10 Şubat 2023 16:44
1999 Gölcük depreminden kurtulan İrem Aydemir, "Enkazdan çıkış anı ve sonra gelen yardımları kabul etme anı ömürlük bir travma.Onyıllar geçse de yatağa girerken üstünüze bakmanıza yol açar. Ben anksiyete krizi yaşadığımda aktif deprem olduğunu, sallandığımı zannediyorum.Bunu ancak kontrol altına alabilirim, tamamen kurtulamam. Ben şanslı olanlardandım, başımda annem babam, sırtımda el vardı. Bu depremde binlerce çocuk ebeveynlerini kaybediyor, kaybedecek. Ne kadar rica edebilirim bilmiyorum yazarken zorlanıyorum: Enkazdan çıkan kişi, özellikle çocuk görüntüsünü paylaşmaya, yaygınlaştırmaya son verin" çağrısını yaptı.
Aydemir, Kahramanmaraş merkezli 10 ilde yıkıma neden olan, 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremin ardından bir depremzede olarak yaşadıklarını, depremin etkilerini bir flooda topladı ve çağrıda bulundu.
99 depreminden kurtulmuş 99'da çocuk, şimdi yetişkin olarak yazıyorum. her krizde olduğu gibi yaptığımız yanlışlar bir depremzede olarak nefes almamı zorlaştırıyor. 24 yıldır atlatamadığımız travma bu sefer daha insani atlatılsın diye birkaç şey söyleyeceğim, lütfen kulak verin.
Bunu yazmamın sebebi enkazdan çıkarılan insanların lafını kesen, gözlerinin içine flaş sokan, ağızlarına mikrofon dayayıp onlara içerik makinası muamelesi yapan muhabirler; videolarını arkada dramatik müzikle paylaşanlar, bölgeye bilinçsizce yığılıp destek yerine köstek olanlar.
Biliyorum yerinizde duramıyorsunuz, bir şeyler yapmak istiyorsunuz, zamanla yarışıyoruz ama bu insanların ihtiyacı olan şey acıma değil. Yıllarca hatta bir ömür sürecek bir onarım bu, iki günlük mesele değil. Bu yüzden lütfen içerik rüzgarına ara verin ve yazdıklarımı okuyun.
Kendi deneyimimi kısaca söyleyeyim. Bu deneyimleri yazmak benim için zor ve birilerini tetikleyebilir, ama bu bizim toplumsal gerçekliğimiz. Acıma duygusuyla değil bilinçle hareket etmemiz için paylaşıyorum. Bunlar sadece kişisel deneyimler değil, politik ve toplumsal deneyimler.
Çekirdek ailemden kaybım olmadı, akrabalarımı ve arkadaşlarımı kaybettim. 3 ay çadırda yaşadım, çadırda okula gittim. Unicef'ten yardım aldım. Deprem bizim miladımız oldu. Hâlâ her sözümüzde "depremden önce, depremden sonra" var. Şu anda tüm bunları bugün olmuş gibi yaşıyorum.
Ailem haftalarca enkazlarda çalıştı. Enkazda öyle uzun kaldılar ki, akrabalarımızın cesetlerinin kimlikleri zor tespit edildi. Kasabamız Değirmendere neredeyse yok oldu, hiçbirimiz eskisi gibi oraya ait hissetmiyoruz. Hafıza kayıpları var. Çocuk olarak bunları anlayamadım sandım. Çocuk olarak büyüklerin hareketlerindeki çaresizlikten, yaşadıkları sağlık sorunlarından anlam çıkarmaya çalışıyorsunuz; kavramsal ve fiziksel olarak pek çok şeyi anlamasanız da hissediyorsunuz. Elbette bu deneyimin evin içinde, dışarda, okulda farklı tezahürleri oluyor.
Buz pateni yapmak istiyordum, sezon açıldığında başlayacaktım ama olmadı çünkü buz pateni kompleksini morga dönüştürdüler. Hastaneler doldu, morglar doldu, mezarlar doldu. İnsanları topluca kepçelerle gömdüler, çocuk ben patene üzüldüm. Daha doğrusu en çok ona üzülmek kolaydı.
Annem 15 yıl boyunca bir anda bayılma sorunu yaşadı depremden sonra. Düşünsenize çocuksunuz, durup dururken evde anneniz bayılıyor. Ne yapacaksınız, kimi arayacaksınız?Karne günlerinde yıllarca sınıfça ağladık, velisi orada olmayan arkadaşlarımız için ve ölen arkadaşlarımız için.
Aklımdan silemediğim anlık görüntüler var, bunları yazmayacağım. Büyükler bizi bundan ne kadar korumaya çalışsa da aklımızda çektiğimiz bazı fotoğraflar ömür boyu bizimle kalacak.Deprem anı bulanık oluyor ama artçılarla ilgili deneyimler akla kazınıyor, kaç yaşında olursanız olun
Artçılar olurken halihazırda hayatta kalma vaziyetindesiniz, çok yoğun hissediliyor. Teyakkuzdasınız, korku ve dehşet dolusunuz zaten. Artçı depremde koşarken ayağımdan kaydığı için hâlâ plastik saba terlik giyemem ben mesela. Ne kadar rastgele ve önemsiz aslında değil mi?
Ben şimdi 30 yaşındayım. Enkaz altından çıkarılan akranlarım, akrabalarım ve sonrasında bizim o çadırlarda insani yardım alırken fotoğraflarımız çekilse paylaşılsa ben bu yaşımda bunu atlatamam ve bu beni sürekli olarak travmatize eder. Bakın sürekli travma halinden bahsediyorum.
Kimsenin adına konuşamayacağım için kendi adıma konuşuyorum ama tekrar ediyorum, bu yüzbinlerce insanın deneyimi. Enkazdan çıkan yakınlarımın hâlâ yaşadığı sağlık sorunlarına girmiyorum bile. Çok şehri etkileyeni onbinlerce insanın öldüğü depremden 24 yılda ders çıkarmamız gerek.
Şimdi gelgelelim bugüne. Hâlâ insanlar enkaz altında ve herkes bir şekilde o enkazlardan çıkacak. Bazısı cansız çıkacak, bazısı haftalarca hastanede kalacak, bazısı burnu kanamadan çıkacak. Bazısı anında depresyona girecek, bazısı "ben iyiyim siz diğerlerine yardım edin" diyecek.
Sesler, kokular, görüntüler ömür boyu damgalanıyor. Şimdi üstüne soğuk hava eklendi. Karşılaştırmak için değil ama önemli bulduğum için söylüyorum, biz hava soğuyana kadar ilk şoku atlatmıştık, bu sefer insanların öyle bir şansı yok ve hasar daha ağır. Uzun dönem etkisi de öyle.
Herkes ama herkes bunu kendine özgü bir şekilde atlatacak. Şimdi enkazdan çıkarılanların burnunun dibine kamera sokarak, herkes heyecanla ekran karşısındayken kriz anında bu elzem veya normal görülüyor ama değil. Bu enkazlardan herkes çıkarıldıktan sonra da geçerli.
1- Lütfen ama lütfen hem şimdi hem de önümüzdeki aylarda depremzedelerin haysiyetinin, onurunun, geleceğinin olduğunu herkes hatırlasın. Biz "iç çamaşırınla uyuma, duş alırken kıyafetleri havlunun yanına as" laflarıyla büyüdük. Canımız kadar ayıplanmamak, acınmamak önemliydi.
Enkazdan çıkış anı ve sonra gelen yardımları kabul etme anı ömürlük bir travma.Onyıllar geçse de yatağa girerken üstünüze bakmanıza yol açar. Ben anksiyete krizi yaşadığımda aktif deprem olduğunu, sallandığımı zannediyorum.Bunu ancak kontrol altına alabilirim, tamamen kurtulamam.
Ben şanslı olanlardandım, başımda annem babam, sırtımda el vardı. Bu depremde binlerce çocuk ebeveynlerini kaybediyor, kaybedecek. Ne kadar rica edebilirim bilmiyorum yazarken zorlanıyorum: Enkazdan çıkan kişi, özellikle çocuk görüntüsünü paylaşmaya, yaygınlaştırmaya son verin"
Yazılı içeriklerin de haber değeri eşit, video paylaşınca daha inandırıcı olmuyor. Acı sömürüsünü lütfen bırakın. Paylaşmak elzemse lütfen insanların yüzlerini buzlayın. Enkazdan çıkıp ailesini bulamayan çocukların fotoğraflarını güvenli ağlarda paylaşın. Bilgi için DM'm açık.
Depremzedelere soru soruyorsanız cevabını dinleyin, sözünü kesmeyin, konuşmuyorlarsa zorlamayın. Ben bazı yakınlarımla hâlâ deprem konuşamıyorum. Görüntümün sonra önüme düşmesini hayal edemiyorum ve şimdi maalesef yüzlerce insan bunu yaşayacak ama hala geç değil.
Bununla ilgili söylenecek çok şey var ama enkazlar boşaltılırken ve sonrasında bunları aklımızda tutalım diye paylaşmak istedim. Bu yaşananları o insanlar ömürleri boyunca yaşayacak. Bu toplumsal bir travma ve hepimiz birincil, ikincil travmasını yaşayacağız bunun. Hep birlikte.
Depremzedelere yardım ederken lütfen bunu hatırlayın. Acımayın. Kötü bir olaydan sağ çıktılar ve onların yerinde kolaylıkla siz olabilirdiniz. Sağ çıkanlar ömürleri boyunca kendilerini suçlayacaklar. Asıl suçlular belli ama coğrafyamızda mağdur kendini suçlamaya programlıdır.
"Bu yapacağım şey depremzedelere yardımcı olacak mı, bu hareket herhangi bir şekilde herhangi birini incitir mi" diye düşünün her seferinde. Hız ve nicelikten daha çok nitelik önemli çünkü görüyorsunuz bir sürü gönüllümüz var ama hala ihtiyaç sahiplerine yardım ulaşmıyor.
Felaketler toplumdaki hastalıkları daha da ortaya çıkarır. Depremde çocuk kaçıranlar, insanların ölüsü soğumadan evine girip değerli eşyasını çalanlar oldu. Öyle ihtiyaç sahibi de değillerdi. Şimdi sosyal medya çağında yaşıyoruz, buna rağmen bu felaketle başa çıkamayışımız ortada
Depremden farklı kimlikteki insanlar farklı etkilenirler. Kadınlar başka etkilenir; çocuklar başka etkilenir; yaşlılar başka etkilenir; LGBTİ+lar başka etkilenir; işçi sınıfı, azınlıklar, mülteciler, engelliler başka etkilenir. Şehirli başka, köylü başka etkilenir.
Halihazırda zamanla ve soğukla yarışmaya ek açgözlülükle, kendini bilmemezlikle, insanlıktan nasibini alamamışlıkla mücadele ediyoruz bu yüzden sağduyumuzu korumamız çok önemli. O yardım elinin iki tarafındaki de eşit insan. Ne eksik, ne fazla. Lütfen bunu hep hatırlayın.
Böylesine bir deprem sadece depremzedeleri değil tüm toplumu etkileyecek, 99 gibi. Mücadeledeki davranışlarımız insanlara zarar verirse yaptığımız şey yardım değil vicdan rahatlatmak olur. Bilgi akışını, hızlı etkin yardımı kimseyi incitmeden yapabiliriz bence ben hâlâumutluyum.
Bu yazdıklarım eminim birçok kişiyi rahatsız edecek. bu rahatsızlık çok insani bir şey ama enkazdan çıkan çocuk fotoğrafının uyandırdığı yoğun üstünlük, acıma ve sorumluluk hissinin herkese destek değil köstek olmasından daha kötü olmasa gerek. kurtarıcı değil yoldaş olun.
"Kedi koltuğa dokunsa avizeye bakıyorum."
Rüzgarlı günlerde deprem TSSB'si yaşamak nedir kesin bilenler vardır aranızda. Bu zaten çok fazla, lütfen üstüne internette bir yerlerde insanın o görüntülerin önüne gelmesinin verdiği travmayı yeniden üretmeyin.
Gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim. Açıkçası paylaşmadan önce çok çekinmiştim, bu kadar kucaklayıcı bir tepki beklemiyordum beni mahçup ettiniz. Madem bu kadar yayıldı, çocuk koruma ile ilgili çok faydalı bilgileri de burada paylaşıyor olacağım."
© Tüm hakları saklıdır.