Ali Atıf Bir, Hürriyet gazetesinin poşetine girmesini istedi ve ekledi: “Bu tür iğrenç gazetecilik kendini imha etmeli!”
İşte Ali Atıf Bir’in yazısı;
Şaka yaptığımı sanıyorsunuz değil mi? Kesinlikle şaka yapmıyorum. Pazar günü Hürriyet Pazar'da yer alan Ayşe Arman-Hıncal Uluç röportajı kesinlikle iğrençti...
Konusu Hıncal Uluç'un cinsel deneyimleri olan röportajı sonuna kadar ben bile okuyamadım resmen midem bulandı. Röportajı okumayı kestiğim yer "Kız sevişmeyi istiyorsa seviştik, ...... istiyorsa ......" bölümü. Ondan sonra "Yuh artık bu kadar da fazla" deyip elimden gazeteyi bıraktım. (Sürekli bir bırakış mı ona tam karar vermiş değilim... Hâlâ umutlarımı yitirmiş değilim!)
Ayşe Arman hâlâ 20 yıl önceki Aktüel dergisi taktikleri ile okur kapmaya, ilgi uyandırmaya, konuşturmaya çalışıyor "Biz de hâlâ zokayı yutup salak gibi köşemizi ona ayırıyoruz!" İyi de Hürriyet sınırlı sayıda insanın aldığı haftalık bir dergi değil ki, bazen çocukların okumayı söktükleri günlük bir aile gazetesi. En azından iddiası bu!
Hecelerken Hıncal Amcası'nın sıpa muhabbetini bir çocuk nasıl algılar acaba?
"Babacım Hıncal Amca sizin annemle yaptığınızı az daha bir sıpayla yapacakmış? Sıpa ne babacım?"
Yayınlar niye poşete girer? Küçükleri muzır neşriyattan korumak için? Eğer Ayşe'nin röportajı da muzır değilse ne muzır olabilir ki?
Hangi gazeteci, hangi köşe yazarı tasfiye olur hangisi olmaz o biraz karışık ama bu tür iğrenç gazetecilik kendini imha etmeli! Nokta.