Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mustafa Kamalak, önceki gün gerçekleştirilen MGK toplantısını 28 Şubat sürecindeki MGK toplantısıyla karşılaştırarak, “28 Şubat sürecindeki o toplantı her şeye rağmen, kanaatimce bütün haksızlığına, zulmüne rağmen daha onurlu idi. Çünkü orada dayatanlar kendi felsefelerine uygun bir dayatma içindelerdi. Burada onu göremiyoruz. Burada doğrusu ben üzüldüm” dedi.
SP Genel Başkanı Kamalak, Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu tarafından düzenlenen Siyaset Okulunda ‘Güncel Konular’ ile ilgili konferansa konuşmacı olarak katıldı.
Mustafa Kamalak, kendisine yöneltilen ‘Son MGK toplantısı ile meşhur 28 Şubat MGK’sını kıyaslayabilir misiniz?’ sorusuna şöyle karşılık verdi: “28 Şubat sürecindeki o toplantı her şeye rağmen, kanaatimce bütün haksızlığına, zulmüne rağmen daha onurlu idi. Çünkü orada dayatanlar kendi felsefelerine uygun bir dayatma içindelerdi. Burada onu göremiyoruz. Burada doğrusu ben üzüldüm. Bu tür şeyler geçicidir, dayatma ile bir yere varılamaz.”
Zaman gazetesinin haberine göre, 28 Şubat’taki MGK'nın belli bir mantığı olduğunu kaydeden Kamalak, “28 Şubat sürecinin belli bir mantığı vardı, kendisine göre bir felsefesi vardı ama bu günkünde o da yok. Dolayısı ile oraya katılan üyeler adına üzüntümü belirtmek isterim” şeklinde konuştu.
'Polisleri muazzam pisliği ortaya çıkardığı için düşman ilan ettiler'
Mustafa Kamalak, MGK’da “Bütün cemaatlerin de denetim altına alınmasının kararlaştırıldığının” hatırlatılması üzerine ise, şunları aktardı: “Ne alırsa alsınlar. Eğer cemaat dedikleri Risale-i Nur talebeleri ise aşağı yukarı Cumhuriyetle yaşıttır. Cumhuriyetin bünyesinde bir takım arızalar falan meydana gelir dökülüyor, saçılıyor ama o cemaat dediğimiz hizmet hareketi varlığını sürekli sürdürüyor. Böyle konuştuğum içinde beni de eleştiriyor, bunları ifade edeyim.
Ama bizim kınayanların kınamasına aldırmadan doğru bildiğimi söylemek durumundayız. Çünkü bizim söylediklerimiz aslında şu anki iktidar sahiplerinin dünkü söylediklerinden, hatta uluslararası camiaya verdikleri mesajdan farklı bir şey değil. Şu anki cumhurbaşkanı, dünkü başbakanımız hani o Türkçe olimpiyat şölenlerinde ‘Allah sizlerden razı olsun, devletin yapamadığını siz yaptınız’ diyordu. Ki doğru söylüyordu kanaatimce ama şu an o teşkilata mensup oldukları iddia edilen bir kısım polis arkadaşlarımız muazzam bir pisliği ortaya çıkarıp deşifre ettikleri için dün beraber yürüdüklerini bu gün düşman ilan ettiler. Hukukla uğraşıyorlar, hırsızı kahraman, polisi hain ilan ediyorlar. Bunun hakla hukukla adaletli bağdaşır bir tarafı yoktur.” şeklinde cevap verdi.
'Kömür ocaklarının sahibi devlet'
SP Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, son yaşanan kazaları değerlendirirken, bu olayların kendisini üzmesine rağmen şaşırtmadığının altını çizerek, “E bu bozuk düzen içinde ne olacaktı başka. Biz milli görüş olarak sistemin mücadelesini veriyoruz. Her şeyin bir bedeli vardır. Bizde bir sistem mücadelesini verdiğimiz için bizde yoğun bizimde bedel ödedik zaten.” dedi.
Bütün bunların kader olmayıp ihmal ve ihanet olduğunun altını çizen Mustafa Kamalak, bütün kömür ocaklarının Rödövan sistemi ile çalıştığını belirterek sözlerini şöyle tamamladı: “Rödövan sistemine göre kömür ocaklarının sahibi devlet, işleticisi firmalar, alıcısı kar garantili olarak hükümet, kar sağlayan yandaşlar, tüketicisi seçmen, seçmenin ödediği bedel oy, ölüm işçiye, matem millete, kar belirli firmaya. Bu böyle gitmez, gitmemesi lazım. İktidar bunu biliyor, ama elindeki medya gücü ile halkımızı adeta efsunluyor. Bütün bu ocaklara giren insanlarda iktidar yanlısıdır işin enteresan tarafı. Torpille giriyor oraya. E vatandaşın başka çaresi yok, ölümü göze almaz zorunda. Çünkü evine ekmek götürecek, götüremiyor. Çocuğuna, eşine harçlık verecek veremiyor. Kesin açlıkla muhtemel ölüm arasında tercih yapmak durumunda kalıyor ve neticede muhtemel ölümü tercih etmek durumunda kalıyor. Bu kader değil bunu millet olarak aşmamız lazım.”