar, zira kışları gelin ve damadın başını sokacakları tenha bir yer bulunmaz.
Yeri geldiğinde Kürt kadınları da savaşa katılır. Bin düşman süvari kırk-elli Kürt evine saldırıya geçse, yine de yetmez güçleri onları dağıtmaya. Derler ki “Köpeklerin savaşı, dişi köpeklerin sırtındadır.”
Kız kaçırma Kürtler arasında ayıp değildir, lakin kendi rızası alınmadan asla kız verilmez.
Bebekleri doğduğunda buz gibi suyla yıkarlar, soğuğa direnç kazanabilsinler diye...
Orta yaşlı kadınların büyük bölümü pipo kullanır, pipolarını doldurup erkek meclisinde otururlar.
Kürtlerin geneli yıldızları tanır. Geceleri yıldızlara bakarak yağmur ya da kar yağacağını bilirler.
Kürtler, Türkçe konuşma ve yazmayı fazla bilmezler, Türkçe yazılmış kitaplar, onlar için pek muteber değildir
Sayıları binlerden, yüzlere inse de bu ülkede Êzidîler var. ‘Madem nüfus kâğıdında öyle bir hane var, bilmemek gibi bir şey mümkün mü? O zaman öğren’ diyeceğim, cevabını bildiğim bir soru olacak.