Yaşam

16 yaşındaki Baran neden dağa çıktı

Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş’ın oğlu Baran 16 yaşında dağa çıktı.

17 Ekim 2010 03:00

T24 - Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş’ın oğlu Baran 16 yaşında dağa çıktı. Baran babasına, "Bugüne kadar hep demokratik mücadele dedin de, demokrasi dedin de ne oldu baba, söylesene. Ben dağa gidiyorum" diyerek evi terk etti.

Milliyet gazetesi yazarı Hasan Cemal "Oğlu 16 yaşında dağa çıkan babanın öyküsü!" başlığıyla yayımlanan (17 Ekim 2010) yazısında Baran Demirbaş'ın neden dağa çıktığını yazdı.


Oğlu 16 yaşında dağa çıkan babanın öyküsü

Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş’ın oğlu Baran 16 yaşında dağa çıktı. Hayatı demokratik mücadeleyle geçen Demirbaş, en son oğlu giderken hiçbir şey söyleyemedi.


Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş’ın oğlu Baran 16 yaşında dağa çıktı. Hayatı demokratik mücadeleyle geçen Demirbaş, en son oğlu giderken hiçbir şey söyleyemedi...

DİYARBAKIR
Bir pazar günü size, oğlu iki yıl önce 16 yaşında dağa çıkan bir babanın öyküsünü anlatacağım.

Onu dinlerken Felat Cemiloğlu’nu anımsadım.

1990’ların başıydı.

Rahmetli Felat Bey bana Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde, 12 Eylül döneminde yaşadığı zulmü, kendisine nasıl bok yedirildiğini bir Diyarbakır gecesinde anlatmıştı. Hapisten çıkınca ilk işi dişlerini çektirip takma diş yaptırmak olmuştu(*). Ve Felat Bey sözlerini şöyle bağlamıştı o gece:
“Genç olsam dağa çıkardım.”

Geçen gün Diyarbakır’da, iki yıl önce 16 yaşındaki oğlu dağa çıkan babayı dinlerken Felat Cemiloğlu’nu da andık. Acıların bu topraklarda nasıl dağın yolunu açtığını konuştuk.


* * *


Adı, Abdullah Demirbaş. 46 yaşında.

Diyarbakır’ın Sur ilçesinin BDP’li Belediye Başkanı.

Elazığ’da okur, felsefe grubu öğretmeni çıkar. Bir zamanlar aşırı sağın kalelerinden olan Elazığ’da ölümden iki kez kıl payı kurtulur, bir Kürt olarak.

Sürgünde yaşar. Önce Yozgat, sonra Sivas. Kütahya’nın Altıntaş’ında öğretmenlik yaparken hakkında ‘Kürtçülük’ten soruşturma açılır. “Kütahya’da Kürt yok ki Kürtçülük yapayım” diye kendini savunur.

Kızı Kütahya’da doğar 1989’da. Adını Berfin koyar, Türkçe kardelen anlamına gelen. Kürtçedir diye kabul etmez bu ismi devletin Nüfus Müdürlüğü.

Mahkemeye gider, der ki:

“Bulgaristan’da zorla isimleri değiştirilmek istenen Türklere şu sıralarda Türkiye kucağını açıyor. Peki, ben bu ülkede kendi kızıma istediğim adı koyamayacak mıyım?”

Mahkeme bunun üzerine Berfin adını tescil eder. Sonradan öğrenir, yargıcın Çerkez kökenli olduğunu...

Yıl 2001.

Diyarbakır Eğitim-Sen Şube Başkanı’dır Abdullah Demirbaş. Anadilde eğitim hakkı istediği için önce yine sürgün edilir, sonra öğretmenlikten atılır.

2004’te yüzde 56 oyla Sur Belediye Başkanı seçilir.

2007’de Belediye Başkanlığı görevine son verilirken gerekçe, resmi dil Türkçenin yanı sıra Kürtçe, Arapça, Ermenice, Süryanice, Keldanice, İngilizce dillerinde belediye için hizmet broşürü bastırmış olması gösterilir.   

2009’da tekrar Belediye Başkanı seçilirken bu kez oyunu yüzde 66’ya çıkartır.

5 Mayıs 2009.

“Bir gerilla annesiyle bir asker annesinin gözlerinin rengi farklı olsa da, gözyaşları aynıdır” dediği için Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılır, terör örgütü propagandası yapmaktan...

“Her geceye bir masal, her ev bir okul” adını taşıyan bir proje geliştirir Sur Belediye Başkanı olarak ve der ki:

“Devlet bize anadilimizde okulları yasaklayabilir. Ama evlerimizi özgür okullara çevirmemizi engelleyemez.”

Bu arada Uğur Kaymaz heykeli yaptırır belediyenin karşısına. Uğur Kaymaz çocukken, 13 yaşındayken 2005’te babasıyla birlikte Kızıltepe’de polis kurşunlarına hedef olarak ölmüştür.

Heykel yüzünden hakkında dava açılır, terör örgütü propagandası yapmak ve görevini kötüye kullanmaktan... Asliye Ceza Mahkemesi’nde beraat eder. Ancak karar Yargıtay tarafından bozulur ve bu defa ağır cezada yargılanması buyurulur.

Bu arada KCK operasyonu kapsamında tutuklanır. Beş ay sonra serbest bırakılır, tedavi edilmesi gereken kan hastalığından dolayı. İstanbul’da Çapa Tıp Fakültesi iki profesörün imzasıyla rapor verir, Amerika’da tedavisi için. Ancak yurtdışına çıkış yasağı vardır, bir türlü pasaport alamaz.

Ve tarih, 30 Mayıs 2009.

16 yaşındaki oğlu Baran isyan eder, babasına der ki:

“Bugüne kadar hep demokratik mücadele dedin de, demokrasi dedin de ne oldu baba, söylesene. Ben dağa gidiyorum.”

Kapıyı vurur gider. Dağ konusunda daha önce kaç kez oğlunu caydırmış olan baba, bu sefer çaresiz kalır.

Baran, 16 yaşında dağa çıkar.


Baran Demirbaş, “demokratik mücadeleyle sorunun çözülemeye-ceğine karar vererek” 2 yıl önce 16 yaşında dağa çıktı. Şu günlerde ateşkes ilan edildiği için annesinin yüzü biraz gülmeye başladı.


Abdullah Demirbaş önceki gün öğle vakti bunları bana anlatırken dedi ki:

“Tesadüfün böylesi... Bugün Baran’ın doğum günü, artık 18 yaşında oğlum. Şu günlerde yüzler evde biraz gülüyor, özellikle annesinin. Ateşkes ilan edildi ya...”

Soru:

Baran 16 yaşındayken, daha iki yıl önce dağa neden çıktı?

Bu soruyu çok boyutlu düşünmeden, anlamaya çalışmadan, yüreğinde hissetmeden bu ülkede barışı yakalamak hayaldir.

İyi pazarlar!

Barışa susamış topraklarla ilgili yorumlara, ara vermeden yarından itibaren birkaç gün devam edeceğim.