İran'ın nükleer programıyla ilgili Viyana'da sürdürülen uluslararası müzakerelerden sonuç alınamadı. Taraflar müzakereleri 2015 yılının temmuz ayına kadar uzatma kararı aldı. Frankfurter Allgemeine Zeitung'un bu konudaki yorumu şöyle:
"... Bir yandan hiç kimse açık bir cepheleşmenin yaşandığı aşamaya geri dönmek istemiyor. Öte yandan bu tür müzakerelerden eve eli boş dönmemek de lazım. Ancak Viyana'dan bu sonucun çıkmadığı ortada. Tartışma noktalarından biri santrifüjlerin sayısıydı ve bu müzakerelerin de uzatılmasına neden oldu. Bu kötü bir haber değil.... Önümüzdeki aylarda olası bir uzlaşma için detaylar masaya yatırılacak. Batılı ülkelerin hedefi İran'ın nükleer programını, nükleer silah üretimi için en az bir yıla ihtiyaç duyacağı şekilde engellemek. Zira ancak bu şekilde uluslararası bir çözüme ulaşmak için yeterli zamana sahip olunabilir. Anlaşmanın sonunda bundan azına razı olmamak gerekli."
Berlin'de yayımlanan Die Welt gazetesi ise yorum sütunlarında BM bağlamında Rusya konusunu masaya yatırıyor:
"Rusya Maliye Bakanı, kasım ayının başında Putin'in şaşaalı silahlanma planlarının maliyetinin karşılanmasının mümkün olmadığı konusunda uyarmıştı. Şimdi elinde net rakamlar da bulunuyor. Bu politikaların devamı ve uluslararası toplumun da bu nedenle Rus ekonomisine yasak uygulaması halinde, bu durum Rusya'nın çöküşünü beraberinde getirebilir. Putin, Kırım'ı askeri müdahale yoluyla ilhak ederek 1994'da imzalanan ve Ukrayna'nın BM nezdinde sınırlarını güvence altına alan, buna karşılık da Kiev'e nükleer silahları garantileyen Budapeşte Antlaşması'nı ihlal etmiştir. Putin'in davranışı başkalarına örnek teşkil ederse, BM düzeni çöker. Putin'in rejiminin çökmesi, Rusya Devlet Başkanı'nın hırsı nedeniyle BM'nin zarar görmesinden yeğdir. BM barış için Putin'den çok daha fazla önem arz ediyor."
Almanya birleştiğinde, Doğu Almanya’nın kalkınması için dayanışma vergisi çıkarılmıştı. Düsseldorf'ta yapılan zirvede 10 eyaletin başbakanı bu uygulamanın 2019 yılında kaldırılması yerine, gelir ve kurumlar vergisine eklenerek Almanya'nın geneli için kullanılması konusunda uzlaşma sağladı. Süddeutsche Zeitung'un bu konudaki yorumu şöyle:
"Eyalet yönetimlerindeki Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller'in reform fikri aslında eski başbakan Helmut Kohl'un 1991'de başladığı oyunun devamından başka bir şey değil. Açık olarak çıkıp vergiler artırılmadan yeni eyaletlerdeki toparlanma sürecinin karşılanması mümkün değil demek yerine, Kohl havalı bir isimle belli bir amaca yönelik özel bir ek gider vergisi icat etmişti. Ancak elde edilen gelir hiçbir zaman doğrudan doğudaki eyaletlere aktarılmadı. Onun yerine Federal Maliye Bakanlığı'nın büyük kazanında yerini aldı. Bu sayede Thüringen'deki bir otobanın bakımı ne kadar dayanışma verdisinden sağlandıysa, yeni bir savaş helikopterinin satın alımında ya da Dortmund'daki bir kreşe yapılan para yardımında da dayanışma vergisinin o kadar payı var."
Almanya'da 81 yaşında ölen sanat koleksiyoncusu Cornelius Gurlitt'in elinde Nazi döneminde Yahudilerden yağmalanan çok sayıda sanat eseri olduğu ve milyonlarca euro değerindeki bazı eserlerin de İsviçre'deki Bern Sanat Müzesi'ne bağışlandığı ortaya çıkmıştı. Bern Sanat Müzesi, bu sanat eserlerini iade edeceğini açıkladı. Kölner Stadt Anzeiger'in bu konudaki yorumu şöyle:
"Gurlitt ismi sadece Nazi Almanyası'nda yaşanan benzeri görülmemiş bir sanat hırsızlığını değil, aynı zamanda çalıntı resimlerin hayatını kaybedenlerin mirasçılarına teslimi konusunda onlarca yıldır yaşanan gecikmeyi de gözler önüne seriyor. Bu konuda esaslı değişikliklere gidilmesinin zamanı geldi de geçiyor. Bern Sanat Müzesi ve Alman makamları arasında görünürde yaşanan mantıklı uzlaşmaya kesinlikle gölge düşürülmemesi gerekli. Resimlerin ölenlerin mirasçıları yerine Alman müzelerine teslim edilmesi tam bir skandal olur."
