Gündem
Deutsche Welle

29.12.2014 - Alman basınından özetler

Alman basınında, ISAF birliklerinin Afganistan’da görev süresinin sona ermesi, AKP’nin Konya’daki il kongresi ve Pegida oluşumuna ilişkin yorumlar göze çarpıyor:

29 Aralık 2014 13:38


Frankfurter Allgemeine Zeitung, Afganistan'da görev yapan NATO'nun Afganistan'daki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü'nün (ISAF) görev süresinin sona ermesine ilişkin bir yorum dikkat çekiyor:

“Afganistan'da uzun dönemli olarak istikrarın sağlanmasının, Batılı mali yardım yapan çevrelerin Afganistan'a olan ilgilerini çabuk kaybetmemesine bağlı olduğu kesin. Daha şimdiden Kabil hükümeti güvenliğe kaynak ayırmak için, eğitim ve sağlık harcamalarını kısmak zorunda. Ordu ve polis teşkilatının uzun bir süre daha Batı tarafından finanse edilmesi gerekiyor, aksi takdirde her ikisi de paçalanabilir ve birbirine rakip milislere ayrılabilir. Askeri bakımdan Taliban'a karşı yürütülen savaşın kazanılması mümkün değil. Ancak Taliban şu ana kadar barış müzakereleri yürütmeye hazır olduğuna dair bir irade ortaya koymadı. Askeri olarak yükselişte olduklarını düşünüyorlar. Bu ancak komşu ülke Pakistan'ın, Taliban'ın kendi topraklarına geri çekilmesini engellemesi ile mümkün olur.”

Volksstimme gazetesinde de aynı konuda bir yorum dikkat çekiyor:

“ISAF misyonu sona eriyor olsa da Afganistan'da savaş devam ediyor. Afganistan ordusunun tehlike saçan Taliban'a karşı savaşı kazanıp kazanamayacağı ise şüpheli. Eğitim ve danışmadan sorumlu kılınan 12 bin NATO askeri de Afganları koruyamayacak. Yeni yılda saldırılara yeniden kurban verilirse, yeni misyona dair tartışmalar da kızışır. NATO geçen yıllar içinde Taliban'ı savunmaya itmeyi başardı. Ancak terör örgütü, eylemlerini sürdürmek konusunda kararlı olduğunu saldırılar ve intihar eylemleri ile defalarca gösterdi. Şiddetin yeniden tırmanması ihtimali endişe yaratıyor. Alman Ordusu için Hindikuş'taki NATO misyonu yeni bir deneyimdi. Tarihinde ilk kez Alman askerleri karadan savaşmak zorunda kaldı. Alman ordusu bu sayede, her an müdahaleye hazır bir birliğe dönüştü. Fakat aynı zamanda ordu, savaşa girmenin ne demek olduğunu da öğrenmiş oldu: Masum sivillerin öldürülmesi…”

Alman basınına yansıyan konulardan biri de hafta sonu Konya'da düzenlenen Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 5'inci Olağan İl Kongresi'ne Hamas Siyasi Büro Şefi Halid Meşal'in katılması. Die Welt gazetesindeki yorumdan bazı bölümler şöyle:

“Arap dünyasında Türk politikacıların memnuniyetle karşılandığı fazla yer kalmadı. Ankara'nın son derece rahat ilişkiler içinde olduğu tek partner radikal Hamas örgütü. Meşal için de Konya'daki kongrede boy göstermek keyifli olmuş olmalı. Zira Erdoğan gibi o da Arap ülkelerinin büyük bir kısmında istenmeyen misafir konumunda. Belki de Meşal'in kongreye davet edilmesinin nedeni, Erdoğan'ın Hamas'la olan ‘özel' dostluğu için endişelenmeye başlamış olması. Zira Hamas yalnızca Erdoğan'ın düşman haline getirdiği bir güçten, İran'dan destek alıyor. En azından Tahran'dan verilen mesaj, uzun süren sessizlikten sonra, Meşal'ın ziyaretinin beklendiği yönünde. Anlaşılan o ki Erdoğan Filistin'deki siyasi oyun alanını tamamen İran'a terk etmek istemiyor.”

Frankfurter Rundschau Almanya eski İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich'in tartışma yaratan açıklamalarına dair bir yoruma yer veriyor. Friedrich, hafta sonu yaptığı açıklamada, Merkel'in ekonomi politikasını eleştirerek, yapılan hataların Afd'nin güçlenmesine yol açtığını savunmuştu:

“Büyük koalisyon devasa hatalar yapıyor, özellikle de Birlik partileri. Bu hataların neler olduğunu eski İçişleri Bakanı Friedrich sıraladı: Yenilenebilir Enerji Yasası ve kiraları sınırlandırma, kadın kotası, çifte vatandaşlık ve nükleer enerjiden plansız bir şekilde çıkış gibi anlamsız bürokratik girişimler… Friedrich, Birlik partilerinin bu hatalarını Almanya İçin Alternatif (Afd) partisi ile İslamofobik Pegida hareketinin güçlenmesinin nedeni olduğunu savundu. Ancak anlaşılan o ki, Friedrich Pegida'nın kiralar veya enerji yasası ile hiçbir ilgisi olmadığını görememiş. Pegida'nın ciddiye alınması ve o yöne doğru bir siyasi açılım yapılması konusundaki talep, mültecilere sırtını dönmek ve mültecileri kovmaktan başka bir anlama gelmiyor. Şu ana kadar Birlik partileri ve Başbakan Merkel buna karşı çıktı. Merkel'in en büyük başarısı bu.”

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle