Ekonomi

"2001'dekinden çok daha büyük bir ekonomik kriz yaşanabilir"

Sırrı Emrah Üçer: Önce bir firma borçlarını ödeyemediğini açıklayacak, daha sonra başka bir firma...

19 Kasım 2016 22:08

Yıldız Teknik Üniversitesi İktisat Bölümü Araştırma Görevlisi Sırrı Emrah Üçer, doların son olarak Türk Lirası karşısında 3.40'ı görmesiyle ilgili olarak "2001 krizi devlet borçlarından kaynaklanan bir krizdi. Devletin dış borç yükü çok artmıştı ve devlet bu borcu çeviremez hale geldi. Fakat bugünkü durum 2001 borç krizinden farklı" dedi.
"Önce bir firma borçlarını ödeyemediğini açıklayacak, daha sonra başka bir firma. Adım adım bankacılık sektörüne yayılacak" iddiasını ileri süren Üçer, "Devlet ise Avrupa krizlerinde olduğu gibi bir süre sonra bu batan firmaları kurtarmaya çalışacak. Onları kurtarmaya çalıştığı noktada da özel sektörün krizi devletin krizine dönüşmüş olacak. Bizim almış olduğumuz geçmiş dönem krizlerinden farklı bir kriz durumuyla karşı karşıya kalabiliriz" ifadesini kullandı.

Birgün'de Semih Güven'in imzasıyla yayımlanan (19 Kasım 2016) haber şöyle:

Dış ticaretten istihdama, turizmden üretime darboğaz içindeki Türkiye ekonomisine bir de ABD'den aralık ayında faiz artırım sinyali gelince liradaki değer kaybı durdurulamaz noktaya ulaştı. Dolar dün lira karşısında zirvesini 3,4080 seviyesine taşıdı. Avro da lira karşısında 3,60 seviyesini geçti. Kriz çanlarının çalması üzerine hükümet Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nu topladı. Toplantı kararının ardından dolar bir miktar geri çekilerek 3 lira 38 kuruşta dengelendi. Piyasadan Merkez Bankası'na 'faiz artır' baskısı arttı.

Yabancı, ülkeyi terk ediyor

Dolarda soluksuz süren yükselişi BirGün'e yorumlayan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yalçın Karatepe, uluslararası piyasalarda doların diğer paralara karşı değer kazanıyor olsa bile, TL’nin değer kaybının oldukça hızlı ve daha yüksek oranda olduğuna işaret etti. Yükselişin piyasa katılımcılarında Türkiye'ye ilişkin pozitif bir beklentinin olmadığının bir göstergesi olduğunu belirten Karatepe, yurtdışından sermaye girişinin durduğunu, mevcut yatırımcıların da ülkeyi terk etmeye başladığını bildirdi.

Kurun 4 etkisi

Karatepe'ye göre kurun artması Türkiye ekonomisini özellikle 4 yönden olumsuz etkileyecek:

1- Döviz cinsi borcu olanların borç yükleri hızla arttı. Özel sektörün yaklaşık 210 milyar dolar olan net döviz borcuna iki ay öncesine göre (2.90 ile 3.40 arasında fark) 105 Milyar TL daha borç eklendi. Borcun ödenmesinde sorun yaşanacak.

2- Türkiye üretiminde ağırlıklı olarak ithal girdi kullanan bir ülke. Aynı zamanda enerji ihtiyacının neredeyse tamamını ithal eden bir ülke. Kurların artışına bağlı olarak maliyet kaynaklı enflasyonun arttığını göreceğiz.

3- Faizlerin yeniden yükseleceğini göreceğiz. Bu kaçınılmaz. Bu yükseliş konut ve diğer kredilerin de faizini artıracağı için başta emlak piyasası olmak üzere tüm sektörlerde ciddi sıkıntılar yaşanmaya başlayacak.

4- Kurların yükseliyor olması algısı tüm aktörlerin beklentilerini de olumsuz yönde etkileyecek. Bu da özellikle yatırım kararlarını olumsuz etkileyerek ülke ekonomisinin gelecek dönemlere ilişkin büyüme beklentilerini aşağıya çevirecek.

Faiz yükselir

Kurda yaşanan sert yükselişin ardından gözlerin çevrildiği Merkez Bankası'na ilişkin de konuşan Karatepe, Merkez'in kullanmak durumunda kalacağı tek aracın faiz olduğunu bildirerek, "Döviz piyasasına rezervlerini kullanarak 'müdahale' etme imkânı çok sınırlı, çünkü bankanın 'net döviz rezervi' 30 milyar dolar civarındadır ki bu da caydırıcı bir miktar değil. MB yönetiminin işi zor; bir taraftan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faizleri indirin baskısı, diğer taraftan piyasa koşullarının yarattığı “ faizleri yükseltin” baskısı. Ama sanıyorum piyasa baskın gelecek ve MB faizleri yükseltmek durumunda kalacak" dedi.

***

Değer kaybında zirveye oynuyor

Donald Trump'ın ABD Başkanı seçilmesini Türk Lirası kaldıramadı. Türk lirası ABD seçimlerinin ardından yüzde 7,8 değer kaybederek Brezilya Reali ve Güney Afrika Randı'ndan sonra en çok değer kaybeden üçüncü para birimi oldu. Gelişmekte olan ülkelerin para birimlerindeki değer kaybı ise ortalama 3,4'te kaldı.

Öte yandan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından açıklanan haftalık menkul kıymet istatistiklerine göre 11 Kasım haftasında yurtdışındaki yerleşiklerin yaptığı net hisse senedi satımı 306 milyon dolar olurken, Devlet İç Borçlanma Senedi net satımı ise 678 milyon dolar olarak gerçekleşti. Böylece Cumhuriyetçi Aday Donald Trump'ın ABD başkanı seçildiği haftada Türkiye'den çıkan para 984 milyon dolarla son 22 ayın en yüksek seviyesine ulaşmış oldu.

***

2001’den daha ağır kriz kapıda

Yıldız Teknik Üniversitesi İktisat Bölümü Araştırma Görevlisi Sırrı Emrah Üçer ise Türkiye ekonomisindeki sarsıntının 2001 krizinden farklı olarak daha parçalı ama daha ağır geldiğini söyledi ve ekonomideki bunalımı neden 2001 krizinde olduğu gibi hissetmediğimizi şu sözlerle açıkladı:

2001 krizi devlet borçlarından kaynaklanan bir krizdi. Devletin dış borç yükü çok artmıştı ve devlet bu borcu çeviremez hale geldi. Fakat bugünkü durum 2001 borç krizinden farklı. Bugün kamu borcu olmakla birlikte asıl özel sektörün borcu ön planda. Dolayısıyla biz kamu borcundan kaynaklanan krizleri çok net hissedebilirken ve krizler aniden oluyorken şimdiki sıkıntı zamana yayılmış şekilde... Örneğin Türk Telekom’dan gelen borç krizi haberi gibi başka sektörlerden de benzer haberler gelebilir. Kriz daha parçalı ama daha ağır geliyor. Devlet 2001’deki borç açıklarını IMF ile bir şekilde giderdi. Ama şimdi özel sektör krizi muhtemelen gelirse parçalı gelecek. Önce bir firma borçlarını ödeyemediğini açıklayacak, daha sonra başka bir firma... Adım adım bankacılık sektörüne yayılacak. Devlet ise Avrupa krizlerinde olduğu gibi bir süre sonra bu batan firmaları kurtarmaya çalışacak. Onları kurtarmaya çalıştığı noktada da özel sektörün krizi devletin krizine dönüşmüş olacak. Bizim almış olduğumuz geçmiş dönem krizlerinden farklı bir kriz durumuyla karşı karşıya kalabiliriz.