Tamer Karadağlı eski eşi Arzu Balkan ve hayatına dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Çalkantılı bir dönemin ardından boşandığı eşi Arzu Balkan’la yeniden bir araya gelen Tamer Karadağlı üç yıl süresince yaşadığı sıkıntıları Hürriyet'ten Sema Eren'e anlattı.
Biz sorarız, siz dürüst de olabilirsiniz, yalan da söyleyebilirsiniz...
- Tabii... Herkes yalan söyler. Bizim mesleğimizde dürüst kimse yok...
Öyle mi!
- Ne yapmamızı bekliyorsunuz? Diyelim ki bir arkadaşımız çapkınlık yaparken yakalandı... O adam, “Evet çapkınlık yaparken yakaladınız beni, aman karıma söylemeyin” mi diyecek? Tabii ki, “hayır” diyecek... En azından zaman kazanmak için... Sizin elinizde belgeniz varsa, yayınlarsınız. Ama o adamdan dürüst olmasını bekleyemezsiniz.
Bugüne kadar dürüst oldunuz mu?
- Evet, en azından sizinle her konuşmamda dürüsttüm. Ayrıca bir şeye cevap vermiyor olmam, o şeyi kabullendiğim anlamına gelmez ki.
Dürüst olmadığınız anlar da oldu...
- Yanlış olan ne, hata ne, dürüst olmak ne? Dürüst olmak, “Efendim evliydi, ama bir kadınla ilişkiye girdi, dürüst olmadı” mı demek? Ne yapayım, gönül bu! Ne yapmalıydım, gönlüme taş mı basmalıydım? Yapmadım. Ne oldu, karım beni boşadı, çocuğumdan ayrı yaşamak zorunda kaldım, bunun hesabını da kimseye vermem. Koçlar gibi yaşadım. Cezasını da ben çektim! O zaman kimse bir şey söyleyemez. Bir tek karım Arzu bana bir şey söyleyebilir. O da boşadı... Başka kimseye laf düşmez. Bedelini ödedim, acısını da çektim. Bazen insanlar tercihlerde bulunur. O dönem, öyle bir tercih yaptım ve boşanmak durumunda kaldım.
Bütün bu yaşadıklarınıza 40 yaş sendromu diyebilir miyiz?
- Her şey olabilir. Bunu sadece basit bir gönül ilişkisi diye algılamak, benim gönlüme ve aklıma yapılan bir hakarettir. Bunun bir sürü dinamiği olabilir. 40 yaş sendromu, çocuğun dünyaya gelmesi, onun baskısı her şey olabilir. Ve yaşadıklarım bir kaçış noktası olabilir. Ama bu kaçış noktası birilerini üzmek adına değildir. Ben Arzu’yu üzmek adına yapmadım. Ya da Deniz Uğur’u üzmek için böyle bir şey yapmadım. Ne yazık ki herkes üzüldü, fakat bu bilinçli bir şey değildi. Ben de çok üzüldüm. Hatta en çok üzülen ben oldum. İnsanlar zaman zaman hayatlarında belli dönemler yaşarlar. Ve bu dönemleri yıkıcı geçirirler. Benim hayatımda da bu çok zor bir dönemdi. şimdi geride bıraktım...
Yani bir anda her şeyi bozmak istediniz ve bozdunuz...
- Aynen öyle. Ben öyleyim. Bir şeyleri çok güzel yapabilirim, sonra acayip bir şekilde bozarım. Huzursuz bir adamım. Çok iyi giden bir şeyin ağzına s...bilirim. Öyle de yaptım zaten. Çok güzel bir ev, araba, işim, ay ne güzel, hayat çok güzel, laylay lom... Ben böyle bir adam değilim. Bu bana battı. Daha doğrusu o rahatlık bana battı ve kendimi en rahatsız duruma düşürdüm.
Yaşadıklarınızdan pişman mısınız?
- Yaşadığım hiçbir şeyden pişman değilim. Olgunlaştım ve büyüdüm. Kızım Zeyno’yla beraber ben de öğreniyorum, büyüyorum. Onunla vakit geçirmenin tadına varıyorum. Bu, olaya nereden baktığınızla alakalıdır. Yani, “çocuk ağlaması beni çok sıktı” da diyebilirsiniz, “Allah’ım ne kadar güzel ses” diye de bakabilirsiniz. Ben daha pozitif bakmaya gayret ediyorum.
Kızınız dünyaya geldiğinde böyle bakmıyor muydunuz?
- Bu çocuğa bağlı değil ki. Genel anlamda sıkılmışlık olabilir. Kendimden çok sıkılan bir adamım. Her şeyden sıkılabilirim.
Peki, evliliğinizde de belli ki çok sıkılmışsınız. Bir arayış içine girmişsiniz. Bunu hissettiğiniz an, dürüst olup boşanmayı ya da başka bir formül bulmayı neden tercih etmediniz? Yasaklar tatlı mı geliyor?
- Yasaklar herkese tatlı gelmez mi, gelir. Bir de, evliyken bir adamı ya da bir kadını hayal etmek bile zihinsel anlamda zina kabul edilmiyor mu? Ediliyor... Bu da aynı şey. Hiçbir farkı yok. Başka birini düşündüğün, iç geçirdiğin anda bitti. Hepimiz bunu düşünüyoruz. Ama her düşündüğümüzü gidip eşimize söylüyor muyuz? Hayır!
“Ne hoş adam, kız” dersiniz ve bir saniye sonra unutursunuz. Ama unutmazsanız sorun var demektir...
- Bunun bir dinamiği, kuralı yoktur. “Şu raddede partnerine söylemelisin” diye bir şey yok. Hiç “keşke söyleseydim” dediğim olmadı. Ne yaşamam gerekiyorsa, onu yaşadım. Ayrıca ben duygularımı sıradan bir insan gibi yaşamayabilirim. Eğer öyle bir tavrım, tarzım olsaydı, bu mesleği yapamazdım.
Şu psikoloji var mıydı: “O benim karım, o birinci kadın, çocuğumun anası, o burada dursun, ama ikinci kadınlar da olsun.”
- Birinci kadın durumu vardır tabii. Sadece Türkiye’de değil, dünyada da böyle. Yok diyen yalan söylüyor. Benim babam da böyleydi. Çapkın bir adamdı. Amcam evliydi ve 35 yıldır devam eden başka bir ilişkisi de vardı.
Desenize genlerde var...
- Genlerde değil, muhtemelen sizin babanız da öyleydi. şuna inanabiliyor musunuz, bir adam sadece tek bir kadını tanıyor... Bu doğaya aykırı... Benim babam, senin baban ya da diğer babalar biri sürü kadınla sevişti. Böyle bir gerçek var. Bunun aksini düşünmek, sadece kendini kandırmaktır. Kadın hayatında her zaman en güçlü erkeği arar. Hayvanlar dünyasında da öyledir. Erkek avlanır ve döllemekle mükelleftir. Bu bizim kötülüğümüzden değil. Kodlanmamızdan kaynaklanan bir şey. “Bunun arkasına saklanmaya gerek yok” da diyebilirsiniz. Bu saklanılacak bir şey değil ki, bu bir gerçek. Gerçek tektir, değişmez.
Peki... Arzu Hanım da bu krizi iyi yönetti, hiç çirkinleşmeden, saldırganlaşmadan... Öyle değil mi?
- Tabii ki. Arzu kendinden çok emin bir kadındır. Kendine çok güvenir. ınsanların aldıkları aile terbiyesi, ilişki içinde değil, ilişki bittikten sonra ortaya çıkar. Biten ilişkinin arkasından konuşmak bana çok onursuzca geliyor.
Tamer Karadağlı, Arzu Balkan tarafından affedildi mi?
- Ne demek affedilmek? Ben kimseden özür dilemiyorum. Bir şeyler yaşandı ve bitti. Ben öyle gidip ayaklarına kapanıp da “ne olur beni affet” diyecek bir adam değilim. Bu ilişki devam eder, etmez. Bir kehanette de bulunmuyoruz. Sadece kızımızın geleceği adına çok iyi bir iletişim kurduk. Eskisinden daha sağlam ve daha sakin, huzurlu bir iletişim içerisindeyiz.
Sadece çocuğunuz için mi bir aradasınız Arzu Hanım’la?
- Tabii ki değil. Arzu erdemleri saymakla bitmeyecek biri... Bizim piyasamızda evlilikler çok zordur. Sizin hayatınızı kolaylaştıracak, yanınızda sağlam duracak bir kadın bulmak çok daha zordur. Ve bunları bazen krizler yaşamadan göremezsiniz.
Sevgili misiniz, aşık mısınız?
- Aramızdaki bütün bağların çok güçlendiği kesin. “Biz şimdi sevgiliyiz” diye bir şey yok. Bu başka bir şey, isimlendirmek de çok zor. Bu, her önüme gelenle beraber olacağım demek değil. Hayatımda kimse yok... Gecelik, üç gecelik ilişki bile yok. şu anda bunu yaşamak istiyorum, kendimi dinliyorum. Kendimle olmak, kızımla olmak çok hoşuma gidiyor. Bu dönemi böyle geçirmek istiyorum. Bir heyecan aramıyorum. Ve şu anda beni kızımdan başka hiçbir şey heyecanlandırmıyor. Yarın öbür gün heyecanlandırır mı, bilemem.
Arzu Hanım sizi şu an heyecanlandırıyor mu?
- O beni her zaman heyecanlandırmıştır. Son derece zeki, insanın birlikte olmaktan keyif duyacağı, mutlu olacağı biri. Allah birçok erkeğe Arzu gibi kadın versin. Sağlam duran, bu kadar dirayetli kadın çok azdır.
Birlikte mi yaşıyorsunuz?
- Hayır... Ayrı evlerde yaşıyoruz. Bunun yapboz oyunu olmadığını düşünüyorum. Biz şu an “Sorunlarımızı halledelim, sonra bakalım” diyoruz. O yüzden hiçbir şey için acele etmiyoruz.