-"Birbirimizi asırlardır değiştirmedik" İSTANBUL (A.A) - 02.10.2011 - Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'de farklı inanç gruplarının yaşadığına işaret ederek, ''Birbirimizi asırlardır değiştirmedik, değiştiremedik, asırlarca da değiştiremeyiz, ama birbirimizi olduğu gibi kabul edip, birbirimize saygı duyup, birbirimizle helalleşip ortak paydalarımızda birlikte ter dökmeye başladığımız zaman hepimiz kazanıyoruz'' dedi. İstanbul Süryani Ortodoks Metropolitliği'nin, İstanbul, Ankara ve İzmir Süryani Ortodoks Cemaati Ruhani Lideri ve Patrik Vekili Mor Filüksinos Yusuf Çetin'in Metropolit oluşunun 25. yıl dönümü dolayısıyla verdiği resepsiyon Hilton Oteli'nde gerçekleştirildi. Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, burada yaptığı açıklamada, Yusuf Çetin'in 25. yıl dönümünü kutlayarak, katılımcılara Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın selamlarını iletti. Salonda farklı inançlara sahip insanların olduğuna dikkati çeken Bağış, ''Türkiye'nin bütün zenginliklerinin temsil edildiği bu odada, aslında ne kadar geniş bir kültüre sahip olduğumuz, ne kadar büyük bir millet olduğumuz, dünümüz gibi geleceğimizin de ne kadar parlak olduğunu bir kez daha yerinde gözlemlemiş oluyoruz'' dedi. Bağış, Fener Rum Patriği Bartholomeos'un Çetin'e 25. yıl dönümü nedeniyle hediye verirken duygu dolu anlar yaşadığını belirterek, şunları söyledi: ''Bartholomeos'un biraz evvel burada hepimizi duygulandıran kendi aralarındaki o duygu, aslında bu ülkedeki 74 milyon vatandaşın birbirine beslediği duygudur. Asırlardır bu topraklarda birlikte yaşıyoruz, soframızı, acımızı ve mutluluğumuzu paylaşıyoruz. Dertlerimiz paylaştıkça azalıyor, mutluluklarımız da paylaştıkça çoğalıyor. Allah ülkemizin birlikteliğini ve beraberliğini nazardan, fitneden ve bizi birbirimize düşürmek isteyenlerin şerrinden korusun.'' Görevi gereği Türkiye'nin her biri ayrı bir zenginliği olan farklı inanç gruplarıyla sık sık biraraya geldiğini vurgulayan Bağış, şöyle konuştu: ''Onların meselelerini dinlemeye çalışıyorum. Burada şunu itiraf etmek istiyorum: Her biraraya geldiğimizde yeni bir şeyler öğreniyorum. Bu öğrendiklerimin kendi mesleğimi yerine getirirken sadece bana değil, ülkemin küresel imajı açısından da çok önemli olduğunu görüyorum. Yusuf Bey'den öğrendiğim bir hassasiyeti sizlerle de paylaşmak istiyorum. Bir görüşmemizde demişti ki, 'Sayın Bakan siz bilerek ya da bilmeyerek bazen bizi kırıyorsunuz'. Kendisine, 'Sizi kırma gibi bir niyetimiz olamaz' dedim. 'Siz 'gayrimüslim' tabirini kullandığınız zaman biz üzülüyoruz' dedi. 'Bunun sizi üzen bir tarafı mı var?' dedim. Hz. İsa'nın anadili olan Aramice'de 'Müslim' kelimesinin 'inanan', dolayısıyla da gayrimüslimin 'inanmayan' anlamına geldiğini bilmiyordum. Bunu Yusuf Bey'den öğrendikten sonra reform izleme grubumuz ile birlikte, İç ve Dışişleri ile Adalet Bakanlarımızla paylaştım. O gün aldığımız bir kararla artık bütün devlet yazışmalarında 'farklı inanç grupları' tabirini kullanmaya başladık. Eminim her biriniz takip etmişsinizdir. Ramazan ayının 28'inci gecesinde, Cumhuriyet tarihinin bir ilkini yaşadığımızda, 162 farklı inanç grubunu temsil eden vakıflarımızın ortak daveti olan iftarda, Sayın Başbakanımız da hep 'farklı inanç grupları' tabirini kullandı. Artık bu dilimizde yer etti. İşte bu benim sadece bu toplantıların birinde öğrendiğim sadece küçük konulardan bir tanesi oldu, ama şu bir gerçek ki biraraya geldikçe, bir arada oldukça birbirimizi daha çok tanıyoruz. Birbirimizi tanıdıkça inanın birbirimizi daha çok seviyoruz. Aslında hepimiz, bu ülkenin dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olması için kalplerimizin birlikte attığını fark ediyoruz. Hepimiz bu ülkeye birlikte hizmet ederek, bu ülkede her birimizin çocuklarının huzur içerisinde kendinden emin yarınlara ilerlemesini arzu ediyoruz. Birbirimizi asırlardır değiştirmedik, değiştiremedik, asırlarca da değiştiremeyiz, ama birbirimizi olduğu gibi kabul edip, birbirimize saygı duyup, birbirimizle helalleşip ortak paydalarımızda birlikte ter dökmeye başladığımız zaman hepimiz kazanıyoruz. Ben bugün aranızda olmaktan bu yüzden çok gurur duydum.'' -Süryani Ortodoks Cemaati Vakfı Başkanı Altınışık- Süryani Ortodoks Cemaati Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Altınışık da Yusuf Çetin'in 25 yıl önce Metropolit unvanını aldıktan sonra Süryani Ortodoks cemaatine hizmet vermek için İstanbul'a atandığını söyledi. Süryani Ortodoks Kilisesi geleneğinde Metropolit olma yaşı 35 olmasına rağmen, Çetin'in henüz 32 yaşındayken özel bir kararla Metropolit olarak atandığını belirten Altınışık, ''Sayın Metropolitimiz, uzun yıllara dayanan dini öğrenim süreciyle elde ettiği teolojik bilgiler, aydın insanlarla kurduğu samimi dostluklar ve sizler gibi engin deneyime sahip şahsiyetlerden edindiği birikimler sayesinde donanımlı bir ruhani lider olmayı başarabilmiştir'' dedi. Altınışık, Çetin'in Türkiye Cumhuriyeti mensubu olmaktan gurur duyduğunu vurgulayarak, ''Metropolitimiz, tüm ayin ve dualarında ülkemizin başarısı için duacı olduğunu, gençlerimizin yanlış yollara ve yanlış fikirlere kapılmaması için büyük uğraşlar verdiğini, yasalara ve kanunlara sıkı sıkıya bağlı birer vatandaş olmaları gerektiğini her zaman telkin ettiğini iftiharla görmekteyiz'' diye konuştu. İstanbul Süryani Ortodoks Cemaati olarak Türkiye'nin Avrupa Birliğinde yerini alması için tüm destekleri verdiklerini dile getiren Altınışık, şunları kaydetti: ''Nitekim Avrupa Birliği ile müzakerelerin sürdüğü bu dönemde, bizleri ziyaret eden Avrupa Birliği yetkilileri ile yaptığımız her görüşmede ülkemizin bir an önce Avrupa Birliğine alınması gerektiğini ısrarla vurgulayarak, bu kararlılığımızı sürekli göstermekteyiz. Sayın Avrupa Birliği Bakanımız Egemen Bağış'ın bu yöndeki azimli ve başarılı çalışmalarını kuvvetle alkışlamaktayız. İnanıyoruz ki, bu çalışmalar bir gün semeresini verecektir.'' -Süryani Ortodoks Cemaati Ruhani Lideri Çetin- İstanbul, Ankara ve İzmir Süryani Ortodoks Cemaati Ruhani Lideri ve Patrik Vekili, Metropolit Mor Filüksinos Yusuf Çetin de medeniyetlerin ve farklı kültürlerin kucaklaştığı dünya kenti İstanbul'da Süryani cemaatinin geçmişinin çok eskiye dayanmadığını söyledi. Çetin, 28 Eylül 1986'da Patrik Moran Mor İğnatiyos I. Zakka Ayvaz tarafından İstanbul'a atandığını ve kendisinin İstanbul'a atanan ilk Süryani Metropoliti olduğunu belirtti. Dualarının her zaman Türkiye'nin kalkınması, birlik, beraberlik ve huzur içinde ülkede yaşayan tüm insanların mutluluğu için olduğunu ifade eden Çetin, ''Rab Allah, ülkemizi ve dünyamızı doğal afetlerden, savaşlardan ve her türlü olumsuz olaydan kayra ve merhametiyle korusun. İnsanlar arasında sevgi ve barışı egemen kılsın'' dedi. Konuşmaların ardından Besim Tahincioğlu'nun şefliğinde kilise korosu Aramice ve Türkçe ilahiler seslendirdi. Bu arada, bir gazeteci Yusuf Çetin'e, Milli Eğitim Bakanlığı onaylı ders kitaplarında Süryaniler hakkında ''isyancı'' gibi ibarelerin geçtiğini ve Süryani liderlerin konuya ilişkin açıklama yaptığını hatırlatarak, düşüncelerini sordu. Çetin, şunları söyledi: ''Süryaniler Osmanlı döneminde olsun, Cumhuriyet kurulduktan sonra olsun her zaman kendilerini devletin yanında ve bu ülkenin bir parçası olarak görmüşler. Kendi cemaatim için konuşuyorum, hiçbir zaman isyan etmemiş, ayaklanmada bulunmamış. Tam tersi ülkemizin birlik ve beraberliği için her zaman canımızı ve kanımızı vermeye hazırız. Dün de bugün de yarın da...Bu ifadelere tabii mutlaka tepkiliyiz. Bunu çok yanlış görüyoruz ve en yakın zamanda bunun düzeltilmesini istiyoruz. Kendi cemaatim ve kilisem adına konuşuyorum tabii.'' Geceye, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, Süryani Katolik Cemaati Lideri Yusuf Sağ, Türkiye Ermenileri Patrikliği Genel Vekili Episkopos Aram Ateşyan, Türkiye Musevileri Hahambaşı İshak Haleva'nın da aralarında bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.