Gündem

2.Abdülhamid'in gelini Zeynep Osman'dan Nilhan Osmanoğlu'na: İnönü hakkında söyledikleri hakikat olmayan bir lakırdı

22 Şubat 2019 07:13

2. Abdülhamid'in torunu Şehzade Ertuğrul Osman'ın karısı Zeynep Osman, yine 2. Abdülhamid'in torunu olan Nilhan Osmanoğlu'na tepki gösterdi. "Bunları söyleyen kızcağızın babasını bile hayatımda bir defa gördüm," diyen Zeynep Osman, "Değil kendileri, büyükbabaları bile Şadiye Sultan'ı ne gördü, ne tanıdı. Hanedan Avrupa'ya gitti, bunlar Şam'da büyüdü" ifadesini kullandı.

Nilhan Osmanoğlu, 5 Şubat'ta katıldığı bir konferansta Fransa'da yaşayan Abdülhamid ailesiyle eski Cumhurbaşkanı İsmet İnönü arasında geçtiğini iddia ettiği bir görüşmeyi anlatmıştı. Osmanoğlu, İnönü'nün Türkiye'ye dönmek isteyen Osmanlı hanedanı üyelerine "Bunun bir bedeli var" dediğini ve ellerindeki mücevherleri aldığını iddia etmişti.

Söz konusu iddiaya yanıt bu kez başka bir Osmanlı hanedanı mensubundan geldi.

2.Abdülhamid'in gelini, Şehzade Ertuğrul Osman'ın karısı Zeynep Osman, "İlk defa konuşuyorum. İsmet Paşa'ya bu itham ağırıma gitti. Çok zoruma gitti. İsmet Paşa'yla alakalı bu sözler, doğru değil. Büyük bir hata, büyük bir yanlışlık, asla hakikat olmayan bir lakırdı" ifadesini kullandı.

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil'e konuşan Zeynep Osman, sözlerine "İsmet Paşa meselesi hakiki bir mesele olsaydı, Hanedan'ın reisi Osman Ertuğrul bilmez miydi? Hakiki bir mesele olsaydı, Osman Ertuğrul'un eşi olarak benim bilmemem duymamam mümkün mü?" diye sordu.

Osman, "Cumhuriyeti, demokrasiyi, Atatürk'ü seven bir tek insan bile kaldıysa bu ülkede, bu çok ağır bir laf. Taşınamaz. Yenilir yutulur lakırdı değildir. Aslı esası yok. Çok hazin bir lakırdıdır" dedi.

"Padişah Abdülhamid'in kızı Şadiye Sultan, Osman Ertuğrul'un çok yakın olduğu halasıydı. Paris'e gittiğinde daima Şadiye Sultan'da kalırdı. Kitaplarına çok değer verirdi, kitaplarını Şadiye Sultan'a emanet ederdi" diyen Zeynep Osman, şunları kaydetti:

“Abdülhamid'in son geliniyim, Osman Ertuğrul'un eşiyim. Osman Ertuğrul hayatı boyunca yaşadıklarını kendi sesiyle teybe kaydetti, kendi el yazısıyla kağıtlara kaydetti. Bu hatıratın hepsi bende, hepsini benim yanımda kaydetti. Tek bir satırında bile böyle bir şey yok. Şadiye Sultan olayı hakikat olsa, Osman Ertuğrul'un hatıratında olmaz mı?”

“Mevhibe hanımefendiyi yakından tanırdım. Annemin gayet iyi ahbabıydı. Ailece gidip gelirdik. Son derece saygıdeğer insanlardı. İsmet Paşa'nın bütün ailesini tanırım. Kızı Özden hanımı pek severim. Mutlu İlmen yakın arkadaşımdır. Mevzubahis bile olamaz.”

“Bunları söyleyen kızcağızın babasını bile hayatımda bir defa gördüm, o da galiba en fazla bir saat… Değil kendileri, babaları bile, büyükbabaları bile Şadiye Sultan'ı ne görmüştür, ne tanımıştır. Hanedan Avrupa'ya gitti, bunlar Şam'da büyüdü.”

“Sultan Abdülhamid'le Napolyon'un aynı dönemde yaşadığını söyleyen birine ne denir ki.”

“Aslında bu sözleri söyleyenleri suçlamıyorum. Eski sultanları görmemişler, tanımazlar, bilmezler. Bambaşka bir yetişme tarzıyla yetişmişler. Hanedan'ın büyükleriyle temasları olmamış. Bunların aile fertleri, kendi büyükleri saraydan uzaktaydılar.”

Özdil'in yazısının tamamı için tıklayın