T24 - 24 barodan yapılan ortak açıklamada, ''HSYK'nın yeniden yapılandırılmasından sonra, Yargıtay ve Danıştayın üye sayısının görülmemiş şekilde arttırılmak istenmesinin nedeninin, siyasi iktidara bağımlı bir yüksek yargı yaratmak olduğu'' öne sürüldü.
Barolar, iktidarın yargıyı "ele geçirmeye çalışmak" yerine, yargıdaki iş yüküne ve kronikleşmiş sorunlara, barolarla işbirliği içinde gerçekçi çözümler üretmesini istedi. Çağdaş bir anayasa da isteyen Baroların açıklamasında, "Tasarıya göre, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu, yeni üyelerin de katılımıyla yapılacak seçimle yeniden oluşturulacaktır. Böylece siyasi iktidar bu önemli organı istediği şekilde belirlemiş olacaktır" denildi.
19 maddelik açıklama
Baroların açıklamasına, Adana, Amasya, Ankara, Antalya, Artvin, Aydın, Balıkesir, Bilecik, Bolu, Bursa, denizli, edirne, Eskişehir, Giresun, İstanbul, Kayseri, Kırıkkale, Kocaeli, Manisa, Muğla, Sinop, Tekirdağ, Tunceli, Uşak baroları imza koydu.
"Demokrasi ve Hukuk Devleti İçin Kamuoyuna Duyuru: Çok Geç Olmadan!" başlığıyla yayınlanan ortak açıklamada, "Biz aşağıda imzası olan barolar, demokrasi için bu duyuruyu, çok geç olmadan, duyarlı kamuoyu ile paylaşıyoruz" denildi.
"HSYK iktidarın etkisine açık"
12 Eylül referandumunda Anayasa’da yapılan değişikliklerle Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) siyasal iktidarın doğrudan ve dolaylı etkisine açık bir şekilde yapılandırıldığı, halkın referandum öncesinde Anayasa değişikliklerinin içeriği ve gerçek amacı konusunda bilgilendirilmediği veya yanlış bilgilendirildiği belirtilen açıklamada, "Sivil toplumu oluşturan hiçbir kesimle uzlaşılmaden alelacele yapılan bu Anayasa değişikliği sonrasında, HSYK, adeta Adalet Bakanlığı’nın bir dairesi haline getirilmiştir, Bundan lonre Yargıtay ve Danıştay da yürütme organına bağımlı kılınmak istenmektedir. Nitekim HSYK kısa bir süre İçinde yaptığı tasarruflarla bu kuşkuları doğrulamış ve güven kaybına nadan olmuştur" denildi.
İktidarın 2007 yılında hazırladığı yasa tasarısıyla Yargıtay’ın üye sayısını 150 ile sınırlandırılmasını öngördüğü anımsatılan açıklamada, "Bugün ise HSYK’nın siyasi iktidara doğrudan veya dolaylı şekilde bağımlı hale getirilmek suretiyle yeniden yapılandırılmasından sonra, Yargıtay’ın üye sayısı 250’den, 387’ye, 1 Danıştay’ın üye sayısı 95’ten 151’e çıkarılmak istenmektedir. HSYK’nın açıklandığı şekilde yeniden yapılandırılmasından sonra, bu iki yüksek mahkemenin üye sayısının bir anda, daha önce Cumhuriyet tarihinde görülmemiş şekilde arttırılmak istenmesinin nedeni, siyasi iktidara bağımlı bir yüksek yargı yaratmaktır" iddiasında bulunuldu. Ortak açıklama şöyle devam etti:
"-Bilindiği üzere Yargıtay ve Danıştay’a üye seçimi, siyasi iktidara bağımlı hale getirilmiş bu HSYK tarafından yapılacaktır.
-Yargıtay ve Danıştay’ın üye sayısının artırılmasına gerekçe olarak gösterilen iş yükünün sebebinin, öncelikle, ilk derece mahkemelerindeki ve soruşturma evresindeki yapısal sorunlar olduğu açıktır. Buna rağmen kamuoyu, yanlış bilgilendirilmekte ve yüksek mahkemelerin üye ve daire sayısının artırılmasının tek çözüm olduğuna inandırılmak istenmektedir. Oysa yapılmak İstenen, Yargıtay ve Danıştay’ı, iş yükü bahane edilerek, yürütme organına bağımlı hale getirmektir. Yüksek yargının yürütme organına bağımlı kılınması sonucunda, demokrasinin vazgeçilmez şartı olan kuvvetler ayrılığı ortadan kalkacaktır.
-Yargıtay’ın yeniden yapılandırılmasında siyasi iktidarın niyetini en açık şekilde ortaya koyan düzenleme, yeni üyelerin atanması ile birlikte Birinci Başkanlık Kurulu’nun kendiliğinden lağvedilmesinin öngörülmesidir
-Birinci Başkanlık Kurulu’nun başlıca görevleri, Yargıtay Başkanı, Yargıtay Başsavcısı, Yargıtay daire başkanları ve üyeleri hakkında ceza soruşturması yapmak ve kamu davası açılmasına karar vermek; ayrıca üyelerin hangi dairelerde görevlendirileceğini belirlemektir."
"Siyasi iktidar Yargıtay yönetimini istediği şekilde belirleyecek"
Tasarıya göre, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun, yeni üyelerin de katılımıyla yapılacak seçimle yeniden oluşturulacağı belirtilen açıklamada, "Böylece siyasi iktidar bu önemli organı istediği şekiide belirlemiş olacaktır. Yeniden yapılandırılmış HSYK eliyle yeniden oluşturulmak istenen Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu’nun dolaylı da olsa bu şekilde siyasi iktidarın etki alanına alınması sonucunda Yargıtay’da, Yargıtay başkanı da dahil olmak özere, hiçbir yüksek hakimin teminatı kalmayacaktır" iddiasında bulunuldu.
"Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru AİHM'i geciktirmek için"
Baroların açıklamasında şöyle denildi:
"-Dikkatimizden kaçmayan bir diğer husus ise, siyasal iktidarın Anayasa’ya aykırı bir biçimde, Anayasa Mahkemesini, Yargıtay’ın ve Danıştay’ın üstünde bir temyiz mercii haline getirmek istemesidir. Siyasi iktidar, Anayasa Mahkemesi’ne Yargıtay’ın ve Danıştay’ın kararlarını iptal etme yetkisi vermektedir. Bu düzenleme Yargıtay ve Danıştay’ı işlevsiz kılacaktır. Ayrıca bireylerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru yapmadan önce Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapması gerekeceğinden, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuru yapma hakkı çok uzun yıllar geciktirilerek fiilen yok edilecektir."
"Özel yetkili mahkemeler derhal kaldırılsın"
"Referandumla başlandığı iddia edilen demokratikleşme süreci içinde yürütme organının kendine bağlı bir yargı yaratmaya çalışmak yerine, adil yargılanma ve savunma hakkını hiçe sayan özel görevli ağır ceza mahkemelerini derhal kaldırmak suretiyle yargıda reform çalışmalarına başlaması gerektiğini" savunan barolar, beklentilerini şöyle açıkladı:
"-Siyasi iktidardan beklentimiz, yargıdaki iş yüküne ve kronikleşmiş sorunlara, barolarla işbirliği içinde gerçekçi çözümler üretmesi; yargının kurucu unsuru -bireylerin hak ve özgürlüklerinin güvencesi olan avukatların vazgeçilmez konumunun yargının diğer unsurlarınca benimsenmesini sağlaması; bu çerçevede, avukatlara karşı adliye binalarında dahi her gün uygulanan ayrımcılıklara ve çıkarılan anlamsız zorluklara son verilmesini sağlamasıdır,
-Haklı kaygılarımız, oluşturulmak İstenen sisteme yöneliktir. Çünkü hukuk devletinin ve demokrasinin güvencesi, kişiler değil, kurulan sistemdir. Anayasa Mahkemesi ve HSYK’nın bu şekilde yeniden yapılandırılması ve siyasi iktidara bağımlı hale getirilmesinden sonra bu kez aynı yapının Yargıtay ve Danıştay için öngörülmesi, hukuk güvenliğini tamamen ortadan kaldıracak ve telafisi mümkün olmayacak bir tahribat yaratacaktır."
"İktidara yakınlar hak arayabilecek"
Barolar, hukukun özgürlükleri güvence altına almadığı bir sisteme demokrasi adını vermenin mümkün olmadığını belirterek, "Bu yapı gerçekleştiği takdirde, siyasi iktidara yakın olunmadığı sürece hak aramak ve hak almak mümkün olmayacaktır. Bu düzenleme ile artık İktidarın, yani üstünlerin hukuku ve yargısı yaratılacaktır. Hukuki güvenliği tamamen yok edecek, Türkiye’yi hukuk devleti olmaktan tamamen çıkaracak, totaliter bir rejime zemin hazırlayacak böyle bir gidişe karşı koymak ve toplumu uyarmak hukukçuların, baroların ve bütün sivil toplum kuruluşlarının tarihsel bir görevidir" dediler.
"Yeni Anayasa nasıl olmalı"
Barolar, açıklamalarında yeni Anayasa çağrılarını ise şöyle dile getirdiler:
"Toplumumuzun, hangi siyasi parti iktidarda olursa olsun, yürütme organının yargı üzerindeki etkisini ortadan kaldıracak, yargının bağımsızlığını sağlayacak yanı bir anayasaya ihtiyacı vardır, İnsan haklarına, hukukun üstünlüğüne, evrensel hukuk ilkelerine dayalı, toplumsal uzlaşmayı gerçekleştirecek, demokrasinin önündeki bütün engelleri kaldıracak ve sağlıklı bir demokrasi açısından tehlikeli boyutlara gelmiş kutuplaşma ve ayrışmalara son verecek yeni bir anayasa hazırlanması için üzerimize düşen bütün sorumlulukları yerine getirmeye hazırız.
-Biz aşağıda imzası olan baroların yaklaşımı, eleştirmekten öte, kalıcı ve evrensel hukuk ilkelerine uygun çözümler üretmektir. Bu amaçla, yasama ve yürütme organlarıyla ve ilgili bütün kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmaya hazır olduğumuzu ilan ederiz.
‘Demokrasi adına"’yapıldığı ileri sürülen uygulamalarla demokrasimiz telafisi çok zor zararlara uğramadan ve kişi özgürlüklerimiz tamamen güvencesiz bırakılmadan önce duyarlı kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur."
Bakan Çiçek: Kimse bir yeri ele geçiremez
24 baro tarafından bugün yapılan ortak açıklamanın hatırlatılması üzerine Bakan Çiçek, şunları söyledi:
''Kimsenin bir şeyi ele geçirmesi söz konusu değildir. Bu yasaların niye getirildiği belli. Neden gündeme geldiği belli. Bir kısmı anayasal zorunluluktan geliyor. Anayasa Mahkemesi ile ilgili. Öbürleri iş yüküyle alakalıdır. Bir an evvel bu dosyaların kısa sürede sonuca bağlanabilmesi bir kısım hepimizi üzen sıkıntılı durumların meydana gelmemesi bakımından alınması gereken bir kısım tedbirleri içermektedir. Bununla ilgili zaten yasa Genel Kurula indiğinde gerekli açıklamalar da orada yapılmış olacaktır. Bunlar siyasi değerlendirmelerdir. Kimse bir yeri ele geçiremez. Böyle bir düşünceyle de yasal bir düzenleme zaten yapılamaz. Bu yasaların neden gündeme geldiği, kanun tasarısının gerekçesine bakarsanız orada var. Onun dışındakilerin hepsi bize göre doğru değerlendirmeler değildir.''