Türkiye'deki 1915 olaylarının 100'üncü yıldönümü yaklaşırken bu konuda Alman basınında yayımlanan yorum, makale ve açıklamalar artıyor. Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung, “Soykırım ifadesini kullanmaktan kaçınmak aptalcadır” ifadesini kullandığı makalesinde, Kaliforniya'daki Stanford Üniversitesi'nde tarih profesörü olan Norman Naimark’ın görüşlerine yer veriyor.
“Tarihçi Naimark, 1915-1916 yıllarında Ermenilerin topluca kıyımının soykırım olarak değerlendirilmesi gerektiğini, araştırmacıların bu konuda hemfikir olduğunu vurguluyor. Türkiye kamuoyunda da bu konuda bir değişim gözlediğini belirten tarihçi, Türkiye’de artık kimse soykırım sözcüğünü kullandı diye cezalandırılmıyor. Şimdi artık Türk hükümetinin de bu kavramı kabul etmesi gerekir. Ama bunu ne zaman yapacağı belli değil ve yakın zamanda yapacağı da beklenmiyor” diyor.
Almanya’nın ise soykırım sözcüğü konusunda şimdiye kadar Türkiye’nin hassasiyetlerine dikkat ettiğine yer veren Süddeutsche Zeitung, ancak Alman Dışişleri Bakanı'nın Almanya Cumhurbaşkanı ile birlikte bu politikadan vazgeçme eğiliminde olduğunu belirtiyor. “Bir Sözcük Üzerine Verilen Savaş” başlıklı haber-analizde özetle şu görüşleri okuyoruz:
Frank-Walter Steinmeier, Süddeutsche Zeitung'daki demecinde, ‘1915 olaylarını soykırım kavramı altında değerlendirmek isteyenlerin gerekçe ve duygularını anlayışla karşıladığını’ söyledi. Gazetenin haberinde, "Steinmeier'in böylece Federal Meclis'te 1915 olaylarını soykırım olarak ilan etmek üzere bir bildiri çıkarmak isteyenlerin elini güçlendirdiği" yorumuna da yer verildi. Steinmeier, geçen hafta Estonya'da yaptığı açıklamada, "Geçmişte yaşanan vahşet, bir kavram ya da bu kavrama ilişkin tartışmayla sınırlandırılmamalıdır" diye konuşmuştu. Süddeutsche Zeitung, 1915 olaylarının 100. yıldönümüne denk gelen 24 Nisan günü Federal Meclis’teki oturumda Cumhurbaşkanı Gauck’un da soykırım tartışmasına ilişkin görüşlerini açıklayacağını bildiriyor.”
Konu değiştiriyoruz…Berliner Zeitung mali kriz içindeki Yunanistan ile Rusya arasında varılan milyarlık malî anlaşmaya ilişkin şu görüşlere yer veriyor:
“Yunanistan Başbakanı Tsipras siyasî yönden feci bir sinyal göndermiş oldu. Avrupa, AB ve Euro Bölgesi’ndeki ilişkilerin böyle olmaması gerekirdi. Kasalardaki milyarlık delikler zaten kötü bir şey. Ama görünen o ki her şeyden önce ortak Avrupa ruhu denilen şeyde de eksikler var. Bu ortak ruh olmadan Yunanistan krizine iyi bir çözüm bulmak mümkün değil.”
Frankfurter Rundschau gazetesi ise Libya açıklarında bir mülteci teknesinin alabora olması sonucunda en az 700 mültecinin hayatını kaybetmesini yorum sütunlara taşımış:
“Bu konunun nasıl hafife alındığını görmek isteyenler Başbakan Merkel’ın geçen Şubat ayında Akdeniz’de meydana gelen mülteci faciasına ilişkin sözlerini bir gözden geçirsin! Şok, üzüntü ya da hislerin paylaşılması gibi bir açıklaması yok. Onun yerine, ‘Akdeniz’deki durum gerçekten de hiç memnuniyet verici değildir’ diyordu Merkel. Ayda 9 milyon euroya mal olan ‘Mare Nostrum’ adlı kurtarma faaliyetinin durdurulmasından sonra Avrupa’nın bu parayı esirgemesi fiyasko anlamına gelecektir ki herhalde bu da hiç memnuniyet verici olmayacaktır.”