-"BAŞBAKAN BAKANLARININ YOLSUZLUK YAPTIĞINI AÇIKLADI" ARDAHAN (A.A) - 24.05.2011 - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir başbakan çıktı, 'benim bakanlarım yolsuzluk yaptı ben de onları milletvekili listelerine almadım' dedi. Böylece bir hükümetin bakanlarının yolsuzluk yaptığını bu ülkenin Başbakanı açıkladı'' dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin Ardahan'da düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, AK Parti hükümetini eleştirerek, ''9 yıldır ülkeyi perişan ettiler. Yoksul sayısı arttı, işsiz sayısı arttı. Çocuklar yatağa aç giriyor. Evlerde huzur kalmadı. Boşanma davaları arttı, hapse giren yurttaşlarımızın sayısı da arttı'' diye konuştu. ''AKP hükümeti son 9 yılda 49 tane yeni hapishane yaptı. Evet 49 tane... Yeni hapishane yapacağına 49 tane yeni fabrika yapsaydınız gençlerimiz gidip çalışsaydı üretseydi emek harcasaydı kazansaydı evine alın teriyle kazandığı ekmeği götürseydi günaha mı girmiş olurlardı'' diyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Onlar fabrika değil hapishane sözü verdiler. Onlar fabrika değil, hapishane açtılar. Halkın iktidarında hapishane değil, fabrika olacak. İşsizlik değil, iş olacak. Aşsızlık değil, aş olacak. Sizin için çalışacağız, sizin için üreteceğiz. Hemen üstümüzde dershane var. Dershanede gençlerimiz var. 'YGS yaz Tayyibe gönder şifre cebine gelsin' diyorlar duydunuz mu. 1 milyon 700 bin çocuğumuzun emekleriyle oynadılar. 1 milyon 700 bin çocuğumuzun geleceğiyle oynadılar.'' Bu sırada vatandaşların ''Şifreci Tayyip'' diye bağırmaları üzerine Kılıçdaroğlu, ''Ben onun şifreci olduğunu biliyorum zaten. Onun gizli gündemi var. Ama ben onun şifresini çözdüm, itiraflara başladı. Daha çok şey itiraf ettireceğim ona. 'Benim bakanlarımdan bazıları yolsuzluk yaptılar diye onları milletvekili listelerine almadım' diyorsun. Ben de dedim ki 'çık o yolsuzluk yapan bakanların açıkla.' İsimlerini de verdim. 'Benim içişlerime karışma' diyor. 'Bizim partinin içişlerine karışma' diyor. Ben senin içişlerine karışmıyorum. Ben, 'yolsuzluk yapan bakanlarını açıkla' diyorum. 'Kul hakkı yiyen bakanların kimse öğrenelim' diyorum. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir başbakan çıktı, 'benim bakanlarım yolsuzluk yaptı ben de onları milletvekili listelerine almadım' dedi. Böylece bir hükümetin bakanlarının yolsuzluk yaptığını bu ülkenin Başbakanı açıkladı. Diyorum ya Allah büyüktür şifresini çözdüm, daha çok itiraf edecek.'' -KILIÇDAROĞLU'NUN HAKKARİ'DEKİ AÇIKLAMASI- Bu arada Kılıçdaroğlu, Ardahan'dan helikopterle Iğdır'a gitmek üzere 75. Yıl Cumhuriyet Stadı'na geldiğinde burada bir gazetecinin Hakkari'de yaptığı açıklamayı hatırlatması üzerine, açıklamasının çarpıtıldığını söyledi. ''Ne söyledim orada? Ayrışma süreci değil, öyle bir şey söz konusu değil'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''AB'nin kabul ettiği koşullarda, evrensel koşullarda yerel yönetimleri, yerel belediye başkanlarını kim seçiyor? Halk seçiyor. Oradaki vatandaşlar seçiyor. Belediye Yasası çıkması lazım. Yerel yönetimleri biraz daha yetkilendirmemiz lazım. Bunu açın ta eskiden yerel parti programımızda var. Bütün partilerin programında var. Ama bunu AKP yapmadı. Biz yapacağız. Halkımıza güveniyoruz. Hiçbir yurttaşımız bu ülkeden ayrılmak istemiyor. Dün bana belediye başkanının odasında eski bir muhtar 'Ben ülkemi seviyorum' dedi. 'Hakkari'yi de seviyorum, İzmir'i de seviyorum. İzmir benim için neyse Hakkari de aynı o.' Aynı şeyi söylüyoruz zaten. Ayrılmak değil, bütünleşmek istiyoruz. Ayrışmak değil, bir araya gelmek istiyoruz. Siyasetçinin görevi ayrışmayı tetiklemek değildir. Tam tersine insanımıza güveneceğiz. İnsanlarımızı bir araya getireceğiz. Var olan sorunları çözeceğiz. Siyaset kurumunun görevi budur. Bu bazıları, özellikle yandaş medya, 'Efendim oralar ayrılacak mı?' bunu söyledi. 'O iller ayrılacak mı?' Kimse ayrılmak istemiyor. Biz de ayrılmak istemiyoruz. Bu güzel ülkede demokrasiyi, özgürlükleri ve insan haklarını geliştirerek daha çağdaş, daha uygar bir Türkiye yaratacağız. Baskıcı değil, özgürlükçü bir Türkiye'nin olması lazım. Herkesin karnının doyduğu güzel bir Türkiye yaratmak istiyoruz. Ama tabii ki bunu ne kadar TRT yayınlar, ne kadar kırpılır onu bilmem. Siz gönderirsiniz de mutfakta ne olur, onu bilemiyorum. Ama mutfakta bunun tamamının yayınlanmasını isterim.'' -''BÜTÜN BASKILARI DA YOK EDECEĞİZ''- Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin derdinin yandaşları olduğunu ileri sürerek, şöyle dedi: ''Yandaş nasıl köşeyi döner? 'Nasıl yargıyı ele geçiririm. Bürokrasiyi nasıl ele geçiririm. Yayınlanmamış kitabı nasıl yasaklı hale getiririm. Vatandaş telefonla konuşmasın, onu nasıl dinlerim' derdi o. Bizim derdimiz herkesin karnının doyması, herkesin huzur içinde olması, herkesin mutlu olması, bizim derdimiz de bu. Arada siyahla beyaz kadar fark var. Biz ülkemizi seviyoruz. İnsanımızı seviyoruz. İnsanımızın mutluluğu için çaba harcayacağız. Onun için yola çıktık, onun için mücadele edeceğiz. Bütün baskıları da yok edeceğiz.'' -''MİLLET MAKARNA DEĞİL, MİLLET İŞ İSTİYOR, MİLLET AŞ İSTİYOR''- Ardahan'ın Türkiye'nin en güzel illerinden birisi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Ardahan il olurken nüfusuna bakın şimdiki nüfusuna bakın. 100 binin üstünde nüfus göç etmiş. Niye göç eder bir insan? 'Türkiye büyüsün' diyorlardı. Ee, Türkiye büyüyorsa, Ardahan Türkiye'nin parçası değil mi? En güzel illerden birisi değil mi? Ee, Ardahan niye küçülüyor? Onlar büyüdüler. Onlar köşeyi döndüler. Hani bizim türkümüz varya 'Aradık hep ceplerini her taraftan para çıktı' diyor. Onlar öyle'' dedi. Vatandaşa bir sözünün olduğunu, aynı şekilde AK Parti'nin de bir sözünün bulunduğunu bildiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: ''Size sözümüz var. AKP'nin de bir sözü var. AKP'nin sözü şu: Millet çalışmasın, millet üretmesin. Bunun için de elinden ne geliyorsa yapıyor. Mazot mu? Fiyata zam yap. Gübre mi? Fiyata zam yap. İlaç mı? Fiyata zam yap. Elektrik mi? Fiyata zam yap. Millet üretmesin. Ne olacak? Suya makarnaya muhtaç olacak. Bir afişimiz vardı 'Tayyip yaz AKP'ye gönder makarna evine gelsin' diyor. Millet makarna değil, millet iş istiyor, millet aş istiyor.'' Kılıçdaroğlu, Ardahan'ın hayvancılıkta marka olduğunu belirterek, şöyle konuştu: ''Ardahan hayvancılık denince Türkiye'nin en önemli markalarından birisidir. Şimdi ben size soru soracağım, siz bana cevap verin. Ardahan'da yaylalar var mı? Meralar var mı? Çalışkan insanı var mı? Allah aşkına her şeyimiz var. Neden dışarıdan ithal et getirelim. Niye getirelim? Her şeyimiz var. AKP, 'Bizim insanımız üretmesin, bizim insanımız çalışmasın, yoksullaşsın; bir kilo makarnaya muhtaç olsun ben ona makarna vereyim. O da bana oy versin' diyor. İzlediği politika bu. Bu politikayı reddediyoruz.'' ''Bizim bir pankartımız daha var. Recep Bey'in marifetlerini anlatan güzel bir pankart daha var'' diyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: ''(Büyüksün usta. Yumurtayı akladın, feneri pakladın, serveti katladın) diyor. Ee, bunların ustalığı onun üzerine zaten. Dürüstlük üzerine ustalık olsa Kemal kardeşinizin karşısına çıkar değil mi? Çıkabilir mi? Diyor ki: Efendim bu, kameralara düşkün. Kameralara düşkün olan sensin. Hangi kasetleri çevirdiğini biliyoruz senin. Hangi numaraları çektiğini biliyoruz senin. Ha, televizyonda karşıma çıkmaya cesaret edemiyorsan. İşte Ardahan'ın meydanı gel buraya. Gelebilir mi, gelebilir mi?'' Bu sırada kalabalığın, ''Vur vur inlesin Tayyip dinlesin'' şeklinde slogan atmaları üzerine ise Kılıçdaroğlu, ''Hiç meraklanmayın ezberini bozdum onun. Kimyasını bozdum, şifresini de çözdüm'' diyerek, şöyle konuştu: ''Recep Tayyip Erdoğan ister televizyonda, ister meydanlarda ister konferans salonlarında karşıma çıkabilir mi? Çıkamaz, çünkü çıkması için üç tane şart vardır. Bir; geçmişinin temiz olması lazım. İki; kul hakkı yememesi lazım. Üç; mangal gibi yürek lazım. Bunların üçü de var mı Recep Bey'de? Var mı? Ben de biliyorum ki yok. Korkak adamdan ülkeyi yönetme bilgisi becerisini bekleyebilir misiniz? Temiz adamsan gel. Diyor ki: Ben ustayım, o çırak. Ee, gel karşıma. Ben kim usta, kim çırak millete göstereyim. Gel karşıma.'' Kılıçdaroğlu, AKP hükümetinin bir yılda yurt dışından ithal ettikleri tarım ve hayvancılık ürünleri ile ete 20 milyar dolar para ödediğini ifade ederek, ''Başkalarının çiftçisi kazansın diye pamuk getiriyorlar, buğday getiriyorlar, arpa getiriyorlar, yulaf getiriyorlar. Canlı hayvan getiriyorlar, et getiriyorlar. 20 milyar dolar ödüyorlar. 20 milyar doları başka ülkeye ödeyeceğine, 5 milyar dolarını bu ülke insanına öde. Bırak Türkiye'yi bütün Ortadoğu'yu besleriz'' diye konuştu. ''Bütün yurttaşlarımdan şunu bekliyorum: 12 Haziran'da sandığa giderken bir şeyi düşünmenizi istiyorum. Cumhuriyet tarihinde hangi iktidar yurt dışından kurbanlık koyun getirdi'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: ''Siz biliyorsunuz, ben de biliyorum, vatandaşlarımız da biliyor. AKP getirdi. O zaman sandığa giderken, arkadaş sen yurt dışından kurbanlık koyun getirdin, et getirdin, hayvancıları, besicileri perişan ettin. Perişan etmeye de devam et diyorsanız oyunuzu AKP'ye verin. Hayır, artık yeter bu ülkenin de insanları var. Bu ülkenin de üreticileri var. Onların da kazanması lazım, onların da üretmesi lazım, onların da helal para kazanması lazım diyorsanız sırtınızı AKP'ye dönün, karşıya bakın ne görüyorsunuz? Cumhuriyet Halk Partisi. Onun önüne geçtiniz. Oyunuzu vereceksiniz 13 Haziran'da halkın iktidarını kuracağız. Gidelim herhangi bir esnaftan, bakkaldan veya esnaftan bir şişe su, bir şişe süt alalım. Hangisi daha pahalı. Süt mü? Su mu? Suyun bakımını yapıyor musunuz. Ee, nasıl oluyor da bu su sütten daha pahalı oluyor? Ee, Recep'in düzeni. Her sabah halkın iktidarında kapınızı sabahın köründe polis çalmayacak. Sütçü çalacak 2 şişe süt her aileye bırakacak. Çocuklar devletin bedelini ödediği sütü alacaklar. Analar sütü ısıtacak çocuklarına içirecek ve iki yanağından öperek çocuklarını okula gönderecekler. Karnı doyacak çocukların. Süt üreticisi kazanacak, sosyal devlet ayağa kalkacak. Hiçbir çocuk aç okula gitmeyecek. Bunu yapacağız.''