DW: Sayın Kaddik, gazeteci Viktoria Marinova'nın öldürülmesinin mesleğiyle bir bağlantısı var mı yoksa âdi suçlar kapsamına giren bir cinayet mi? Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Daniel Kaddik: Ne olduğunu henüz kesin olarak söyleyemeyiz. Polis, Viktoria Marinova'nın tecavüz edilip hunharca öldürüldüğünü açıkladı. Ancak ilginç olan, Bulgaristan'da sivil toplumun hemen her kesiminin bu olaya odaklanması ve cinayetin perde arkasında siyasi bir motifin olabileceğine dair kimsenin bir şüphesinin bulunmaması. Bunun bir aşk cinayeti ya da benzeri âdi bir vaka olduğu ortaya çıksa bile, bizim asıl yoğunlaşmamız gereken mesele şu: Bulgaristan'da basın özgürlüğü o kadar dibe vurmuş durumda ki, hemen herkes cinayetin siyasi bir bağlantısı olduğunu düşünüyor.
"Bulgaristan basın özgürlüğünde AB sonuncusu”
Siz Bulgaristan'da basın özgürlüğünün durumunu uzun süredir gözlemliyorsunuz. Durum neden bu kadar vahim?
Bulgaristan, dünya genelinde basın özgürlüğü endeksinde 111'inci sırada. Bu, sadece AB ülkeleri arasında değil, Balkanlar genelinde de en kötü tablo anlamına geliyor. Bunun pek çok nedeni var. Bir tarafta sadece kağıt üstünde özgür görünen basın kuruluşları var. Ancak sahiplerine baktığımızda giderek merkezîleşen bir yapıya büründüklerini görüyoruz. Medya kuruluşları birkaç kişinin tekelinde. Reklam ve ilân piyasası işlemiyor. Finansmanın büyük bir bölümü AB'den gelen ve bakanlar kurulunun onay verip tahsis ettiği paralarla sağlanıyor. Böylece basında güçlü bir otosansür mekanizması oluşuyor. Diğer tarafta ise çok yaygın bir rüşvet ağı mevcut. Bu da basın mensuplarının ve özellikle de araştırmacı gazetecilerin sık sık tehdit edilmesine neden oluyor.
Viktoria Marinova televizyon programında, çeşitli araştırma dosyalarıyla öne çıkan bir internet sitesinin ortaya çıkardığı bir olayı işlemişti. Friedrich Naumann Vakfı'nın bu siteyi kısmen desteklediği söyleniyor. Bu doğru mu?
Bivol adlı internet sitesinin araştırmacı gazetecileriyle işbirliği yaptığımız doğru. Bulgaristan'da vergi geliri savurganlığına dair somut olayları ortaya çıkaran bir "kara kitap” çalışmamız var ve bu çerçevede yerel gazetecilerle işbirliği yapıyoruz. Bunlardan biri olan Dimitar Stojanov, Rumen bir meslektaşıyla birlikte birakç hafta önce tutuklandı. Her ikisi de AB'den gelen ödeneklerin israf edilmesi ve yolsuzluklarda kullanılmasını araştırıyordu.
"Bulgaristan'a sorumlulukların hatırlatılması gerekiyor”
Bulgaristan'da medyanın gelecekte nasıl bir gelişme sergilemesini bekliyorsunuz? Eğer hâlâ mevcutsa, serbest gazeteciler dışarıdan ne gibi yardımlar bekleyebilir ve alabilirler?
Basın özgürlüğü konusunda fazla bir gelişme olmasını beklemiyorum. Uluslararası Basın Enstitüsü, Başbakan Boyko Borissov'a sert bir mektup göndererek, gazetecilerin korunması ve daha fazla basın özgürlüğü konusunda ihtarda bulundu. AB üyeliğinden sonra ülkede basın özgürlüğünün sürekli gerilediğini görüyoruz. Ne yazık ki olumlu bir gelişme göremiyorum. Hatta durum o kadar vahim ki, Radio Free Europe (Özgür Avrupa Radyosu) Bulgaristan'a geri döndü.
Avrupa Birliği, bir yandan basınla ilgili mali teşviklerin nerede kullanıldığını sorgulayabilir. Diğer yandan üye ülkelerin, basın özgürlüğünün teminatı konusunda açık bir beyanda bulunmaları gerekiyor. Bu, gerekirse Bulgaristan'a da sorumluluklarının hatırlatılması anlamına geliyor.
Üçüncü ve belki de en önemli nokta, bir Avrupa kamuoyunun oluşturulması gerekiyor. Son cinayet vakası Avrupa medyasında da yer alıyor. Ancak muhtemelen saman alevi gibi geçici olacak. Konu gelecek hafta gündemden düşecek ve Bulgaristan ile kimse ilgilenmeyecek. Oysa gerek AB gerekse Troyka üyesi olan Bulgaristan, sürekli Avrupa kamuoyunun odağında olmalı. Aksi halde basın özgürlüğü ya da yolsuzluklarla mücadele gibi alanlarda hiçbir ilerleme kaydedilemez.
Daniel Kaddik, Friedrich Nauman Vakfı'nın medya uzmanı ve Sofya Bürosu'nun yöneticisidir.
Alexander Andreev
© Deutsche Welle Türkçe