Politika

"İktidar yorgunluğuna prim vermiyoruz" KIZILCAHAMAM (A.A)

15 Ekim 2011 17:24

-"İktidar yorgunluğuna prim vermiyoruz" KIZILCAHAMAM (A.A) - 15.10.2011 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, iktidar yorgunluğuna zerre kadar prim vermediklerini belirterek, ''Zira gücümüzü milletten alıyoruz'' dedi. Erdoğan, AK Parti'nin, kuruluşundan bu yana geleneksel olarak düzenlediği ve milletvekilleri, parti kurucuları, MKYK üyeleri, MYK üyeleri ile Bakanlar Kurulu üyelerinin katıldığı toplantının açılışında yaptığı konuşmada, AK Parti ile başlayan ve güçlü bir gelenek haline gelen istişare toplantılarının en verimli, en bereketli toplantıları olduğunu ifade etti.  Partinin kurucu kadrolarıyla, meclis grubuyla, parti teşkilatının ana kademeleriyle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyduğunu dile getiren Erdoğan, ''Bu vesileyle yol arkadaşlarımızın eşlerini, çocuklarını, ailelerini de saygıyla selamlıyorum. Çünkü onlar bizim arkadaşlarımızın en yakın yol arkadaşları olarak, bu dava için büyük fedakarlıklar gösteriyorlar'' dedi. Erdoğan, toplantıda bulunmayan arkadaşlarına da selamlarını iletti.  ''Yeni bir dönemin, yeni bir maratonun başındayız. Alnımız ak, yüzümüz ak olarak milletimizin huzurundayız'' diyen Erdoğan, bugüne kadar Türkiye'nin imar ve inşası yolunda Türkiye'ye büyük eserler kazandırdıklarını söyledi. Şimdi daha büyük eserler kazandırmak için güçlerini, enerjilerini topladıklarını ve yeniden koşmaya başladıklarını ifade eden Erdoğan, ''Bu maratonun sonunda da milletimize altın madalya getireceğiz, bayrağımızı onurla göndere çekeceğiz'' diye konuştu. İktidarlarından önceki döneme de değinen Erdoğan, şöyle konuştu:  ''Türkiye uçurumun kenarına getirilmişti, siyaset kurumunun takat ve dermanı kalmamıştı, demokratik mekanizmalar kilitlenmişti, ülkemiz krizden krize sürükleniyordu. Hamdolsun, iş başına geldiğimiz ilk günden itibaren ülkemiz ayağa kalktı. AK Partiyle geldi büyüme ve gelişme. AK Parti ile 'kriz' kavramı adeta tarih oldu. 9 senelik iktidarımızda geriye doğru tek bir adım atmadık. Sürekli ileri bir demokrasi için, ileri bir hukuk düzeni için, sürekli refah ve toplumsal huzuru artırmak için alın teri döktük ve bugünlere geldik. AK Parti ile birlikte, Türkiye çözümsüz görünen sorunların üstesinden geldi, demokratik istikrar oturdu, ekonomi ile birlikte halkımızın ekmeği, aşı büyüdü. AK Parti ile birlikte Türkiye'nin sözü bütün dünyada dinlenir oldu, saygınlığımız en üst düzeye çıktı.'' Erdoğan, şimdi, bütün enerjilerini toplayarak yeni bir başlangıç yaptıklarını vurgulayarak, şunları söyledi:  ''İktidar yorgunluğuna zerre kadar prim vermiyoruz, zira gücümüzü milletten alıyoruz. 'Yaşasın millet' diye girdiğimiz yolda ülkemizin yeni hedeflerine milletimizle beraber yürüyor, beraber koşuyoruz. Nice engeller, nice barikatlar aştık. Sayısız tahkir ve tezyife muhatap olduk ama yolumuzdan dönmedik. 'Bu şarkı burada bitmez' dediğimizde yüreklerimizde bu ülke için büyük bir aşk ve heyecan vardı. Ondan önce de sayısız tuzakla karşılaştık, ondan sonra da yolumuza sayısız barikatlar kuruldu, duvarlar örüldü. Ama Allah'ın lütfu ile o şarkı orada bitmedi ve giderek milletimizin gönlünde yankılandı. 'Kimsesizlerin kimi olmak' gibi ulvi bir idealle çıktığımız yolda daima milletimizle el ele, gönül gönüle olduk. Büyük milletimizin teveccühü ile partimizi kurduğumuz gün, 'bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' dedik ve Allah'a şükür geride bıraktığımız 9 yılda hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Ne siyaset eskisi gibi oldu, ne de devlet mekanizması eskisi gibi işledi. AK Parti ile beraber Türkiye'nin bütün göstergeleri pozitif istikamete çevrildi. Türkiye, dünyanın yıldızı en parlak ülkeleri arasına girdi.  Yolun başı ile bulunduğumuz yeri sürekli hatırlıyor ve hatırlatıyorum çünkü zeminimizi asla unutmamak zorundayız. Unutmayalım ki zeminlerini unutanlar, söylem ve eylem tutarsızlığına düşmeye mahkum olurlar. Tutarsızlığa düşenler siyasetten tasfiye olmaya mahkumdurlar. Biz ise milletin önüne düşmedik. Hiçbir zaman millete 'düşün peşimize' demedik ve bu psikoloji içinde olmadık. Biz, 'Türkiye'de bundan böyle, millet siyasetin arkasından gitmeyecek, siyaset milletin arkasından gidecek' derken bunu bütün içtenliğimizle söyledik ve bu anlayıştan vazgeçmedik.''  -''Adalete, paylaşıma, kaliteye odaklanmalıyız''- Erdoğan, başarının nihai hedefleri olmadığının altını çizerek, Türkiye'nin gücünü toplaması, güçlü bir irade oluşturması halinde imkansız görülen sorunların çözüleceğine bütün yürekleriyle inandıklarını söyledi.  İktidara gelmeden 3 Kasım 2002 seçimleri öncesindeki birinci kuruluş yıl dönümlerinde, ''Bir daha bugünlere dönmemek için çıtayı biraz daha yükseltiyor ve tek başına iktidar yetmez diyoruz. 14 Ağustos 2001 itibariyle, Türkiye'nin istikrarı, devletimizin itibarı, halkımızın mutluluğu için AK Parti olarak hedefimiz yüzde 50 diyoruz'' dediklerini anlatan Erdoğan, bugün o hedefe ulaştıklarını belirtti.  Erdoğan, 12 Haziran 2011 genel seçiminde bütün partilerin toplamından daha fazla oy aldıklarına işaret ederek, şöyle devam etti:  ''İftiharla söyleyeyim ki seçimden sonra da yükselişimiz devam ediyor. Ne kadar hamdetsek, ne kadar şükretsek azdır. Aynı gün bir şey daha söyledik; 'AK Parti Türkiye partisi değil, dünya partisi olacak' dedik. Hamdolsun AK Parti dünya partisi oldu. Geldiğimiz noktada ise kendimizi yenilemek zorundayız. Zira, siyasetimizi sadece rakamlarla ifade edemeyiz, ölçemeyiz. Bize göre, asıl olan kemiyet değil keyfiyettir; asıl olan nicelik değil, niteliktir. Bizim adalet ve kalkınma idealimiz hiçbir zaman maddi refahla, ekonomik göstergelerle, istatistiklerle sınırlı bir tasavvur değildir.  Bakınız, şu gerçeği özellikle ifade ediyorum; ahlaki zemin esas alınmadan, adalet olmadan, paylaşma olmadan evrensel değerler sistemi esas alınmadan adalet sağlanamaz. Adaletin, paylaşmanın esas alınmadığı bir kalkınmanın ise bize göre hiçbir anlamı yoktur. Geride bıraktığımız iki dönemi 'aksiyon dönemi' olarak isimlendirirsek, 2023 hedeflerimize varmak için önümüzdeki dönemi çok daha farklı bir anlayışla yönetmek zorundayız. Bireye, aileye, topluma ve toplumsal dokuya daha ziyade özen göstermek durumundayız. Kısaca, yeni dönemde adalete, hakkaniyete, paylaşıma, kaliteye daha çok odaklanmaya mecburuz. Bunu kentleşmeden eğitimin kalitesine kadar hayatın her alanını kastederek söylüyorum.''