Lahey'deki Tahkim Mahkemesi, Yukos şirketinin kamulaştırılmasında haksızlığa uğrayan hissedarlara 50 milyar dolar tazminat ödenmesine karar verdi. Rusya'da Yukos Holding 2000'lerin başında kamulaştırılmış, Yukos'un rejime muhalif yönetim kurulu başkanı Mihail Hodorkovski kara para akladığı ve dolandırıcılık yaptığı gerekçesiyle uzun yıllarını demir parmaklıklar ardında geçirmişti. Die Welt gazetesinde yer alan konuyla ilgili yorum şöyle:
“Danimarkalı filozof Kierkegaard, ‘Hayat ileriye doğru yaşanır, geriye bakarak anlaşılır' der. Oysa Putin'in kişiliğinin, Ukrayna krizindeki Putin gibi olduğu, Hodorkovski davasında anlaşılmaya başlamıştı. İktidar aparatının zirvesinde yürürlükteki yasaları da en az Batı'nın protestoları kadar ciddiye almayan bir adam… Dünyanın bütün mahkemeleri Yukos'un kamulaştırılmasının yasalara aykırı olduğuna ve çok sayıda hissedarın zararlarının tazmin edilmesi gerektiğine hükmetse de Putin kendi kafasının dikine giderdi. Batı, Rusya'nın Ukrayna'daki temsili savaşına istediği kadar söylensin. Bunlar Rusya'yı korkutup caydırmayacak. Geriye sadece bu koşullar altında yaptırımların bir işe yarayacağını ümit etmek kalıyor.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesinde de aynı konuya ilişkin bir yorum dikkat çekiyor:
“Lahey'deki Uluslararası Tahkim Mahkemesi'nin Yukos kararı, Putin'e atılmış sağlam bir gol. Burada petrol şirketinin eski hissedarlarına vaat edilen yüksek tazminattan ziyade, siyasi söylem önem kazanıyor. Bu Rus devletini, onun işleyişini ve yöneticilerini yok eden bir karar. Putin ve yandaşları, Yukos'un parçalanması ile oligarklara, düzene itaat etmemenin sonuçlarının ne olabileceğini gösterdi. Yukos davası, onların kamu kurumları üzerinden ekonomik bir güç kazanmaya yönelik meydan savaşının ilk çarpışmasıydı. Yukos davasında izlenen yöntem, Putin sistemi için inşa edilmişti. Lahey'deki hâkimler işte buna dair bir karar verdi.”
Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı ve Ekonomi Bakanı Sigmar Gabriel, savunma ürünleri ihracatının, ekonomi politikasının bir aracı olmadığını söyledi. Gabriel, ileride lisansların daha sıkı şartlara bağlanmasını istiyor. Kölner Stadt Anzeiger gazetesi Gabriel'in bu açıklamalarına ilişkin bir yoruma yer veriyor:
“Sigmar Gabriel önüne büyük hedefler koydu. Alman savunma ürünleri ihracatı politikasının uygulamadaki halini, değerlere bağlı bir dış politika ile bağdaştırmaya çalışıyor. Gabriel'in nasıl bir ikilem içinde olduğunu Avrupa Birliği'nin boykot kararlarına rağmen Rusya'ya silah satmak isteyen İngiltere ve Fransa'ya eleştirileri gösteriyor. CSU Genel Başkanı Horst Seehofer'in yakındığı gibi savunma şirketleri Almanya'dan kaçmıyor, fakat füzyonla birleşme yolunu seçiyorlar. Mesela tank üreticisi Krauss Maffei'nin Fransız rakibi Nexter ile birleşmesi gibi. Yeni şirket, Alman değil de Fransız usulüne göre ihracat yapmak isterse Ekonomi Bakanı'nın buna tepkisi nasıl olacak? Böyle bir durumda sadece istihdam değil, iki ülkenin ilişkileri de tehlikeye girer. Gabriel'in tank zincirleri kadar kuvvetli sinirlere ihtiyacı var.”
Maerkische Allgemeine gazetesi de yorum sütunlarını bu konuya ayırıyor:
“Son yıllarda silah fabrikaları, askeriye için elektronik üretilen şirketler, tank fabrikaları kendilerine özverili bir tutumla yaklaşılmasına alışmıştı. Bu sözde Alman menfaatlerinin dünyada iyiliği için yapılmıştı. Bakan Gabriel'in selefine göre biraz daha vicdanlı olması nedeniyle bu durum değişirse, bu büyük bir ölçüde normalliğe dönüş anlamına gelir. CSU Genel Başkanı Seehofer'in ve savunma şirketlerinin öne sürdüğü gibi dünyanın çöküşü de olmaz.”