Suriye'deki savaştan Türkiye'ye kaçıp gelen mültecilerin durumu soru işaretleri taşıyor. Yaklaşık 3,5 milyon mültecinin yarısını oluşturan çocuklardan 250 bininin kayıp olduğu ve bu çocukların nerede olduğu hakkında bir bilgiye de sahip olunmadığı ifade ediliyor.
Gazete Duvar'dan Hacı Bişkin'e konuşan Sosyal Hizmetler Uzmanı Nihat Tarımeri, "2017'de kayıp çocukların sayısının 250 bine çıktığını ve bu çocukların şu an nerede oldukları hakkında bir bilgiye sahip olmadıklarını" söylüyor.
Onbinlerce çocuğun vasisi yok
Suriye’de yaklaşık 7 yıldır devam eden çatışmalardan dolayı Türkiye’ye 3,5 milyon Suriyelinin sığındığı biliniyor. Bu mültecilerin yüzde 53’ünü de çocuklar oluşturuyor. En fazla Suriyelinin yaşadığı yerler arasında ilk sıralarda Şanlıurfa ve İstanbul geliyor. Sosyal Hizmetler Uzmanı Nihat Tarımeri, sadece İstanbul’da 25 ve 30 bin arası Suriyeli çocuğun refakatinin olmadığını Türkiye genelinde ise 250 bin Suriyeli çocuğun vasisi atanmadan nerede yaşadıklarının da belli olmadığının altını çiziyor. Tarımeri, refakati olmayan çocuklar hem Türkiye hem de toplumsal açıdan her türlü tehdite açık hale geliyor diyerek konuyla ilgili araştırmaların yapılması için İzmir Barosu’na başvuracaklarını söyledi.
'Hem yetkili kurumlar hem de devlet önlem almalı'
2017 yılı itibarıyla 250 bin Suriyeli çocuğun kayıp olduğu ve bu çocukların refakatinin de olmadığını söyleyen Tarımeri, çocukları gelecekte büyük sorunların beklediğini söylüyor. Hem yetkili kurumların hem de devletin buna karşı bir önlem almadığı takdirde artık önleyemeyecek hale geleceğini belirten Tarımeri şu değerlendirmelerde bulundu: “Refakati olmayan çocuklar neden tehdit oluşturuyor anlatmak gerekiyor önce. Vasisi atanamayan bir çocuğun herhangi bir suç işlemesi durumunda savcı, çocuğun vasisi atanmadan bir avukat üzerinden gidiyorsa bile hukuka aykırı sorunlar ortaya çıkacak. Bu sorunlardan ötürü bu kişilerin hukuksal güvence altına alınmaları gerekiyor. En basit örnek üzerinden yürüdüğümüz takdirde işin içerisinden çıkılmayacak bir hal alıyor. Örneğin, kemik testi yapılırken bile vasi olmadan idari işlemle ilgili bir karar bile alınamaz. Şu an çocukların önemli bir kısmında vasi bile atanmıyor. Bu yüzden bunun aksini ispat etmeleri gerekiyor. Türkiye açısından böyle önemli bir konu hakkında yetkililer ne yazık ki somut bilgileri kamuoyuyla paylaşmıyor. Bunun nedeni de hükümetin, Türkiye’deki Suriyelileri iltica statüsüne almamak istemesidir.”
"Çocuk Koruma Kanunu'nun 6. Maddesi görmezden geliyorlar"
“Tüm bunlar hukuka uygun olarak yapılmadığı takdirde, daha çok çocuk ülkemizde hak ve hizmete erişemediği için hayatını sonlandırmak isteyecek ya da tehlikeli insanlara güvenmek zorunda kalacak” diyen Tarımeri şöyle devam etti:
“Bu yüzden ulusal ve uluslararası düzeyde sorumluluklarımızın ve yükümlülüklerimizin ortaya konması hem çocuğun hem de Türkiye’nin yararına olacak. Barolar bu konuda üzerine düşen görevi yapmıyor. Çocuk Koruma Kanunu’un 6. Maddesini görmezden geliyorlar. Çocuk Koruma Kanunu’nun 6. Maddesinde, “Adlî ve idarî merciler, kolluk görevlileri, sağlık ve eğitim kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, korunma ihtiyacı olan çocuğu Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna bildirmekle yükümlüdür. Çocuk ile çocuğun bakımından sorumlu kimseler çocuğun korunma altına alınması amacıyla Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumuna başvurabilir. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Korumu da kendisine bildirilen olaylarla ilgili olarak gerekli araştırmayı derhal yapmakla görevlidir.”