Aslı Tunç*
Yılın sonuna yaklaşırken dünya teknoloji markaları, pazarlama şirketleri ve sosyal medya uzmanları birbiri ardına değerlendirme raporları yayınlıyor ve yeni yıla dair öngörülerde bulunuyorlar. 2017 yılında dünyada 2.8 milyar aktif sosyal medya kullanıcısı olduğunu düşünürsek bu dijital evren herkese bir yanıyla değiyor. Bu nedenle ben de 2018’de sosyal medya âleminde bizleri nelerin beklediğine ilişkin bir derleme yapmak istedim.
Kısa başlıklarla şöyle aktarabilirim:
Kısa Ömürlü (Ephemeral) İçerik Yerini Sağlamlaştıracak
Hayatımıza Snapchat ile giren ve sonrasında Instagram Hikâyeleriyle iyice popülerleşen uçucu video ve mesajlar yeni yılda da epey yaygınlaşacak. 24 saat içinde kaybolan Instagram Hikaâyelerini her ay dünyada 200 milyon kişi kullanıyor. Bu sayı Snapchatkullanıcılarından sadece 50 milyon kişi fazla. 2018 sonuna kadar tüm Instagram kullanıcılarının yarısının Hikâyeleri de kullanacakları öngörülüyor. Sosyal medya üzerinden pazarlama yapanlar ise bu kısa ömürlü içerik tutkusuna yetişmekte zorlanıyorlar. Reklam içeriğindeki onca emeğin buhar olup uçmasından mutlu olmadıkları açık. Ancak Z Kuşağı denen 22 yaş altı gençlerin her an bir şey kaçıracakları telaşıyla (FOMO-Fear of Missing Out) mesaj ve videoları takip etme merakı reklam piyasasına da dinamizm getirmiş durumda. Daha amatör görünümlü videolar ile markalar buluşturulmaya çalışılıyor.
Artırılmış Gerçeklik (Augmented Reality) Yeniden Canlanacak
Artırılmış Gerçeklik kavramı yeni değil kuşkusuz; kısaca dijital bilginin kullanıcının gerçek zamanlı ortamıyla birleşmesine deniyor. Artırılmış gerçeklik tamamen yapay bir ortam yaratan sanal gerçekliğin aksine, sanal unsurların var olan ortamın içerisine yerleştirilmesiyle sağlanıyor. Bu teknoloji bulunduğumuz ortamın üzerine gerçek zamanlı olarak eklenmiş ses, görüntü, animasyon, hologram gibi dijital nesnelerin var olduğunuz ortamı zenginleştirmesi olarak da tanımlanabilir. Bu olgu sosyal medya ile daha da patladı diyebiliriz. Örneğin Snapchat ve Instagram 2018’de artırılmış gerçeklik yoluyla bir şöhretle sizin selfie’nizi oluşturacak filtreler koyacak. Bazı markalar da yine bu filtreler yoluyla ürünleri evlerinize getirmiş izlenimi yaratacak. Bu uçuk gibi görünen uygulama yeni akıllı telefonlardaki çiplerle günlük yaşama girecek.
Sosyal Medya Fenomenleri Reklamcıların Hizmetinde Olmayı Sürdürecek
Kitle iletişim araçlarında üzerindeki reklamların artık genç kuşaklar üzerinde zerre kadar etkisi olmadığını keşfeden pazarlamacılar son dönemde “deneyimleme” yoluyla ürün ve hizmet tanıtımına giriştiler. Sosyal medya üzerinde hatırı sayılır ölçüde etkisi ve takipçisi olan kişiler, dijital ortamda tüketicilerin satın alma pratiklerini yönlendirebiliyor. Buna da “Hatırlı Pazarlama” (Influencer Marketing) adı veriliyor. Bu noktada sözüne güvendiğiniz birinin o ürünü ya da hizmeti kullandığındaki deneyimi pazarlamada çok etkili oluyor. Ne de olsa artık insanlar para ve zaman kaybetmeden ve risk almaksızın tüketim yapmak istiyor. Dijital âlem “deneyim” paylaşan sayısız şöhret ve sosyal medya fenomeniyle doldu taştı. Bu tekniğin işe yaraması ve satın alma kararlarını yüzde 74 oranında etkilemesi “hatırlı pazarlama”ya ayrılan bütçelerinin katlanacağını gösteriyor bizlere. Tabii bu arada kendi sosyal medya hesaplarında ürün tanıtan, ürünü “deneyimleyip” köşelerinde yazan gazeteciler için ciddi bir etik sorun her zaman mevcut. Bunu ayrı bir konu olarak şimdilik bir kenara koyalım.
Video İçeriklerinin Etkisi ve Rolü Daha Da Artacak
2017 yılında kullanıcıların sosyal medya üzerinde paylaştığı içeriklerin yüzde 70’i videoydu. Buradaki en büyük soru videonun ilk 3 saniyesi içinde izleyicinin dikkatini çekip çekemediğiniz. 2020 yılına geldiğimizde tüm internet trafiğinin yüzde 80’ini videolar oluşturacak. Dünyada YouTube üzerinden 500 milyon saat günlük video tüketimi söz konusu. Bu nedenle tüm sosyal medya mecraları daha ilgi çekici ve eğlenceli videolar için müthiş yatırımlar yapıyorlar.
2018 yılı yaklaşırken sosyal medya âlemi teknolojik yeniliklerle, stratejik pazarlama teknikleriyle ve değişen kullanıcı talepleriyle var olan eğilimleri bir adım öteye taşıyacağa benziyor. Bir de tüm bunlara habercilik pratiklerini, tekrar düşünme gerektiren etik ilkeleri ve gazetecilerin konumlarını da eklersek sosyal medya bizlere geniş sorgulama alanları açmaya devam ediyor.
*Bu yazı ilk kez P24'te yayımlanmıştır.